Türk Milliyetçiliğinin Devlet Algısı Sorunu
Devlet olgusu “kaos” un karşıtlığıdır, kısaca “düzen” demektir. Toplumsal düzenin ve sürekliliğinin en kutsalıdır. Modern Türk Devleti 1944 ten bu tarafa Türk Milliyetçiliğini dışlamış ve haklarını da gasp etmiştir.
Türk Milliyetçileri devlet kavramının saygınlığını “Kut” destekli aramış, namus ve şeref ölçeğinde ideolojisinde en büyük değer olarak değerlendirmiştir. Türk Milleti , devletle vardır ve kadimdir.
Türk Milliyetçileri devleti eleştirmekten uzak durmuş, sahiplenme duygusu hiç kaybolmamış, ancak yönetme istek ve arzusu hep engellenmiştir. Türk Milliyetçilerine karşı olan gruplar; Marksistler, Milli Görüşçüler, Cemaatler, etnik terör örgütleri devleti en çok eleştiren gruplar olmuşlardır.
Diğerlerini çok iyi biliriz de Özellikle Liberal-İslamcı görüşün yetiştirdiği bu yapı, yıllarca Türk Devleti ve onun kurucusu Atatürk’e allerjik reaksiyonla yetişmiş, bu manada kodlanmışlardır.
Tek devlet, Tek Millet, Tek Bayrak deriz de bu devlet kimin devleti? kimdir bu millet? yada bu bayrağın önündeki ek nedir? bir türlü diyemeyiz!! Biz hatırlatalım bu üç kutsalın ön kelimesi “TÜRK”le başlar..
Şu anda Meclis Başkanlığı yapan İsmail Kahraman, İstiklâl Marşı'nı okurda sıra Türk’e gelince o dizeyi okumaz,! İstiklâl Marşı'nın onuncu ve son kıtası, beş dizelidir. Kahraman, o kıtanın üçüncü dizesini atladı, okumadı! Ardından, Başbakan Binali Yıldırım kürsüye geldi "Bu muhteşem dizeleri bir kez kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum" diyerek İstiklâl Marşı'nın sadece son kıtasını olduğu gibi okudu; anında düzeltme yaptı! O üçüncü dize, "Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl" şeklindedir. Başbakan’ı yetiştiren Erzincan Türk Kodlarının en önemli coğrafyasıdır. Atsız’ın ifadesiyle her kes aslına rücu eder.
Başbakan Binali Yıldırım, Meclis önünde halka hitaben konuşurken de "Bu yüce milletin adı Türk Milleti'dir" der. Elbette eleştirdiğimiz kadar bu yüce davranışları da söylemek ve övmek bizim mesuliyetimizdir.
Türk Milliyetçileri ve Ülkücü hareket bu noktada yine sınıfta kalmıştır, İdeal Ülkü gibi kızıl elmamız gelecek vizyonun dan bihaberdir. Bu yapı ve ideolojik içi boşaltılmış kavramlarla Türk Milletinin geleceğine nasıl yön verip yöneteceğiz? Dokuz ışığın, Hürriyetçilik kavramı, özgür bireylerden oluşan toplum demektir, özgür bir toplum güçlü devlet demektir.
Lider, Teşkilat, Doktrin bugünün ve geleceğin Türk Devletinin ihtyaçlarını ne derecede karşılamaktadır, Türk Milliyetçiliği ideolojisi siyasal alanda daraltıldığı sürece Ülkücü Hareketin motivasyon ve heyecan değerleri de zayıflamaktadır.
Halbuki Milliyetçilik, Hürriyetçilik ve Şahsiyetçilik , millet olgusuna dayanır, Milliyetçiliğin kodlarında Demokrasi vardır. Demokrat olmak Milliyetçi olmak demektir. Güvenlik ve otoriter metod ve anlayış; ideolojik düşünme, gelişme, geliştirme, ve kültürel, sanatsal aksiyonların önüne geçmiştir. Milliyetçi aydınlar ve siyasi temsilcileri toplumsal etki ve güç oluşturacak sosyal tabanda etkisiz kalmışlardır. Burada en büyük sebeplerden bir tanesi ekonomik ve bireysel entelektüel zayıflıktır.
Toplumsal sosyoloji hiçbir boşluğu kabul etmez, siz sahip olamazsanız, Libarel-İslamcılar, Cemaatler, Diyalogcular,Çok Kültürlüler, Anayasal Vatandaşlar bu alanları dolduruverir.
Türkiye çok boyutlu sorun ve tehditler le karşı karşıyadır, 15 Temmuz çok çarpıcı bir örnektir.
Türk Milliyetçiliği temel ve güncel sorulara cevap verebilecek hale gelmelidir, Türk Dünyası Merkezli olarak hem dünya da hem de ulusal ölçekte yeni bir paradigmanın oluşmasını sağlamalıdır.
Türk Milletinin en büyük düşmanları Türk’e ve dolayısıyla Türk Devleti’ne düşman olanlardır. Oysa Türk Milliyetçilerinin son yüzyıldaki en büyük eseri Türkiye Cumhuriyeti Devletidir .
İdeolojisiz anayasa, kimliksiz devlet olmaz. Türk Milliyetçileri düşünce temelli tavırlarını artık açıkça ortaya koymak zorundadır. Dünden daha fazla Milli Devletimize ve onun kurumlarına sahip çıkmak zorundadır
İyi Pazarlar
Fahri Yağlı