Milyonlarca sığınmacının kiralama talebi, gayrimenkul satın alma arzusu kiraları ve gayrimenkul fiyatlarını füze gibi fırlatmıştır.

Dünyanın hiç bir ülkesi bu kadar sığınmacı sorunu ile baş edemez. Bu sorun çok acil olarak çözülmelidir.

İkinci husus yabancıya satılan konut ve bonusu vatandaşlık konut fiyat ve kiralarını patlatmıştır. Sığınmacılar ülkelerine döner yabancılara konut satışına kısıtlamalar gelirse gayrimenkul fiyatlarını otomatik olarak düşürür.

Bu uygulama ocak batıran enflasyon rakamlarını makul sürdürülebilir seviyeye indirir.

Sığınmacılar demografik yapıyı tehdit ettikleri gibi yüksek enflasyon ve ev sahibi kiracı kavgasını ve sosyal barışı da tehdit ediyor.

İğneden ipliğe zam yaparak kendi insanımız için hayatı çekilmez yapın, milyonlarca sığınmacıyı besleyin, emperyalistler ülkeleri petrol, doğal gaz ve yer altı kaynakları için işgal ederek çöksünler. Ağır bedeli ise mazlum Türk milleti ödesin. Bunun izahı yoktur. Yazıktır günahtır.

Yıllarca Abdülhamit’in Filistin’de Yahudilere toprak satışını engellemesini övüne övüne haklı olarak anlatanların, Fatih’in ecnebilere gayrimenkul satana beddua etmesini her siyasi aktivitede dillendirenlerin bu konuda iktidara gelince tamamen tersini yapmaları, tüm eleştirilere dut yemiş bülbül gibi susmaları hüzün vericidir.

Yurt dışında yaşayan vatandaşlarımıza uygun şartlarda gayrimenkul satmaları yap- işlet-devret işletmelerini yine yurt dışındaki ülke vatandaşlarımıza satmaları çok ciddi manada döviz girişi sağlayacak ve güvenlik sorunlarına yol açmadan ekonomi rahat nefes alacaktır.

Katma değeri yüksek bilişim yoğunluklu ürünler imalatı ve ihracatı nitelikli turizm hizmetleri yine ülkeye çok ciddi döviz girdisi sağlar.

Bizim insanımız bunu hiç hak etmedi.

AB vatandaşları ve Suriyeliler sahillerimizde yüzmek için sabah deniz saatini beklerken, bizim insanımızda AB ülke büyükelçiliklerinin önünde vize kuyruklarında bekliyor.

Ekmek, aş gelecek kaygısındadır.

Afrika ve Ortadoğu’yu soyan İngiliz, Fransız, ABD vb. maden, petrol, doğalgazı hazinelerine akıtıyor.

Milyonlarca sığınmacıyı ise Türkiye’nin kucağına itiyor.

Doğrunun yanında yanlışın karşında olmak insanın kendisine saygının gereğidir. Sadece robotlar ve fikri sabitler eleştirmez.

Yeşil Kuşak Projesinden, Büyük Orta Doğu Projesine! Yeşil Kuşak Projesinden, Büyük Orta Doğu Projesine!

Aynı parti farklı parti, partisiz ilerlemenin şartı eleştiridir.

Ekonomik kararlar ideolojik takıntıdan kurtarıp ekonomi biliminin gereği yapılmadan ne ekonomi düzelir ne de ülke bu sıkıntıdan kurtulamaz.

Varlık ve beka insanı yaşatarak sağlanır.

Aç, susuz, işsiz, çaresiz insan, insanca yaşayıp evlenemezse nüfus artmazsa bol bol sığınmacı doğurmasıyla asıl onların varlık ve bekası sağlanır.

Bu ağır vergiler, çıldıran enflasyon, işsizlik ve ağır işletme maliyetleri karşısında esnaf, işveren, çalışan nasıl ayakta kalacak?

Ekonomi eğitimi ne için yapılıyor?

Asıl sorun ülkemiz depremlerle sarsılıyor belimizi çok zor doğrultuyoruz.

İstanbul depreminin eli kulağında. Yıkılmaya yüz tutmuş yüz bini aşkın bina depremle kurbanlarını çaresiz bekliyor. Bu çaresizlik, tedbirsizlik, kifayetsizlik kader değildir. İnsanlar çok kolay biçimde teşvik edilerek ekonomik makul fiyatta konuta kiralama satınalma yoluyla erişebilmesinin önündeki tüm engeller bertaraf edilmelidir. Anadolu’da ucuz arsa ve acil konut yapımı ile bu çürük konutlarda oturanlar teşvik edilmeli özendirilmeli ve acilen bu konutlarla buluşmalı.

Aksi çaresiz biçimde enkaz altında kalmaktır.

İstanbul’da eskiden kaçak gecekondu mahalleri vatandaşın kendi bulduğu çözümdür. Bu dönemleri bile arar olduk.

Askeri kışlalar, kamu binaları, kupon araziler imar rantı ile sıradan vatandaşın asla alamayacağı yüksek gelirli kesimlerin ya da yabancıların istifadesine sunulmuştur. Halbuki depremi bekleyen İstanbul’da öncelik depremzede adayı çürük binada oturan garibana, çaresize öncelik verilmeliydi.

Bütün bunlar zor mu? Çok çok kolay yöneticilik. Çare çözüm üretmektir, fikrini görüşünü yazan çizeni itmek kakmak saldırmak değildir.

İktidarı, muhalefeti aynı geminin yolcularıyız.

Ülke için şehitler genelde kırık dökük Anadolu’da garibanların evlerinin önüne geliyor. Depremin faturası yine çürük binada oturan yavrulara, bacılara, yaşlılara, gençlere çıkmamalıdır.

Sığınmacılardan önce depremzedelere ve depremzede adaylarına konut yapmak bu ülkenin anasının ak sütü gibi hakkıdır.

Bu konuda akıl, bilim yol haritasını belirlemelidir.

Zaten sığınmacılar giderse kiralar gayrimenkul satış fiyatları ve enflasyon düşer.

Sabri Şenel – 18.07.2023 / Ümraniye-İstanbul

Editör: Kerim Öztürk