* Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan 82 milyon veya yaklaşık 23 milyon haneden 20 milyonunun gelirleri ile giderlerini karşılayamadığı, milyonların bir türlü yokluk ve yosulluktan kurtulamadığı düzenin adıdır.
* Toplam servet ve zenginliğin % 60'lık kısmının nüfusun %1'ine ve servetin % 40'nın ise % 99'luk nüfus tarafından paylaşıldığı düzenin adıdır.
* Bankalardaki toplam 2 TRİLYONLUK mevduatın %54'ünün sadece 190 bin kişiye ait olduğu, geri kalanın da 81 milyon 810 bin kişinin "üç-beş" lirasından ibaret olduğu bir düzenin adıdır.
* Zenginlik ve servet sahipliği konusundaki bu acımasız taksimata karşın, devletin topladığı vergilerin %71'nin yoksul kitlelerin zorunlu tüketimleri üzerinden toplanan "dolaylı vergilerden" oluştuğu adâletsiz düzenin adıdır.
* Dar gelirli insanlardan toplanan vergilerin % 6,5'luk veya GSYH'nın %1,5'luk kısmının "sosyal devlet" mantığı dışında, 18 milyon yoksula, sanki kendi cebinden "sadaka" veriyormuş gibi dağıtılarak, bu mağdur ve mazlum insanların "rehin alınmış" oylarıyla, muktedirlerin kendi saltanatlarını ve MİLLİ GELİRİN %98,5'luk kısmını paylaşmaya devam ettikleri düzenin adıdır.
* 58 milyon seçmenin bulunduğu bir ülkede siyaseti, kapalı devre oligarşik bir orta oyununa çevirerek, sözde seçimlerle azami 5 bin kişinin rol alacağı bir tiyatroya çevirme düzeninin adıdır.
* Adalet ve hukukun; "kanun büyük sineklerin yırtıp geçtiği, küçük sineklerin takılıp kaldığı bir örümcek ağıdır" anlayışıyla çalıştırıldığı, hatta "hukuk iktidarın köpeğidir" itirâflarının korkusuzca, gururla ifade edildiği düzeninin adıdır.
* Toplumu oluşturan insanların "birey" olmasını engelleyecek şekilde, her türlü "biât, sadakât", "hamâset" ve "yanaşmalık' mekanizmaları ile inşâ edilmiş anti-demokratik yapıları kutsayarak, geniş kitlelerin çaresizlik ve umutsuzluğa teslim olmalarını sağlayacak düzenin adıdır.
* Muktedirlerin ihtiyaç duyduğu "meşrûiyet" algısını oluşturma adına, iktidarın ve muhalefetinin aynı kurgu içinde dizayn edildiği, eğer yeni talepler ortaya çıkarsa da bu talepler de bulunan kitlelerin, sisteme tehdit teşkil etmeyecek şekilde gazını alacak ve bu enerjiyi "hâdım" edecek şekilde, yardımcı aktörlerin devreye sokulduğu siyasal yapının adıdır.
* Toplumda; zenginliğin, itibârın, statü ve diğer rollerin çalışma, üretme, alın teri, bilimsel yenilikler ve verimliliğe dayalı olmaksızın; muktedirlere yakın olmaktan geçtiği, bunun dışında kalanların ise "itilmiş-kakılmış" muamelesi görmekten kurtulamayacağı düzenin adı,
YANAŞMA DÜZENİDİR.
YALAN VEYA YANLIŞ DİYEN ORTAYA ÇIKSIN!
Selamla ve sevgiyle...
Rubil GÖKDEMİR