Ya Elinizi Taşın Altına Sokun Ya da Susun!

 Günlerdir İYİ parti hakkında yapılan eleştirileri takip ediyorum. Partiyi gerçekten ülke gerçeklerini göz önünde bulundurarak mantıklı eleştirip öneri sunanları da gördüm. Tek amacı partiyi yolun başında bitirmeye çalışmak için şuursuzca karalayanları da…

Mantıklı eleştiri ve partinin daha iyi olması için öneri sunanlara lafım yok… Onları samimiyetleri ve dürüstlüklerinden dolayı alkışlıyorum. Başka bir yazımda ben de partide eksik gördüğüm yerleri tek tek yazacağım ama bu yazımda İYİ partiye şuursuzca saldıranlara cevap vermek istiyorum.

Cevap vermeye başlamadan önce şunu belirtmek isterim ki Sayın Meral Akşener benim ne akrabam ne de şahsen tanıdığım biri, İYİ parti üyesi de değilim. Bu yüzden yazacaklarıma karşı beni partizanlıkla suçlayacak olan varsa baştan söylüyorum hiç denemesin.

Şimdiye kadar her siyasi partinin yanlışlarını çekinmeden nasıl yazdıysam İYİ partinin hatalarını da yazacağımdan kimsenin şüphesi olmasın.

Bu kısa hatırlatma notundan sonra İYİ parti hakkındaki karalamalara cevap verme zamanı…

İYİ parti kurulduğu günden beri parti programı üzerinden eleştiriler yapılıyor. Programa baktığımızda her siyasi partinin parti programında olduğu gibi eksikler ve hatalar var fakat özellikle bir kesim parti programında geçen iki maddeye sıkı sıkıya yapıştılar. Biri eşit vatandaşlık konusu diğeri NATO

Parti programında geçen eşit vatandaşlık konusuna geçmeden önce eşit vatandaşlığın ne olduğunu bilmeyenler için eşit vatandaşlığı kısaca tanımlamak istiyorum.

Eşit vatandaşlık, Türkiye’de federatif sistemi savunanların kullandığı bir terim… Kısaca tanımlamak gerekirse toplumun etnik ve dini temelde eşit haklara sahip olması demektir. Daha net anlaşılması için bir örnekle açıklarsak Türk’ün Türkçe eğitim alması, Kürt’ün Kürtçe eğitim alması, Lazın Lazca eğitim almasıdır. Eşit vatandaşlık demek her etnik kimliğin ayrı ayrı eşit haklara sahip olmasıdır. Eşit vatandaşlıkta üst kimlik tanımı yoktur.

Şimdi haklı olarak şu soruyu sorabilirsiniz. Ülkücülerin kurduğu bir partide HDP lilerin savunduğu vatandaşlık tanımının işi ne?

Açıkçası ilk okuduğumda ben de aynı soruyu sordum fakat parti programının tamamını okuduğumda ve söz konusu maddeden sonraki maddeyi göz önünde bulundurduğumda eşit vatandaşlığın parti programı içinde çok eğreti durduğunu fark ettim. Bazıları gibi hemen bir açık bulma sevinciyle saldırıya geçmedim.

Parti programında eşit vatandaşlık deyiminin geçtiği maddeden sonraki maddede şu cümleler yazmaktadır:

Partimiz Doğu ve Güneydoğu meselesinin kalıcı çözümü için; Güvenlik kuvvetlerimizin hiçbir taviz vermeden terör örgütüne karşı silahlı mücadelesini devam ettirmesini, terör örgütünün askeri bakımdan mutlaka yenilerek psikolojik üstünlüğün sivil anlayışa geçmesini, toplumsal alana pozitif müdahalelerle hukuki, siyasi, ekonomik, sosyal ve kültürel projelerle bir yandan bölge halkıyla kucaklaşılmasını, diğer yandan terör örgütünün elindeki istismar alanlarının ortadan kaldırılmasını, temel politika olarak benimsemektedir

Eşit vatandaşlıktan sonraki maddede terör örgütleriyle taviz verilmeden mücadele edileceğinin söylenmesi sizce de biraz garip gelmiyor mu?

