Sözler,davranışlar,hayatın her anında ki fiiliyat,bilhassa ''ÜLKÜCÜ DURUŞ'' adına sarfedilen tutum ve görünüşler;inandığımız davayı yansıtmaktan uzaklaşırsa, o zaman bu değer yargılarının da samimiyet ölçüsü içerisinde sorgulanması ve yargılanması gerekir..
Ülkücü eğer yaşamıyorsa, ''Ne kadar kan akıtırsa akıtsın asla zafer İSLAM'INolmaz.''
Ülkücü,içi ve dışı başka ise:''TANRI DAĞI KADAR TÜRK,HIRA DAĞI KADAR MÜSLÜMAN'IZ..'' söylemi şovdan öte gitmez...
Ailenin direği,cemiyetin temeli kadınlarımızdır.Asrın ve teknolojinin getirdiği tereddütler ile; iletişimin,medyanın,sanal sosyal sitelerin (facebook...) baş döndürücü hızla gelişmesi,kadınların hürriyet alanlarının genişlemesine katkıda bulunmakla birlikte,bir dizi sosyal çöküntüyü de beraberinde getirmiş olduğu gerçektir...
Ülkücü hareketin FAZİLET FELSEFESİNDE OLMAYACAK KADAR, görsellik ve teşhircilik ön plandadır.
''Cennet anaların ayakları altındadır.''İslam'da kadına verilen ulvi değer,hiç bir semavi din ve beşeri dinlerde mevcut değildir...
Bütün cemiyetlerin,çürümesi, ve kokuşmasının altında yatan yegane sebeplerden birisi de inanç ve ahlak zaafiyetleridir...
Kim ne derse desin ve nasıl değerlendirirse değerlendirsin.Doğru olan ölçü tektir.Kadın kocası için süslenebilir.Mahremiyet hayatında mübahtır.Ailesine karşı,güzel görünmenin getirdiği davranışlar da hakkıdır.Fakat, karşı cinslerce,medyada ulu orta, mübah dairesi dışında , '' canım,öptüm,çok gençsin ,güzelsin...''şusun busun gibi,laçka,cıvık ve farklı düşüncelere çağrışım yapan söz ve davranışların camiamız adına savunulacak bir tarafı da yoktur...
Ülkücü davranışın gerektirdiği sosyal hayatı yaşamak isteyen bizler;hayatın her karesi ve ÖZELİNİ VE MAHREMİYETİMİZİ, ASLA SOSYAL MEDYALARA KONU ALANI içinde olması yönünde paylaşımların ve TEŞHİRLERİN davaya katkısı yoktur!...
Gerek insani gerekse aile içindede ki çöküşün bir diğer sair sebepleridir.Ne modernlik, ne hürriyet,ne de geri kafalılık değerlendirmesi sosyal zaafiyeti hoş görmeye yeterli olmayacaktır... Beğenenler de beğenilmek istenen de kim olursa olsun MELEK olamaz...Ailenin içi olan kutsal ve iffet abidesi değerlerimiz; kim ne düşünürse düşünsün,arzuların tatmini,şov,teşhir , görsellik ve vitrin malzemesine konu olmamalıdır..
Şu veya bu şekilde sunulan görüntülerinde ; tıpkı vitrinde ki beğeni malzemeleri gibi takipçileri ve hoşlanıcıları her zaman olacaktır.Bu,hareketimizin içini doldurmayacağı gibi,tam aksine,fikre ters düşen davranış özellikleri ile hareketimizin dışında kalan ve mesaj vermek istediğimiz kişilerce yalnış algılanmaya sebebiyet verecektir...
Ülkücü,kendini tartan ve taşıyandır..Taktir edilme,beğenilme ve değer verilme her insanın fıtratında olan duygulardır. Bundan ancak Allahın veli kulları münezzeh olabilir.Yaşadığımız zaman aralığında ise belki de böyleleri yoktur...Tüm bunlara rağmen başkalarının hoşuna gitmesi ve BEĞENİLME arzusunun altında yatan istek,çoğu zaman hem mazur değildir;hem de MASUM değildir...
Yazımızdan dolayı,her ülküdaşımız bizi istediği profilde ve istediği çizgide değerlendirmekte de serbesttir. Eğer birilerinin ve bazılarının gönlü olsun diye,inandıklarımızı yazmazsak,kendimize ve ülkücü geleneğin değerlerine olan saygımızı da yitirmiş oluruz...
Hz Ömer (r.anh) Efendimizin şu sözününü tekrar hatırlamak gerekirse: ''KİŞİ İNANDIĞI GİBİ YAŞAMAZSA,YAŞADIĞI GİBİ İNANIR'' ......Konu kendine mahsus ve hassaz olduğundan, çoğumuzun hoşuna gitmese de şimdilik bunları yazmakla iktifa ediyoruz...
Faruk Ülker