Ey Ülkücü;
Üstün vasıflı Türksün sen!
Çünkü Ülkücü, iyi evlattır, iyi vatandaştır. Kanunlara ve çevresine saygılıdır; iyi öğrenci, iyi işçi, iyi esnaf, iyi işadamı, iyi âlim, iyi sanatkârdır.
“Kötü”den asla ülkücü çıkmaz!
Ülkücü, kimsenin tebaası olamaz! 9 Işık’ın “şahsiyetçilik”ini inkâr edip “tebaa, yandaş, dalkavuk, trol” olmak nice bir ahlaktır?
Bozkurt dediğin, aklı hür, vicdanı hürdür. Düşünür, değerlendirir, eleştirir ve karar verir. Ülkücüleri “yaftalamak”, bölücülüktür!
Türk milliyetçiliği, kendini yetiştirmek, geliştirmek, Türk milletinin, Türkiye’nin ve Türk dünyasının bağımsızlık, refah ve gücüne katkıda bulunmak ve şimdiki en büyük vazifesi, ülkemizin bölünme sürecini yok etmektir.
Ülkücü, Milliyetçi Hareket Partisi’nde sistem içinde yapılacak demokratik hizmet yarışında kimsenin dalkavuğu ve sopası olamaz! “İçeri”den ve “dışarı”dan gelecek mikroba karşı dirençli olmak mecburiyetindedir.
Türk milletinin bu kutlu davasının siyasi teşkilatında her kurultay döneminde “taraf” yapılmaya çalışılan Ülkücü Türk gençliği, yine koparılan yaygaralara, kavgalara, benlik davalarına sokulmak istenmektedir. Sosyal medyada sarfedilen sözler son derece yıkıcı seviyelere ulaşmıştır.
Sadece vatan mücadelesinde “Fırat” olup kanını akıtan Bozkurtlar; kahpe bir siyasetin malzemesi yapılamaz! Yapılmamalıdır!
“Lider, teşkilat, doktrin” düsturunda yola çıkanlara ne lider kıyabilir, ne de adaylar! Hiçbir amaç “Türk milliyetçiliği” davasından ve onun temsilcisi “Ülkücü irade”den üstün değildir. “Siyaset”, Ülkücüler için sadece ve sadece Turan için bir vasıtadır! “Kurultaylar” da bu kutlu dava için birer bayrak toyundan başka bir şey olamaz!
Kimse, Ülkücü iradeye ipotek koyamaz. 3 aydır süren imza kampanyalarının ve uzantısı medya yayınlarının, mevcut lider ve yönetimini seçen delegeyi baskı altına almasına da izin verilemez.
Ey Başbuğ’un yiğitleri;
“Dava adamlığı” zordur; yürek ister, sevda ister, bilgi ister, iman ister... Türk milletinin derdiyle dertlenmek, bedenini taşın altına koymak, “vatanım, ha ekmeğini yemişim, ha uğruna kurşun” diyebilmek gerek!
Ruhu satılmış gazetelerin, televizyonların “sahte kahramanları” ile meşgul ediyorlar seni. Kurulan kumpaslarda seçtiğin lidere küfrettiren elleri koparmak zamanıdır.
Bu dava kutlu ama çilelidir! Bu dava Börteçine’den Kürşat’a, Oğuz’dan Attila’ya, Bilge Kağan’dan Selçuk Beye, Alparslan’dan Osman Gazi’ye ve Fatih’ten Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e uzanan uzun ve meşakkatli yoldur. Bir bak, Türkün gücünü göreceksin! “Devletsiz” kalmamış bir milletin mmensubusun! Aç gözlerini!
Bugün hangi çalkantıların içine düşürüldüğünün farkında mısın? Baban ve ağabeylerin çok çekti... Aç gözlerini, bak denize havaya, toprağa taşa! Yerküreye iyi bak! Atalarının adım atmadığı yer yok. Her yan bayrağının rengi gibi al kandır, şehit yatağıdır. Fakat bu topraklarda hiç hain eksik olmaz, bunu iyi bil! Akrepler, çıyanlar, çakallar her zaman iş başındadır... İyi tanı onları!
Ey Bozkurt;
Ülkü, bir nazlı gelindir! Sevgi ister, itina ister, güven ister, emek ister! Etrafında örülen duvarları yıkıp at! Vatan kutsaldır, göbekbağının ve âlemlerin Rabbine döndüğünde gömüldüğün yerdir. Dağı taşı Türk’tür, mührü de Türkçe’dir! Asırlardır hangi alfabeyi kullanmış olursan ol, dilin hep Türkçe olmaya devam edecektir! Atlasa bir bak, kardeşlerin seni bekler “ağabey” olarak! Utanmadan “Türkî devlet” diyor aymaz aydınlar, sakın onlara itibar etmeyesin, onlar özbeöz kardeşlerindir! “Turan”ı beklerler...
Durmadan belâ çıkarırlar karşına... Düşman hiç eksik olmaz yüz yıllardır... Savaşların binbirinden sakın gözün korkmaya! Türkiye Cumhuriyeti bir mucizedir, mucize! Kıymetini iyi bilesin! Seksen senede devlere kafa tutabilir hâle gelen kaç devlet var; hiç bayraksız, hiç vatansız ve hiç devletsiz kalmamış kaç millet var, söyle?
Ey Türk milliyetçisi;
Kocaman yürekli ama alçak gönüllü ol... İlimde irfanda pişir kendini... 2023’ün “lider devleti” için Atatük’ün yolundan sapma! Burçlara dikilecek kumaştan ol; hiç yere düşme, yükseklerde kal! Söyle, çok şey mi istiyor bu toprak?
Ey Asil Ülkücü;
Ecdadının hiç oyunda oynaşta işi olmadı! Gariban Anadolu çocuklarıydılar. Tek dertleri vatan, millet ve dindi... Onlar Ülkü deviydiler. “Güzel ve yağız atlara binip gittiler, geriye topal atlar kaldı” demelerine üzülmüyor musun? Ülkücü Hareket’in siyasi teşkilatı MHP üzerinde oynanan oyunlara seyirci kalma…
Şimdi dirilme zamanı, al taylara binip gidenlere yetişme, Başbuğa selam etme zamanı. Memleket darda... Umutsuzluğa düşme sakın. Rehberin Kur’an, kılıcın Başbuğ’un Dokuz Işık’ı, gücün bilim, sanat ve teknoloji, işin milletinle istişare olsun...
“Barış” yaftasıyla, “özerklik” yaftasıyla, “açılım” yaftasıyla, “iki dil” yaftasıyla yeni bir gaflet, cehalet ve ihanetin içindesin... Bin yıllık kardeşliği yıkmak, uşaklık ettikleri emperyalist emellerini gerçekleştirmek, bu mübarek toprakları parsellemek istiyorlar!
Tek çare sensin, tek çare MHP!
Bu nedenledir MHP üzerinde oynanan oyunlar, bu nedenledir ahlaksızca Genel Merkezi’ne “Balgat’taki dükkân” hakareti, bu nedenledir partiye “baraj altı”nı layık görmeleri! Kimsenin tebaası, kimsenin dalkavuğu ve kimsenin trolü olamazsın!
Ey Ülkücü Türk milliyetçisi;
Kardeşliğine laf ettirme, hürriyetine zincir vurdurma, yaban dalgalarına boyun eğme!
Uyan artık, aç gözlerini, titre ve kendine dön!
Tek “hakikat” sensin!