YENİ HABUR ZİLLET VE REZALETİNİ BU MİLLETE YENİDEN YAŞATACAK MISINIZ?

 TÜRK MİLLETİNİN SONSUZA KADAR BİRLİĞİ SİYASETİN MÜŞTEREK DİLİ OLMALIDIR.


   Eşkiyalık, katillik, bebek öldürmek, kaçakçılık bu ülkede taltif mi edilecektir? Eline silah alıp dağa çıkana hak verme geleneği mi oluşturuluyor? Bunun sonu gelir mi? Bunu savunmak, özgürlüğü mü eşkiyalığı mı savunmakdır? Böyle ülke idareciliği, özgürlük, hak anlayışı olur mu? Kime anlayış gösteriyorsunuz? Hırsızlara mı, uyuşuturucu baronlarına mı, feodalizme mi, kaçakçılara mı, töre cinayeti yapan çağdışı kafalara mı? Bütün bunlara teslim anlamına gelebilecek taviz vermek, hak vermek, ayrıştırmak, ötekileştirmek, başkalaştırmak, devletleştirmeye çanak tutmak değil midir? Ülke idareciliği, yazarlık bu mudur? Bu ülkede şehit geliyor diye isyan edene dağa çıkana hak verilerek mi bu insanlar susturulacaktır? Yeni Habur zillet ve rezaletini bize yeniden yaşatacak mısınız? Akla hayale gelmedik bir büyük alçaklığın girdabına giren, uyuşturucu ile beslenen insan bile demeye insanın dili varmayan bu yaratıkları kullanan, besleyen, himaye eden medeni diye geçinen tek dişi kalmış canavar medeni dünya, bir gün mutlaka ettiğini bulacaktır. “Ne doğrarsan çanağına o gelir kaşığına.” mutlaka yaptıkları ihanetin bedelini ödeyeceklerdir. Yani bunlar Kürt değil insanlık dışı yaratıklar. Yaratılışa isyan eden, ataeist, marksist artık ve figüranlardır. Bunlar mı Kürt gardaşımın hakkını hukukunu koruyacaktır. Siyonizmin hayal ve hezeyan ürünü büyük İsrail ideali, AB ve Batı için asırlardır süren oryantalist şark meselesi aşağılık rüyası, Ermenistan ve Ermeni diasporasının Türkiye'yi elimizden alma hayali ve hezeyanları saplantıya kadar varan bir tutkudur. Taşnak çeteleri, Asala, PKK ve 12 Eylül ihtilali ile darbeciler tarafından komünist, marksist sol örgütlerde adeta PKK'nın taşeronu haline getirilmiştir. Bunu göremeyen, küçümseyen, ciddiye alamayan; bu hayal ve isteklere gerekli toplumsal eğitim, şuur ve milli dış politik refleksleri gösteremeyen ülkemiz her konuda sürekli mevzi kaybediyor. 12 adalar Lozan'da 16 ıssız ada sıfır sorun aşkına Yunan askerlerinin nöbetine terk edildi. Bu topraklarda kalmanın, bu millete mensup olmanın gereklerini yerine getirememenin bedeli çok ağır ve acı faturalardır. Bunu dillendirenlere de vatan millet edebiyatı yapıyor denilerek aşağılık bir şekilde beslenenler ve fonlananlar tarafından saldırılıyor adeta Türkiye ameliyat edilmek isteniyor. Bunun farkına ve şuuruna varamayan bu necip millet ehliyetsiz, liyakatsiz ve kabiliyetsiz yöneticileri yüzünden çok ağır bedeller ödemek zorunda bırakılmamalıdır. Allah bu milleti korusun, evlatlarımız ileride yeniden ot kökü yemek zorunda kalmasın, Allahuekber Dağlarında on binlerce askerimiz soğuktan donmak zorunda kalmasın inşallah. İhmalin, sorumsuzluğun, bilgisizliğin, ilgisizliğin sonu maalesef acılar ve felakettir.

