Siyasete katılmanız lazım! Siyasete katılmanız lazım!

Alevi bir gencim …babam ben çocukken ölmüş … annem,beslediği koyun ve inek sütü satarak kıt kanaat büyütüp okuttu beni …

Ankara siyasal da okuyup mezun oldum mülkü amir olmayı hak ettim …bir çok yere başvurdum ancak kaymakam olarak işe başlamam hep engellendi …

Anneme başka iş bakayım çalışayım dedim …annem ısrarla kaymakam olmamı istiyor ve fakat kaymakam olarak görev almam için ‘ dayı ‘ bulamıyorum … ancak annemi de başka bir iş tutmam hususunda ikna edemiyorum …

Nihayet Ankara’da rüşvet karşılığında kaymakamlığa başlamamı sağlayacak birini buldum , ama çok para istiyor … annem ; merak etme oğlum evde ki koyunları inekleri satalım git o adamla görüş konuş diyor …

- Ama anne bunu sana nasıl yaparım ne yiyip ne içeceksin diyorum , dinletemiyorum sözümü ; illede kaymakam olarak görmek istiyorum deyip duruyor …ve sonunda ahırımızda kaç koyun inek varsa sattı annem … o parayı alıp buluşacağım adamla rendevulaştığımız Ankara çukurambar da Mado ya gelip beklemeye başladım adamı …

Kaç gündür Ankara’da oteller de yatıyorum … sattığımız koyun inek paraları bitmesin diye çoğu gün aç geziyorum ve Mado da beklediğim kişi bir türlü gelmedi …

Mado dan dışarı çıktım annemi aradım gözlerim dolu …annem telefonun öbür ucunda ben çukurambar caddelerinde telefon kulağımda ağlıyoruz …gelen geçen bana bakıyor , ama aldırmıyorum ağladıkça gayri ihtiyari sesimin yükseldiğini de farkediyorum ….

Karşımda 5-6 takım elbiseli heybetli kişi geliyor ve en çok bunlar bakıyor bana … sırtımı döndüm ağladığımı görmesinler diye ve geçip gittiklerini sanıyorum … hala annemi ikna etmeye çalışıyorum ; bak anne dedim kaç gündür adamı bekliyorum ama bir türlü gelmedi gelmiyor … cebimde ki para bitmeden geleyim ve sattığımız koyunları inekleri tekrar alayım deyip telefonu kapattım … elimle gözyaşlarımı silip arkamı döndüm …

Demin yanımdan geçen beş altı kişi dediğim kişilerden biri elini uzattı bana “ ben Dr Sinan Ateş … istemeyerek konuşmalarını duydum .. bak karşı binada ki 8. katta ofisim var.. gel bi çay içelim “ dedi … o kadar çaresizdim ki hiç tanımadığım bu insanların peşine takılıp ofisine gittim … eli mi yüzümü yıkadım çay içip derdimi anlattım , ardından çorbalar geldi … ben çorbamı içerken Sinan Ateş bir telefon görüşmesi yapıp kapattı … belli ki konuştuğu bakan dı … çorbamı bitirir bitirmez Sinan Ateş in iki arkadaşı bana eşlik edip arabayla götürüp birine teslim ettiler … gittiğim yer çok ilgi gösterdi bana ve bazı evraklar düzenleyip imzaladım çıktım oda dan … sonra eve annemin yanına döndüm … koyun paralarını iade ettim …üç beş gün sonra görev yerim bildirildi bana ve görevime başladım …

Annem o kadar mutluydu ki çocuklar gibi … iki de bir illede şu adamı ( Sinan ) al gel misafir et bize oğlum der durur du … tamam anne söz bir gün o yagız delikanlıyı alıp getirecem sana diyordum …böyle bir düşüncem var dı Sinan ı alıp anneme götürmeyi planlıyordum ki … fazla geçmedi çukurambar da ağladığım aynı cadde de Sinan Ateş in vurulduğunu öğrendim … yıkılmıştım … önce annemi aradım ; anne dedim … gerisini getiremiyorum ağlamaktan … yutkuna yutkuna tekrar anne dedim Sinanı vurmuşlar … daha evvel hiç duymadığım feryad sesi figan sesi duydum annemden … annem ordan ben km lerce uzakta makam odasında ağladık …

Sonra cenazenin defnedileceği günü öğrendim ve Vali den Sinan Ateşin cenazesine katılmak için izin istedim … Vali ; katiyen olmaz dedi

Boş kağıt imzaladım vali nin önüne koydum …nasıl bir işlem yaparsan yap istersen kov dedim çıktım oda dan ..,

Gittim cenazeye mahşeri kalabalık

Ve anladım ki Sinan Ateş i yalnızca ben değil milyonlarca insan sevmiş …

Vali mi ? sevgiyle saygı takdirle sarıldı bana …

***

Sinanın başka bir hikayesini daha yazmak üzere sevgi ve saygıyla …

ALINTI...M.Kahya

Editör: Kerim Öztürk