İtirazımız yok, şahsen ben kendi adıma bu katılımı destekliyorum. İtirazımın olmama sebebi ülkemizin bir kardeşlik ve iç barış iklimine ihtiyacı olduğundandır. Ancak iç barış ve hoşgörü ikliminin sağlanması için devletin başında oturan şahıs, devleti yöneten parti ve şu an için egemen olan kadrolarında bir adım atması gerekiyor.
Örneğin, şimdiye kadar AKP propaganda alanı haline gelen demokrasi nöbetlerinde ki uygulamaların yapılmaması, Yenikapı meydanında Cumhurbaşkanının kutsandığı ve yüceltildiği türkülerin yerine devletimizin ve kardeşliğimizin pekiştirileceği bir iklimin egemen olması gerekmektedir. İhtiyacımız olan iç barışın sağlam ve sürdürülebilir olması için barışı torpilleyen söylemlerden vazgeçilmesi, bu söylemleri dile getiren kişi veya kişilerinde geri adım atması, bu geri adımı topluma ilan etmesidir.
Hiç kimse için değil sadece kendimize yapılmış olarak düşünürsek, yani hakarete uğrayanların yerine kendimizi koyarsak örneğin ülkücülere yöneltilmiş olan "morg bekçisi" ve "çapulcu" gibi sözler geri alınmadan, lisanı münasiple özür dilenmeden ülkücülerin partisinin Genel Başkanı oraya gidiyorsa bu sosyal barışı sağlamaz, sadece görüntüyü kurtarır.
Devlet BAHÇELİ kendisi için söylenen "aile nedir, evlat nedir bilmez" sözlerini kendisi sineye çekmiş olabilir, Ancak, ülkücülere yönelik hakaretleri sineye çekme hakkı yoktur. En iyisi ve güzeli; Devlet BAHÇELİ'nin gönülleri tamir edecek bir sözü Cumhurbaşkanından almış olarak oraya gitmesidir.
Yıllardır yanlış uygulamaları söyleyen, doğrusunu işaret eden, mütemadiyen haklı çıkan, gerektiğinde canını vermekten çekinmeyen, ancak karşılık olarak devletteki kadroları tırpanlanan ülkücü hareketin yerden göğe kadar bu tür bir özrü ve bundan sonra liyakata göre uygulama talep etme hakkı vardır.
Devletin başı kırdığı kalpleri onarmaya kalkmayacaksa; birlikten, dayanışmadan, demokrasiden ve kardeşlikten nasıl bahsedeceğiz?
Mitingi takip edip, göreceğiz. Hem Cumhurbaşkanının samimiyetini, hem de Devlet BAHÇELİ'nin ülkücülere verdiği değeri...