HDP nin savunduğu eşit vatandaşlığı vaad eden bir parti bir sonraki maddede terörle mücadele edeceğini söyler mi? Kesinlikle HAYIR

Terörle mücadele devam ettiği sürece bu ülkede federatif sistem kurulamaz. AKP ile HDP çözüm süreci dedikleri süreci başlatırken önce silahları bıraktılar. AKP PKK ya operasyonları durdurdu. PKK ise terör eylemlerini… Silahlı mücadeleden vazgeçildikten sonra pazarlıklar başladı.

O halde her aklı başında Türk vatandaşı şu soruyu sormalıdır.

Bir parti programında hem eşit vatandaşlık hem de terörle mücadele olamaz. Hem de alt alta hiç olamaz. Bu iki maddeden hangisi yalan?

Bu sorunun cevabı kısa süre sonra parti programından eşit vatandaşlık maddesi çıkarılarak verildi ve İnternet ortamına düşen parti programının bir taslak olduğu ve resmi programda bu maddenin çıkarıldığı açıklandı.

Yapılan açıklama bana göre mantıklı… Parti programının ilk sayfasında parti ilkelerinden biri ‘’Milliyetçiliği kültürel ve ekonomik alanlara taşımak’’ olan, eğitimde Türkçeden başka bir dili kabul etmediğini söyleyen, terörle mücadeleden taviz vermeyeceğini açıklayan bir parti programında eşit vatandaşlık dışarıdan sokulmuş gibi duruyor. Parti programının bütünlüğüne ve havasına uymuyor.

Bu durumda Ülkücülerin kurduğu bir partiyi teröristlikle suçlama şuursuzluğuna sapmak yerine şu soru sorulmalıdır:

Parti programı hazırlanırken eşit vatandaşlığı teklif eden kimdi? Program taslağı bile olsa kim taslağa bu maddeyi soktu? Teklif eden ve taslağa koyan kimse anında partiden uzaklaştırılmalıdır. Bugün eşit vatandaşlığı teklif eden yarın partiyi çok zor durumlarda bırakabilir.

Neyse ki hatadan geri dönülmüş mevzu halledilmiştir. ‘’Bu maddenin böyle bir programda işi ne’’ diye sormak yerine anında partiyi karalayanlar, eğer dürüst ve namuslularsa programdan eşit vatandaşlık çıkarıldığı için en azından ‘’Hatanızdan döndüğünüz için tebrik ederiz’’ demek zorundadırlar ama şu ana kadar bu olgunluğu gösteren kimseyi görmedim. Hala eski programı ellerinde sallayarak saldırıyorlar.

Ne diyeyim Meral Akşener’in Ümit Özdağ’ın Kürtlere özerklik vereceğini düşünecek kadar hayal dünyası geniş insanlar varsa onlara lafım yok. Aslında kendileri de yaptıkları suçlamanın gerçek olacağına inanmıyorlar. Maksatları sadece karalamak…

Gelelim NATO konusuna…

İYİ partinin parti programında NATO ile ilgili şu madde yer almaktadır:

‘’Türkiye, İkinci Dünya savaşından sonra kurulan dünya düzeni içinde Batı kurumları içinde yer almıştır. Ülkemizin savunma politikası da Batı güvenlik sistemine entegre edilmiştir. Savunma politikasında en üst şemsiye olarak NATO bulunmaktadır. NATO bir siyasi yapılanma olup üyelerinin müşterek savunma ihtiyaçlarını da karşılamaktadır.

Türkiye’nin NATO şemsiyesinde olması milli politikalar ve stratejiler uygulamasına engel olmadığı gibi İttifak üyeliğimiz diğer ittifak ve mekanizmalardaki ülkelerle kendi milli çıkar ve ulusal güvenliğimizin gereği olarak kurulacak ilişkilere ve iş birliği çabalarına da aykırı değildir’’

AKP iktidara geldiğinde NATO yu akıllarına bile getirmeyenler, gündemde olmadığı sürece NATO nun ismini bile hatırlamayanlar İYİ partinin parti programında NATO maddesini görünce bir anda NATO üyesi olduğumuzu hatırladılar.

