Bulgaristan devleti, geçmişte 1878 yılında Osmanlı devletinden “iç işlerinde özgür (muhtar), dış işlerinde Osmanlı devletine bağlı bir Prenslik” haline gelene kadar Osmanlı idaresinde 545 yıl hayat sürmüştür.

545 yıl içerisinde Hıristiyan Bulgaristanlılar Müslüman ve Türk olan bir devletin himayesinde oldukları halde din, dil, kültür, örf ve adet, gelenek ve göreneklerini hiçbir baskıya yaptırımlara maruz kalmadan en özgür biçimde hatta hürriyetlerini en yüksek seviyede yaşadılar.

1878 yılı itibariyle, Bulgaristan Prenslik olarak yukarıda da bahsettiğimiz gibi İç siyasette Bulgaristan Prensliğinin hükümlerine ve menfaatlerine uygun olarak, dış siyasetinde ise 545 yıl iç içe gönül gönüle hüküm sürmüş oldukları himayelerinde bulundukları Müslüman Türk devleti Osmanlı devletine bağlı olarak devlet hayatlarını sürdürdüler.

Ancak, yeni tesis edilen Bulgaristan Prensliği Bulgar halkının ve Bulgar devletinin menfaatlerine uygun olarak değil, Hıristiyan camianın üzerinde ittifak ettikleri Bulgaristanlı dahi olmayan bir kişi ve ailesine atama yoluyla Prenslik vererek Bulgaristan’ı söz konusu prens ve aileleri aracılığıyla yönetmişlerdir.
Bütün soykırımların özündeki politik nitelik devlet terörüdür.

Bunlar yıllara göre;
1879 – 1886 yılları arası Prens Aleksandır Batenberg’in,
1887 – 1908 yılları arasında Prens Ferdinand’ın;
1908 – 1918 yılları arası Kral Ferdinand’ın;
1918 – 1943 yılları arası oğlu Kral Üçüncü Boris ve ardından
1944 – 1990 yılları 45 yıl komünist partisi ve şahsen Todor Jivkov ve yönettiği BKP MK Politik Bürosu emirleriyle gerçekleştirilmiştir.

Bulgaristan Prensliği, Hıristiyan âlemi için Osmanlı devletinden intikam almak duygusu ile Prenslik idaresiyle 1879 – 1908 yılları arasında sistematik olarak Bulgaristan Prensliğinin demokratik yapısını oluşturan ve azınlık haklarına sahip tebaalar üzerinde özellikle Bulgaristan nüfusunun o dönemlerde yarıdan fazlasını teşkil edenler Müslüman Türk’lerdi. Yaklaşık 30 yıl hüküm süren prenslik döneminde, Hıristiyan camia ve Prensliğin ortak olarak yürüttükleri asimilasyon politikaları ile Bulgaristan’da azınlıklar daimi olarak ezilip hor görülmüş yok sayılmışlardır.

1908 – 1943 yılları arasında Prenslik bitirilip Krallık dönemine geçiş ile birlikte Bulgaristan’da azınlık olarak görünen tüm tebaalar bunlara Müslüman – Türk olan en büyük azınlık gruplar da dâhil, yapılan bazı yenilik ve reformlar sayesinde yeni hak ve imkânlara sahip oldular.

1944-1990 yılları arasında ülkede darbeyle iktidara gelen ve sistemi rejimi. Komunist olarak belirleyip ülkede bulunan tüm azınlıklara hatta kendilerinden olmayan ılımlı ve barışçı Bulgarların rejim karşıtı aydın ve ileri gelenlerinin katledilerek yok edilmişlerdir.

Bulgaristan’da sıradan gördükleri aileleri ise sindirerek köleleştirip suskun bir toplum haline soktular. En acısı ise, özellikle komünist dönemde Müslüman-Türk tebaaya karşı yapılmış vahşi asimilasyon ve sindirme politikaları olup katliamın dışında kültürel ve demografik bir soykırımı uygulamaya koymuşlardır.

Söz konusu yönetim şekilleri Prenslik ve çok partili sistemler ile Komünist sistem dönemlerinde iktidara gelen her güç ve hükümet din ve dil başta olmak üzre, kendilerinden olmayan azınlıkların kahir ekseriyetini yok sayarak devletin resmi organlarında tanımayarak yok saymışlardır.

