Osmanlı Devleti’nde yüzlerce Alevi-Bektaşi tekke ve dergâhı vardı. O tekke ve dergâhlar yüzlerce yıl eğitim ve dayanışma kurumları olarak halka hizmet veriyordu. Yavuz Sultan Selim’in halife olması ve ardından yüzlerce yıl sonra 1826 yılında; Osmanlı Padişahı 2. Mahmut’un keskin kararları binlerce Alevi-Bektaşi’nin katledilmesine yol açmıştı...
30 Ağustos 1919
Elazığ Valisi Galip Bey, Saray’ın emriyle Dersim’in en güçlü aşiretlerinden Diyap Ağa’ya yüklüce para vermiş, Mustafa Kemal ve arkadaşlarını pusuya düşürmesini istemişti...
Dersim yakınlarındaki Kutu Deresi’ne gelindiğinde özgürlük savaşçılarının yolu silahlı adamlarca kesildi. Paşa, vakur bakışlarla onları süzdü, birkaç adım öne çıkarak sesini yükseltti:
“Düşman dört bir taraftan ülkeyi sarmışken siz beni mi öldürmek istiyorsunuz? Öyleyse ne duruyorsunuz, öldürün!”
“BEN FERHATUŞAĞI AŞİRET REİSİ DİYAP AĞA’YIM...”
Başında sarık, belinde fişek, elinde tüfeği, kocaman gövdesiyle atından indi. Paşa’nın üzerine doğru ağır adımlarla ilerledi, elindeki torbayı uzattı:
“Hayır Paşam, bunu vermektir niyetimiz, mücadeleniz için lazım olur...”
O sırada yanındakiler de atlarını özgürlük savaşçılarının etrafında sürerek korumaya aldı. Biraz sıkılgan biraz da tebessümlü yüz ifadesiyle konuşmasını sürdürdü:
“Siz bizi yanlış anladınız Paşam! Ben Ferhatuşağı aşiret reisi Diyap Ağa’yım. Duyduk ki Harput (Elazığ) Valisi Ali Galip sizi ve adamlarınızı öldürmek için eşkıyaya para dağıtmış. Biz sizin can güvenliğinizi sağlayacak, Divriği sınırına dek eşlik edeceğiz. Üç gündür yolunuzu gözlüyoruz.”
Gerçek anlaşılınca ortalık sakinleşti. Paşa, Diyap Ağa’nın yanına gitti, iri gövdesine sarıldı:
“Takdirle karşılıyorum. Memleketin sizlere ihtiyacı var Diyap Ağa. Gelecekten kimsenin endişesi olsun istemem. Gayemiz özgür bir ülke var edip onda milli hâkimiyeti tesis etmek ve kanunları hâkim kılmaktır. Benim korunmaya değil, ülkenin kurtarılmaya ihtiyacı vardır. Bu bakımdan yerinize çekilmenizi ve memleketin kurtuluşu için üzerinize düşeni yapmanızı isterim”
Konvoydakilerle, aşiretin atlıları kenetlendi, yolculuk devam etti...