Türkiye, 1952 den beri NATO üyesidir. Yani 65 yıldır bu topluluğun üyesiyiz. Menderes zamanında üye olduk. Demirel zamanında üyeydik. Ecevit Kıbrıs’a girdiğinde de üyeydik. Erbakan zamanında da üyeydik.  İster sağ ister sol bir parti iktidar olsun her dönemde NATO üyesi kaldık. Hiçbiri de NATO dan çıkacağız demedi daha doğrusu diyemedi.

Çünkü NATO dan çıkmak ‘’Hadi ben çıkıyorum’’ demekle olacak basit bir şey değil… Türkiye NATO dan çıktığı anda açık bir tehdit haline gelecektir. Çünkü NATO ya eş değer bir anlaşması yoktur. NATO dan çıkıp hangi topluluğa üye olacağız?

Yok, biz tek tabanca takılırız diyorsanız bunu yapabilecek ekonomik ve askeri gücünüz var mı? YOK. O zaman romantik hayallerin millete bir faydası yoktur. ABD ye kafa tutup Kıbrıs’a giren Ecevit bile böyle bir şeye kalkışamamışsa neden çıkamadığımızı düşünmek gerekir.

Ayrıca sadece İYİ parti değil Türkiye’de hiçbir siyasi partinin programında NATO aleyhinde bir madde yoktur.  Hal böyleyken ve Türkiye’nin NATO dan önce çözülmesi gereken hayati sorunları varken İYİ partiyi NATO cu olmakla suçlamanın mantıklı bir tarafı yoktur.

Türkiye’de siyaset parti programlarına göre yapılmadığı halde İYİ partiye sürekli parti programı üzerinden saldırılmasını da doğru bulmuyorum. Sağ ya da sol fark etmez. Tüm siyasi partilerin parti programlarına baktığımızda benzer vaadler görürüz ama pratikte siyaset, kitapçıkta yazıldığı gibi olmaz.

 AKP nin parti programına da baksanız çok güzel vaadler göreceksiniz. Peki, şu an Türkiye, AKP nin parti programındaki gibi mi? İsmi bile adalet ve kalkınma olan bir partinin yönettiği bir ülkede ne adalet kaldı ne kalkınma…

Bu yüzden İYİ partinin ciddi şekilde eleştirilmesi için henüz çok erken… Önce parti teşkilatları tam olarak kurulsun, Sayın Akşener’in neler konuşacağını bir görelim. Ondan sonra ağır eleştirilerimizi yaparız elbet…

Türkiye 15 yılda çok yoruldu, kutuplaştı, rejim tehlikesi yaşıyoruz. Ekonomi, eğitim, kültür, sanayi her konuda dibe vurduk.

Bizim parti programından kelime cımbızlamak yerine öncelikle bu sorunlarımızı çözmemiz gerekiyor. İnsanların yüzünü tekrar güldürmek için proje üretmemiz gerekiyor. İnsanlara umut vermemiz gerekiyor.

Eğer bu yazdıklarımı İYİ partiden daha iyi yapacağını düşünenler varsa hiç durmayıp parti kursunlar. Zaman oturduğun yerden eleştirme zamanı değil aktif mücadele zamanı… Zaman yaran var deme zamanı değil yaralara merhem olma zamanı…

Gerçekten Türk milletine çare olacağınıza inanıyorsanız samimi söylüyorum parti kurun. Programınıza da NATO dan çıkacağız maddesini mutlaka koyun. Programınızı okurum ve gerçekten İYİ partiden daha İYİ olduğuna inanırsam size destek vereceğim ama yapamıyorsanız lütfen köşede oturmak yerine vatan için elini taşın altına sokan insanlara şuursuzca saldırmayın. Kısacası ya elinizi taşın altına sokun ya da susun!..