Siyasete katılmanız lazım! Siyasete katılmanız lazım!

Diktatör Todor Jivkov’un devrilmesiyle Bulgaristan’ın Komünist rejimin ortadan kaldırılıp demokrasiye ve Batı (AB) tandaslı yönetim şekline geçmesi dahi, tarih boyunca azınlıklara ve Müslüman-Türk’e karşı yapılan haçlı seferlerinin küçük bir örneği olarak tıpkı geçmişte olduğu gibi asimilasyon, baskı ve zülümlerin devamı olarak süreklilik sağlamıştır.
Bulgaristan’da Demokrasiye geçildiği halde demokrasinin gereği olan insan hakları ve azınlık hakları tanınmayarak askıya alınmıştır. Baskı ve zulümlere dayanamayıp karşı çıkan azınlıklar ve ılımlı Bulgarlar ülke dışına sürgün edilerek yok sayılmışlardır.

Azınlıkları temsil eden partilerin 1990 yılından günümüze kadar yapılan tüm seçimlerde oy olarak 600 bin oyu aşan bir rakama ulaştıkları halde 2021 de yapılan ve Ekim 2022’de açıklanan nüfus sayımlarında Türk nüfusun 508 bin civarında gösterilmesinin gerçek amacı nedir?

Bize göre apaçık, aleni olarak bu azınlıkların kültürel yönden insan hakları yönünden azınlık hakları yönünden ve inanç yönünden dışlanarak asimile olmadıkları için cezalandırılarak demografik soykırım kurbanları haline sokulmuşlardır.
Parlamentoda azınlıkları temsil ettiklerini söyleyerek onlar adına Milletvekilliği yapanlar da bu sahte sayımlara karşı çıkmayıp rıza gösterdikleri için büyük vebal altındadırlar.

Şahsım ve temsil ettiğim misyonumuz adına bunlara hakkımızı helal etmiyoruz, etmeyeceğiz. Bulgaristan’da yapılan bu tür eylemlere maruz kalan başta azınlıklar olmak üzre, mağdur Bulgaristan vatandaşlarının da gasp edilen haklarının kazanılması yolunda mücadele ederek hesap soracağız.

Biz BULTÜRK olarak bu gün Bulgaristan’ı yönettiğini zannedenlere soruyoruz.
YAPMIŞ OLDUĞUNUZ SAYIMLARDA BULGARİSTAN NUFUSUNUN (6 520 314) Altımilyon beşyüzyirmibin üçyüzondört OLDUĞUNU SÖYLÜYORSUNUZ BUNLARIN (508.378) Beşyüzsekizbin üçyüzyetmişsekizinin,
TÜRK OLDUĞUNU İDDA EDİYORSUNUZ.
AYRICA (266.720)
İki yüz atmış altı bin yedi yüz yirmi ’sinin ROMAN OLARAK KABUL EDİYORSUNUZ.
PEKİ, BU ŞARTLARDA SİZE GÖRE BULGAR NÜFUSU (5118494) Beş milyon yüz on sekiz bin dört yüz doksan dört OLDUĞUNU BEYAN EDİYORSUNUZ.
OYSAKİ
BULGARİSTAN DEMOGRAFİK YAPISINDA AŞAĞDA BELİRTECEĞİM AZINLIKLARI NEREYE KOYDUNUZ?
VEYA NE YAPTINIZ?
GAGAUZLAR NEREDE?
VLAHLAR NEREDE?
ŞOPLAR NEREDE?
MAKEDONLAR NEREDE?
YUNANLAR NEREDE?
YAHUDİLER-AŞKENAZLAR NEREDE?
ERMENİLER NEREDE?
RUSLAR NEREDE?
UKRAYNALILAR NEREDE?
AYRICA SİZ SADECE TÜRKLERDEN BAHSETMİŞSİNİZ O ZAMAN?
POMAK TÜRKLERİ NEREDE?
KIRIM TATAR TÜRKLER NEREDE?
Bulgaristan dışında yaşayan Bulgaristan vatandaşları nerede?

BULTÜRK’ün yapmış olduğu istatistik araştırmalar neticesinde sadece Türkiye’de 2021 yılı itibarı ile (1.000.000) bir milyonun üzerinde bir nufus var bunlar nerede?

