Tezkere ve AKP'nin özel hesapları

Türkiye'nin ulusal güvenliğine yönelik terör tehdidi ve her türlü güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde gerekli her türlü tedbiri almak için hükümete yetki veren tezkere, bugün TBMM Genel kurulunda görüşülecek.   

 

                                          ESAD ÖZELLİKLE ÖNE ÇIKARILIYOR

       Tezkere, son derece geniş kapsamlı. Sadece Türk askerinin hudut, şümul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde, gerektiği takdirde sınır ötesi harekat ve müdahalede bulunmak üzere yabancı ülkelere gönderilmesiyle sınırlı kalmıyor. Aynı zamanda yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına da izin veriyor. Tezkerenin gerekçesinde Türkiye'nin güney kara sınırları boyunca ulusal güvenliğine dönük risk ve tehditlerin, son dönemde yaşanan gelişmeler neticesinde ciddi biçimde arttığı belirtilse de, Suriye'deki durum ve Esad'ın işbaşında olması özellikle öne çıkarılıyor ve her şeyin önüne geçiriliyor.

                                       YABANCI ASKERLERE İHTİYAÇ YOK          

       Yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunması ve Suriye'nin bu kadar öne çıkarılması, tezkerenin yumuşak karnıdır. Bugün genel kuruldaki görüşmeler sınasında bu iki hususla ilgili, büyük itirazların olacağı ortadadır.  Tezkereden beklenen, başta PKK ve IŞİD olmak üzere terör örgütleriyle etkili bir mücadele yapılması ve Türkiye'nin güvenliğinin tam olarak sağlanmasıdır. Bunun için yabancı askerlerin Türkiye'de bulunmasına hiçbir şartta gerek yoktur. Belli ki, AKP'nin Suriye ile ilgili özel bir niyeti ve özel bir hazırlığı var.  IŞİD ve PKK'dan çok, Esad rejiminin öne çıkarılmasının altında yatan şeyin AKP'nin çöken dış politika anlayışını haklı çıkarma çabası olduğu söylemek, haksızlık olmayacaktır.

                                             YANLIŞ HESAP

         Şu anda Esad'ı zor durumda bırakacak, hatta mümkünse devirecek bir gelişmeyi sağlayabilmek, AKP için her şeyin önündedir. AKP bütün dış politikasını Esad'ın kısa zamanda devrileceği hesapları üzerine kurmuş, yıllar önce Cuma namazının Şam'da kılınacağını ilan ederek kendini bağlamıştır.Ancak, bu hesap zaman içinde boş çıkmış, Esad yerinde kalırken, Türkiye yeni ve büyük tehdit ve tehlikelerle karşı karşıya kalmıştır. 910 kilometrelik Suriye sınırımız PKK uzantısı PYD'nin kontrolüne girmiş, buradan her türlü bela yağmıştır. Bugün yaşanan büyük göçün de, Reyhanlı'da patlayan bombanın da, bölgedeki yerleşim merkezlerine düşen mermilerin de, IŞİD'in burnumuza kadar sokulmasının da, PKK'nın bu kadar geniş bir hareket alanı bulup azgınlaşmasının da asıl sebebi budur.

                                        IŞİD'İ FIRSAT SAYIYORLAR

         AKP, Esad'tan bütün bunların intikamının alınabilmesi için IŞİD'i bir fırsat saymaktadır. Onun için tezkere de, "Suriye'de rejimin dördüncü yılına giren şiddet politikalarının insani, bölgesel güvenlik ve istikrar bakımından yol açtığı risk ve tehditler artmaktadır. Rejim, sivillere yönelik saldırılarını ayrım gözetmeksizin ve her türlü ağır silaha başvurmakta beis görmeksizin sürdürmektedir. Ayrıca, meşruiyetten yoksun iktidarını idame ettirebilmek amacıyla terör gruplarına destek vermekte; etnik ve mezhepsel aidiyetleri istismar etmek suretiyle toplumsal farklılıkları fiili çatışmaya dönüştürmeyi hedefleyen bir siyaset izlemektedir. Suriye rejiminin özellikle ülkemize yakın bölgelerde faaliyette bulunmalarını teşvik ettiği terör gruplarının, nüfuz arayışları çerçevesinde gerçekleştirdikleri eylemlerin neden olduğu güvenlik bunalımı derinleşmiştir" denilerek, Suriye ve Esad her şeyin önüne geçirilmiş ve meselenin özü haline getirilmiştir.

                                                ABD FARKLI DÜŞÜNÜYOR

AKP'nin bu tavrına rağmen, ne ABD'nin, ne de koalisyona katılan diğer ülkelerin Esad'la ilgili bir hesapları yoktur. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son ABD ziyaretinin öncesinde söyledikleriyle, dönüşünde söyledikleri arasında yüzseksen derece fark olsa da, Obama tavrında bir değişiklik yapmamıştır. Obama tarafından yeniden kabul görmek uğruna, bütün söylenenlerin unutulması ve ABD'nin paralelinde bir pozisyon alınması hiçbir şeyi değiştirmemiştir. Obama, IŞİD'le mücadelenin her şeyin önüne geçtiğini ve şimdilik Esad konusunda bir adım atmayı düşünmediklerini ilan etmiştir.

                                           ÖZEL HAZIRLIK

Tezkerede Esad'ın bu kadar öne çıkarılması, AKP'nin Esad'a karşı özel bir hazırlığının olduğunu ortaya koyuyor. Uçuşa yasak bölge ısrarı da dikkate alınırsa, hedefte IŞİD ve PKK'dan çok Esad'ın olduğu ve bu konuda bazı çılgınlıkların yaşanabileceği anlaşılıyor. Esad karşısında sağlanacak bir başarıyı kahramanlığa dönüştürerek, bugüne kadar ki yetersizlikleri ve çöken dış politikayı millete hazmettirebileceklerini düşünüyorlar. Bu durum kendi çapsızlıklarını, yanlışlarını ve kayıplarını örtebilmek için Türkiye'yi ateşe atmakta bir sakınca görmeyeceklerini de belgeliyor.

                                 MHP YILLAR ÖNCE SÖYLEDİ

         Tezkere gereklidir. AKP'nin özel hesaplarını görmek ve yanlışlarını örtebilmek için ağır bedeller ödenmesi için değil, Türkiye'nin güvenliği için gereklidir. Yapılması gerekeni MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli yıllar önce söylemiştir. Sınırda bir tampon bölge oluşturulmalı ve böylece hem kontrolsüz göçlerin önü kesilmeli, hem de teröristlerin bu bölgede cirit atması engellenmelidir. MHP'nin tamamen bu gerekçelerle tezkereye olumlu oy vereceği açıklanmıştır. ABD'ye şirin görünmek uğruna veya bugüne kadar ki yetersizlikleri gizlemek için Türk askerini bataklığa sürmek, IŞİD'in karşısına dikmek, Esad'a karşı bir savaşa sürüklemek büyük bir vebal olur. Bir anda kendimizi sonu kestirilemeyen bir belanın tam ortasında bulabiliriz.