Kürt ve Güneydoğu ile ilgili olarak, çeşitli parti ve Meslekî Kuruluşlarca hazırlanıp yayınlanan belli başlı Raporlar;
1989’dan 2024’e kadar, siyasi partilerden SHP, CHP, ANAP, RP ve AKP ile mesleki kuruluşlardan TOBB, TÜRK-İŞ, TTB, TÜSİAD, TBB, TMMOB ve TESEV’in çeşitli zamanlarda hazırladıkları Kürt/Güneydoğu ile ilgili Raporlarında yer alan taleplerin ve görüşlerin birçoğu ortaktır.
Bu raporlarda benzer/ortak olan hususları kısaca şöyle özetleyebiliriz. “ Kürt sorunu demokratik çözüm ile çözülmeli, bu sorunun çözümü için Anayasa’da ve diğer yasalarda gerekli değişiklikler yapılmalı, Anayasal vatandaşlık olmalı ve Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşlığı üst kimlik olarak düzenlenmeli, Kürt kimliği tanınmalı, Kürtler okullarda, kurslarda anadilini öğrenebilmeli ve geliştirebilmeli, Kürtlere anadillerinde (Kürtçe) eğitim-öğretim hakkı sağlanmalı, Kürtçe radyo televizyon yayını yapılabilmeli, Kürtçe basın-yayın, kitap, dergi, müzik serbest bırakılmalı, Kürt kültürünün gelişmesi için gerekenler yapılmalı, Kürtçe yer adları değiştirilen yerlere eski adları verilmeli, Kişiler Kürtçe isimler alabilmeli, İdam kaldırılmalı ve Teröre bulaşmamış PKK’lılara AF çıkarılmalı, Kürt partileri kurulabilmeli, Kürtçe propaganda suçu kaldırılmalı, Siyasi partiler Kürtçe propaganda yapabilmeli, Koruculuk kaldırılmalı”. (1)
Bu taleplerin tamamı, PKK’nın siyasi uzantısı olan HDP’nin/DEM’in ve de Hüda Par’ın talepleridir. Kürtçülerin bu talepleri konusunda AKP ile CHP de tamamen ittifak içindedirler.
AKP/R.Tayyip Erdoğan, kendi iktidarı döneminde bilhassa Çözüm Sürecinde “Demokratik Kürt Açılımı” diyerek, bu raporlarda ileri sürülen görüşlerin/taleplerin çoğunu yerine getirdi.
Örneğin; TRT Kürdî yayını, Kürtçe Basın-Yayın, bu yayınlarda Türk alfabesinde olmayan (q, w, x gibi) harflerin kullanılması; PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın mesajının TRT televizyonundan okutulması, kardeşi Osman Öcalan’ın TRT Televizyonuna çıkarılması; Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı Türk Dil Kurumunca “Kürtçe-Türkçe Sözlük” bastırılması, Ortaöğretime ‘Kürtçe’ seçmeli dersin konulması; başta Diyarbakır olmak üzere Doğu ve Güneydoğu’da birçok il ve ilçelerdeki cadde, meydan ve bulvarlara Azadi (özgürlük), Jiyan (hayat), Kamişlo (K.Suriye’de bir şehir), Mahabad (İran’ın batısında Kürt şehri), ”Qada Şêx Seid - Şeyh Said Meydanı” gibi isimlerin verilmesi; şehiriçi/şehirlerarası yollara “Parêzgeh - Vilayet”, “Dadgeh - Adliye”, “Xarpêt – Harput”, “Çewlig – Bingöl”, “Riha – Şanlıurfa” gibi Kürtçe yön ve trafik levhalarının konulması; Mahalli İdarelere “Şaredarıya Bajarê Mezın Amed - Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi” gibi Kürtçe tabelaların asılması; “Serokat Ya Baroya Amedê - Diyarbakır Barosu Başkanlığı”, “Odeya Pîşesazî Û Bazırganî Ya Amedê – Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası” gibi Baro ve çeşitli Mesleki Kurum ve Kuruluşların, “Partiya Azadîya Kurdistanê – Kürdistan Özgürlük Partisi”, “Waqfa Riya Azadî – Özgürlük Yolu Vakfı” gibi parti teşkilatlarının ve yan kuruluşlarının; İşyerlerinin tabelalarının Kürtçe yazılması; “Serekîya Karanê Diyanetî Hışyarî Bo Mêvanan – Diyanet İşleri Başkanlığından Ziyaretçilerin dikkatine” gibi Kürtçe yazılı duyuruların Cami önlerine asılması; siyasi ümmetçi Kürtçü Ahmedi Hani’nin isminin “Diyarbakır Ahmed-i Hanî Anadolu Lisesi” gibi birçok ildeki resmi okula, kültür merkezlerine verilmesi; Erdoğan’ın ve AKP’li Bakan ve yetkililerinin Güneydoğu’dan “Kürdistan” diye söz etmeleri ve açık/kapalı siyasi toplantılarda Kürtçe sözcükler kullanmaları; vs.
Ancak, PKK terörünün biteceği düşüncesiyle bunların yapılmasına rağmen, içte ve dışta terör de bitmedi, Kürtçülerin talepleri de bitmedi. Çünkü, Kürtçülerin/bölücülerin baştan beri bazen açık, bazen de gizli olarak dillendirdikleri ve savundukları ana gayeleri “ Anayasa’da Kürt Kimliğinin Tanınması, Kürtçe Eğitimin Sağlanması, Yerel Yönetimlere Özerklik Verilmesi ve A.Öcalan ve PKK’lılara AF Çıkarılması ” idi. Taleplerini, devleti ve milleti alıştıra alıştıra masum istekler ve kişisel mağduriyetlerin giderilmesi olarak öne sürdüler ve sürmeye devam edecekler. Emperyalistlerin de istediği gibi Kürtçüler bu taleplerinden hiçbir zaman vazgeçmediler vazgeçmeyecekler.
Kürtçü ideologlardan Dr. Tarık Ziya Ekinci de, “ Vatandaşlık Açısından Kürt Sorunu ve Bir Çözüm Önerisi ” isimli kitabında, Kürt sorununun “ Çok kültürlü, çoğulcu ve katılımcı demokratik bir hukuk devleti içinde, Kürtlerin kimlik, dil ve kültür haklarının tanınması suretiyle çözülebileceğini ” söylemektedir.
Bunlar da gerçekleştikten sonra önce ‘Özerklik’, ardından da ‘Bağımsızlık’ istenecektir…
Kaynaklardan birkaçı: 1- Belma Akçura, Devletin Kürt Filmi, İstanbul/2011; Uğur Mumcu, Kürt Dosyası, İstanbul/1994: Saygı Öztürk, İsmet Paşa’nın Kürt Raporu, İstanbul/2012.
Edip Tekkol