Yalan!

     Hem de Halil Sezai'nin "İsyan"ını meşk ederken kendinden geçen Mersinli Ahmet'in dediği gibi "Lan Yalan..."dır!
     Soğuk Savaş döneminde "dünya işçileri, sosyalist enternasyonal, sınıfsal semboller, ana sosyalist hikâyeleri" arasında kızıl bayrak, hatta orak çekiç sallayan Sosyalistlerin o günkü "yurtseverliği" sadece ABD'ye ve NATO'ya karşı tutturulmuş devrimci bir dümendi.
     Sol hiçbir zaman yeterince yurtsever olmadı, sosyalistler hiç olmadı. Neticede işte Marksist Kürtler de "vatan haini" oldular. Yalan mı?..
     PKK kendini bir Atina'ya bir Şam'a, bir Moskova'ya bir Washington'a satan sürtük bir fahişe gibi Ortadoğu'da dolanmıyor mu?..
     Suriye İç Savaşı başladığından beri AKP'nin, gelenekleri zorlayan "İhvancı" dış politikasına sert tepki gösteren CHP'nin eleştirilerinin kaynağı da net olarak sorgulanmadı.
     MHP de "Arap Baharı" adı altında yürütülen Ortadoğu'yu dizayn çalışmalarına, BOP şifresiyle dile getirilen ihtimallere karşı duyarlıydı. Ama CHP gibi bir yanlıştan, başka bir yanlışa düşmüyordu.
     CHP ve İP, HKP, SDP, TİKKO ve DHKP-C üzerinden PKK'ya kadar savrulan "Gezi taifesi" AKP'yi "neden milli dış politikanın gereklerini yerine getirmiyorsun?" diye sorgulamıyordu.
     İşin ideolojik derinliği bir tarafa, bu Esadist cepheye mensup olanların içlerinden kurdukları cümle: "Bizim vergilerimizle operasyon yapıp, bizim yandaşlarımızı öldürüyorsun!.." cümlesiydi.
     AKP'nin MİT eliyle Suriye iç savaşına tatbik ettiği derinlik, CHP, sol ve Aleviler için adeta ikinci bir "Madımak" PKK için ise ikinci bir "Susurluk"tu!..
     1924'te halifeliğin kaldırılmasıyla CHP'li olan Türkiye Alevileri, 1950'den sonra Sünni çoğunluğun yeniden devlete hakim olduğuna inanmak istemiyordu.
     1960'ta bir "geri dönüş" yaşanmış; fakat 12 Mart 1971'de Suriye benzeri bir BAAS hevesi, "siyasal mezhepçi" Alevilerin kursağında kalmıştı.
     Sonra da "Başbuğ ve biz" sahaya çıkmıştık ve hesaplar hepten bozulmuştu.
     Nihayet 12 Eylül 1980 ve ardından Alevi Sol'a "Türk-İslam Sentezi" gibi gelen Atatürkçü Anayasa, ANAP, Yeşil Kuşak, Cemaatler üzerinden ülkeyi RP iktidarına kadar getirmişti.
     28 Şubat'la umutlanan mezhep ve enternasyonal omurgalı CHP intelijensiyası, AKP'nin uzayan iktidarında bir kez daha kendini Madımak'ın ateşinde, Susurluk'ta ortaya çıkan ruhsatsız namluların ucunda hissetmeye başladı.
     Bu tekrar eden baskıların sonu, "illegal veya yabancı bir güçle yakınlaşmak"tı!..
     İşte bugün o illegal güç HDP, PYD ve PKK'dır.
     Dış güç ise Esad biraz hafif kalacağı için Rusya'dır.
     Bizim AKP'nin Suriye politikalarına kaygıyla yaklaşmamızın bir sebebi de işte Alevi kardeşlerimizin içine düşmesi muhtemel olan bu durumdu. Uçak kriziyle ortaya çıkan kamplaşma bizim kaygılanmakta ne kadar haklı olduğumuzu ortaya koymuştur.
     Bizim MHP olarak 46 yıldır "milli anayasal tavır" dışında hiç bir duruşumuz olmamıştır.
     Milliyetçiliğin, milli devletin bütünlüğünü koruduğu cennet vatanla problemi olanlar ise bugün mezhep, etnisite, cemaat ve terör cehenneminde kavrulmaktadır.
     "Lan Yalan!.." dedik ya başında… 
     Bizim bu milli duruşumuzu çekip aldıktan sonra geriye kalan ne kadar siyasi oluşum varsa Anayasa'ya göre vallahi de yalan, billahi de "YALAN"dır!..
     AKP'yi "Sünnicilik" yapmakla suçlayan CHP, kendisi de "Alevicilik" yaparak Hz. Ali'yle de, sosyal demokrasiyle de uzaktan yakından ilgisi olmayan bir "teo-ligarşik" diktatörü körü körüne desteklemektedir.
     HDP veya PKK, tüm modası geçmiş Marksist devrimciler gibi, hakimiyet alanlarında istediği zaman kelle alabilen Stalinist bir örgüttür.
     Yani bu konuda kimsenin kimseye diyecek bir sözü yoktur.
     Biri mezhepçi, biri etnikçi, biri tekrar mezhepçi… Biri Arap sever, biri Rus sever!..
     Anayasa'ya göre hiç biriniz gerçek değilsiniz!..
     Yalansınız aslında… Yalan!..
     Darbelerin bastırdığı gençlik duygularıyla "demokrasicilik" oynayan illegal varlıklarsınız!
     O yeminleri Anayasa'ya göre siyaset yapmak için etmediniz mi? Bu millet size onun için maaş, ceylan derisi koltuk, kırmızı plakalı araba, harcırah ve hatta örtülü ödenek vermedi mi?
     Anayasa'ya sadakati olmayana maaşı zehir zıkkım olmaz mı?
     Düşmana satılan, öz kardeşim de olsa; o bin yıllık kardeşlik "yalan" olmaz mı?
     Hainlik edene İstanbul, İzmir, Bursa, Mersin, Diyarbakır haram olmaz mı?
     İster sağcı, ister solcu… İster Alevi ister Sünni olsun!..
     Yurdunu Rus uçağı kadar sevmeyene bu vatan mezar olmaz mı?..