CHP, belediyelerini niçin denetleyip koruyamıyor? CHP, belediyelerini niçin denetleyip koruyamıyor?

Türk gerçeği ile tarih boyunca sorun yaşayan ve bu mücadeleyi sürdürmeyi kendi varlıkları ve çıkarları için gerekli görenler, Türkiye'yi ve Türk dünyası'nı engellemek, bölmek ve aralarında sorunlar çıkarmak amacıyla çalışmaktadırlar. Bu amaçla sıklıkla kullanılan bir araç ise demokratikleşme tuzağıdır. Hiçbir gelişmiş ülke, daha iyi bir bütünleşme adına çözülmeyi kabul etmez. Ancak, ne yazık ki, hem Türkiye'de hem de yurt dışında, Türk olduğunun bilincinde olmayanlar bulunmaktadır. 2025 model Damat Ferit'ler varlıklarını sürdürmektedirler. Milli Eğitim harcamaları, diplomalı birçok kişinin Türk dünyası gerçeklerinden ve Türkiye'nin sosyal yapısından habersiz olması nedeniyle etkisiz kalmaktadır. Yabancılar Türkiye'yi bizden daha iyi tanımaktadır.

Eğitim ve öğretimde yaşanan sorunlar ve gerçeklerin gizlenmesi, dünya barışını ve istikrarını tehlikeye atacağı endişesiyle hareket eden bir kesim mevcuttur. Ders kitapları, hassas konulara değinmeden, iç ve dış çevreleri memnun edecek şekilde hazırlanmaktadır. Adana'nın Kozan ilçesinde Ermeniler tarafından fırında yakılan Türkler hakkında kaç kişi bilgi sahibidir? Bu tür örnekler oldukça fazladır. "Biz Türklüğümüzü vurgularsak, başkaları da farklı iddialarda bulunur" şeklindeki yanlış düşünce yaygındır. Ancak, biz ne söylersek söyleyelim, başkaları kendi bildiklerini yapmaya devam edecektir. Balkanlar'da, özünde Türk olanlar, kendilerini Makedon veya Sırp olarak tanımlayabilmektedir. İçeride, belirli dönemlerde düzenlenen milliyetçi ve Atatürkçü törenlerle yetinilmektedir. Düşman, 15 Temmuz'da başaramadığı işgal ve darbe girişiminden vazgeçmemiş, hatta bazılarıyla işbirliği yapmıştır. İsrail ve İran bu duruma hazırlıklı beklemektedir.

Son yıllarda, televizyonlarda "bilgiç" olarak tanıtılan kişiler aracılığıyla çokkültürlülük propagandası yapılmaktadır. Çokkültürlülük kavramının ne anlama geldiğini bilmeyenler, bu konuda tartışmalara katılmaktadır. Çokkültürlülük, bir devletin, vatandaşlarını ve farklı etnik grupları hukuki ve siyasi olarak ayrıştırmasıdır. Bu, bir nevi siyasi tanımdır ve "sen bizden değilsin" demektir. Geçmişte yabancı nüfusu eritme politikası izleyen bazı Batılı ülkeler, bugün milli birlik ve bütünlüklerinin tehlikeye girmesinden şikayet etmektedir.

Bir diğer saldırı hedefi ise 1982 Anayasası'nın 66. maddesi'dir. Türkiye düşmanları, bu maddeyi anayasadan çıkarmak istemektedir. Madde, kimliği biyolojik temellere göre değil, aidiyet bilincine ve kültürel değerlere göre tanımlamaktadır. Bu madde, sosyolojik ve antropolojik bir tanım sunmak yerine, TC vatandaşlık bağı ile bağlı olanları, ayrım yapmadan, kapsayıcı ve birleştirici bir anlayışla Türk olarak kabul etmektedir. Etnik veya mezhepsel ayrım yapmaması yanlış mıdır? Türk olabilmek için kısıtlamalar mı getirilmelidir? Hukuki ve kültürel bir tanım yerine, biyolojik temellere dayanan bazı Batılı ülkelerin anayasaları mı örnek alınmalıdır? Alman anayasasında yapılan değişiklik gibi... Bazı vatandaşlarımız, haksız bir şekilde milli kimliğin dışında mı tutulmalıdır? Milliyeti ve milli kimliği Türk olan bir vatandaşımızın yerel kimlikleri ve ana dili yok mu olacaktır? Osmanlı Devleti'nin yıkılmasının ardından Balkanlar'dan gelen soydaşlarımız ve ana dili Türkçe olmayan bazı kardeşlerimiz, başvuruları doğrultusunda, ayrım yapılmadan kabul edilmiş ve milli kimliğin içinde yer almışlardır. Biz kimseyi zorla vatandaş yapmadık. Gelen ve Türk milletinden olduğunu söyleyen herkesi, biyolojik temellere göre değerlendirmeden kabul ettik. Bu vatandaşlarımızın bir kısmı Türkçe bilmemesine rağmen, yaşadıkları zorlukları düşünerek onları bağrımıza bastık. Hiç kimseyi zorla vatandaşlıkta tutmuyoruz. İsteyenler, bir dilekçe ile vatandaşlıktan çıkabilir ve örneğin ABD veya başka ülkelerin vatandaşı olabilirler. Belki bu ülkeler, onlara özerk bölgeler de verebilirler! Kral olduğunu ilan eden Trump, çokkültürlü ABD'de Amerikalıların olduğunu ve başka bir şeyin beyan edilemeyeceğini belirtmiştir. Aynı durum Fransa ve Almanya'da da görülmektedir.

Rahmetli Mehmet Akif'in "Türk milletinin yok olmasıyla Allah'ın kendi dininin de adeta yok olacağını" söylemesi sebepsiz değildir. Rahmetli Yahya Kemal'in de Türk ordusunu kastederek "Galip et çünkü bu son ordusudur İslam'ın" demesi uyarıcıdır. Uyardığınız kişiler, milli kimliksizleştirme işlemine maruz kalmışsa, onları uyandırmak zordur ve hatta imkansızdır. TC'yi kuranlar, Türkler ve kendilerini Türk hisseden, vatanına sahip çıkan, emperyalist işgalcileri kovmayı en önemli görev sayan, parasını, malını ve canını bu kutsal dava için ortaya koyan onurlu ve şerefli insanlarımızdır. Bunlar, Milli Mücadele'yi zaferle sonuçlandıran ve yüce Atatürk'ün güvendiği vatandaşlarımızdır. Milli Mücadele'nin zaferle sonuçlanmasını istemeyenler ve kurulacak devlete karşı olanlar, ülkeyi terk ederek gönüllerindeki ülkelere sığınmışlardır.

Azerbaycan Cumhurbaşkanı rahmetli Ebulfeyz Elçibey, Türklüğe etnik taassuptan dolayı karşı çıkanlara ve Türk'e karşı utanmadan ırkçılık yapanlara şöyle seslenmiştir: "Türk değilim diyene karşı sakın ısrar etmeyin. Allah'ın bahşettiği şerefi istemeyen şerefsize biz zorla şeref verecek değiliz. "Sen Türk olduğunu unutsan da, düşman asla unutmaz."

Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL

Editör: Kerim Öztürk