Yine bizim araştırmalarımız neticesinde Bulgar gazetelerinde de çokça yazılan çizilen haberlerde belirtildiği gibi AB ülkelerinde yaşayan Bulgaristan vatandaşlarının sayıları (2.500.000) iki buçuk milyonu aşmış durumda. Yine araştırmalarımız ve yapmış olduğumuz çalışmalara göre Bulgaristan nüfusu yaklaşık (4.000.000) dört milyon civarındadır. Yine bu sayının içinde sadece Müslüman Türklerin nüfusu bir milyonu aşmış durumdadır.

Bu rakamlara göre BULTÜRK’ün yapmış olduğu çalışmalar gerçeğe en yakın Bulgaristan nüfusu (8.000.000) sekiz milyonu aşmaktadır.

Bu da gösteriyor ki Bulgaristan’da yapılan sayımlar sıcak ofislerde masa başlarında ahbap çavuş ilişkilerinden çıkarılan bir sonuç gerçeğidir.

BULTÜRK yapmış olduğu araştırma ve değerlendirme sonucunda nüfus bilgileri ve neticesi 1984 yılındaki Türklere yapılan insanı ve kültürel soykırım (isim değiştirme) öncesi sayımı neticesine en yakın sonuç olarak da doğruluğunu ve gerçekleri yansıtmaktadır.

Bulgar olmayanların çoğaldığını görmezlikten gelemezsiniz. Bulgaristan’da tıpkı AB ülkelerinde olduğu gibi nüfus yaşlılığa bağlı olarak azalmakta olduğu halde Bulgaristan dışında yaşayan Bulgaristan vatandaşları arasında ise yaşam standartlarına uygun olarak tam tersine bir hareketle nüfus yoğunlukları pozitif yönde artmaktadır.

Bulgaristan nüfusunun bugünkü seviyede kalması Bulgaristan’da yaşayan nüfusa rağmen Bulgaristan dışında yaşayan ve çeşitli demografik yapılara bağlı olan nüfusun ekonomik huzur ve istikrardan dolayı rahatlıkları neticesinde Bulgaristan’a göre (6.500.000) altıbuçuk milyon civarında nüfus BULTÜRK’e göre ise(8.000.000) sekiz milyon civarında seyrettiği görülmektedir.

Sonuç olarak Bulgaristan siyasetine de yön veren Bulgaristan içinde ve dışında yaşayan Bulgaristan vatandaşlarının tüm azınlıklar dâhil insan hakları ve azınlık olmalarından doğan insan haklarının özellikle azınlık olarak vatandaşlık haklarının bir an önce kendilerine verilerek bire bir kendileri ile temas edilmesi suretiyle yapılacak gerçek,  doğru ve yalansız entrikasız bir sayıma ihtiyaç vardır.

Aksi halde 1878 yılından bu güne kadar uygulanan resmi ideoloji ve devlet politikaları nedeniyle Bulgaristan vatandaşları arasında meydana getirilen kavga ve kaos ortamı büyüyerek devam edeceğinden Bulgaristan devleti ve halkı büyük bir zarar görerek zayıflayıp yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacaktır.

Zira, Prenslik döneminden bu yana uygulanan yıldırma, sindirme ve dışlanma politikası nedeniyle Bulgaristan vatandaşları dünyanın her tarafına özellikle AB ülkeleri başta olmak üzre, ABD, Rusya ve Çin’e kadar dağılmışlardır. Nüfus yoğunluklarına göre de bu ülkelerden 68 ülke’de 755 seçim sandığı açılarak vatandaşlık haklarını kullanmışlardır.

Bulgaristan’da huzur barış ve kardeşlik sağlanması için temelde ırkçılığa hayır inançlara saygılı olmak şarttır.

Bu nedenle “İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN” sözünden hareketle adalet, hoşgörü ve güzel ahlaka sahip nesiller yetiştirmemiz elzemdir. 

Okuyunuz, okutunuz ve tartışınız, tartışınız ki gerçekler ortaya çıkıversin. Tartışmaları haklı çıkmak için değil, tartışmalar doğruyu bulmak için yapılmalıdır. Saygılarımızla,

Teşekkür ederiz!
Dostlarla paylaşmayı da unutmayınız.

Rafet ULUTÜRK - BULTÜRK Derneği Genel Başkanı

Editör: Kerim Öztürk