Çoğunlukla zor anlaşılan, koşullu sevilen varlıklardır babalar. Zamanın öngörülemeyen bir yerinde, yaşanmışlığın sarsıcı ve derin hissedişinde gerçek yerini, asıl değerini bulurlar. Yine de hikayeleri hep eksik yazılır.
Babalık, biyolojik olmaktan öte , bir pozisyonel ahlak meselesidir . Çocuklar genellikle babalarının her şeye gücünün yettiğine, onun her sorununu bir şekilde halledebileceklerine inanırlar. Onlar için en akıllı, en zeki ve en büyük kişi babalarıdır. Babanın yanında bir oğul kendini şehzade, bir kız kendini prenses gibi hisseder. Babalar, çocuklarının en büyük oyuncaklarıdır, hatta oyun hamurlarıdırlar... gönüllerince şekilden şekile soktukları.
Babalarımızla bir yandan "özel" i yaşarken, diğer yandan "genelleme"yi en çok onlar üzerinden yaparız.
Babalar sıklıkla bir reislik gösterisinin ortasında adeta kaybolan canlılardır. Bazen yüzlerinde gülümseme olsada, bütünlüklerini kaybeder, bazen de kimseye farkettirmeden paramparça olurlar. Babalık zor iştir, çoğunlukla yaşamlarını iyi ahlaklı evlat yetiştirmek üzere tüketirler, ruhlarının derinliklerinde hep bir şeylerin eksikliği varmışcasına kendilerini yıpratıp dururlar. O eksiklikler nedense hiç bitmez, babalar da bir türlü yapmak istediklerini nedense yeterince hiç yapamazlar. Belki de Babalarımız çok mükemmelliyetçi olmalarına rağmen nedense bunun farkına hiç varamamaktadırlar.
GRUBUMUZDAKİ TÜM BABALARIN GÜNÜ KUTLU, TÜM EVLATLARIN MUTLU BABALARI OLSUN.. ÖLMÜŞ BABALARIMIZIN da MEKÂNI CENNET, RUHLARI ŞAD OLSUN..