Ne tabutlarda ne gönüllerde ayyıldızlı bayrağın yanına hiç bir çaputu asla ve asla kabul etmeyeceğiz. Bu zilleti, rezaleti ve teslimiyeti kabul edecek soysuz bu ülke varmıdır? Artık resim ortaya net şekilde çıkmıştır, hala MHP'yi suçlayarak bu aşağılık hale razı olmak alçaklık değil midir? Bizi neye alıştırmaya çalışıyorlar? Öcalan'ın dindarlığı, bu yürek parçalayan manzaralar ve hala havanda su dövmeler… O koltuklarda illa oturma mecburiyetiniz mi vardır? Bu ülkenin en büyük önceliği birliğidir, bütünlüğüdür. Allah bir dercesine tek bayrak, tek millet, tek dil, tek devlet… Tek tek tek ve sonsuza kadar tek… Bizi birer birer bitirmeden Allah bir ve tek demeye devam edeceğiz. Bu millet gerçekleri elbette görecektir.

       O dağlar dile söze gelse, ne yiğitler geldi geçti üzerinden. O dağlar namertlere dar edildi. O dağlarda askeri, polisi ile Türk devleti ve milleti yediden yetmişe kahramanlık destanları yazmıştır. Hep birlikte Kürt'ü İle Laz'ı ile Çerkezi ile ortak milli kimliği Türk milleti olan bu kahraman, cefakar, çilekeş, necip, şerefli, aziz millet bugünlere geldi; bir oldu, iri oldu, diri oldu. Bu hep böyle sürecektir. Hak adı altında masum, maskeli istek ve taleplerle dilimizi çatal yılan dili taleplerine rağmen gençler evleniyor, aynı mahallede birlikte gül gibi komşuluk yapıyor, aynı mezarlıkta sırta sırta yatıyor, camide aynı safta namaz kılıyor, şeytan fitnesi girmesin diye safları sıklaştırıyor. İşyerinde, okulda, kışlada, çarşıda, pazarda, dağda, bayırda, yurt içinde, yurt dışında biriz ve beraberiz. Bu sokakların birlik dilini, birlikte yaşama iradesini kesinlikle doğru okumak; hata yapmamak zorundasınız. Bunu doğru okuyamamak fitnedir, fitne de katillikten daha beterdir. Buna alet olmak ülkeyi daha çok kana, gözyaşına ve kör düvüşüne boğar.  Dayatmalarla Ermeni dönmesi kanlı PKK örgütünün istekleri ile örtüşen AKP'nin ve CHP'nin anlamamasına inat binlerce yıllık bu birlik kervanı sonsuza kadar bu topraklarda devam edecektir. Bu ülkenin yediden yetmişe birlik, kardeşlik, birlikte yaşama kültürü, siyasetin dili olmadıkça yaşanan huzur iradesi siyasete yansımadıkça bu ülke kaosa kargaşaya sürüklenir ve bu kan kaybetme herkese ağır bedeller ödetir. Muhafazakar hassasiyeti ile kendini takdim eden AKP iktidarı birliğin ve bütünlüğün en büyük güvencesi olan müminler kardeştir gerçeğinin siyaseten neresindedir? Türkçe konuşmayı ses bayrağı olmaktan çıkarmak, yanında yeni paçavralara yol vermek değil midir? Sokaklarda hayatın her alanında insanların birbirlerinden uzaklaşması birbirine yabancılaşmasına çanak tutmak değil midir? Anadilde savunma, ana dille tedavi, ana dil adı ile masum kılıklı ana dille eğitimle zaten belli olan yeni ayrı bir devletin temellerini atmak Anadolu'da Türk devletini küçük bir toprak parçasına hapsetmek boğmak değil midir? Bu oyuna direneceğiz millet buna taraf olacak ve asla kimse bunu başaramayacaktır. Dünya bize ayrışmayı ötekileşmeyi istikrarsızlığı dayatıp örgütü destekleyeceğine bizden bu toprakların insanında birlikte yaşama kültürü hoşgörü dersi almalıdır. İğrenç fitne eli üzerimizden çekilmelidir.