Türk Denizcilik ve Global Stratejiler Merkezi (TÜRK DEGS) Başkanı, emekli Tümamiral Doç. Dr. Cihat Yaycı, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Müslüman Türk azınlığın inanç hürriyetine yönelik her türlü baskıyı uyguladığı bir dönemde kendisini sözde “Ekümenik Patrik” ilan eden Fener Rum Patriği Bartholomeos’un Yunan devlet uçaklarıyla ülke ülke dolaşıp Türkiye’yi şikayet etmesine sert tepki gösterdi.

Camiyi ahıra dönüştürdüler

Akit’e konuşan Yaycı Paşa, “Biz Sümela gibi dağlardaki kiliseleri ve manastırları devletimizin parasıyla onarıp, ibadet ve ayinlere açarken, Yunanistan camileri kapatmakta, Gümülcine’de bulunan yüzlerce yıllık Selveli ve Yunus Bey Camileri gibi tarihi camileri ise bakımına dahi izin vermeyerek harabeye dönüştürmekte. Dimetoka’da bulunan Sultan Mehmet Çelebi Camisi ise Yunanistan tarafından ahıra dönüştürülmüştür. Türklerin kendi iradesiyle müftü seçmesini engelleyen Yunanistan, seçilmiş müftüleri ise sadece Cuma namazı kıldırdığı, cenazeye katıldığı ya da halkın herhangi bir dini vecibesine katıldığı gibi gerekçelerle makamı gasp etmekle suçlayarak hapis cezasına çarptırmaktadır. Bizde ise kendini Ekümenik Patrik ilan eden Fener Rum Ortodoks Metropoliti, bir Türk vatandaşı ve Türkiye Cumhuriyeti dini görevlisi olmasına rağmen Yunan devlet uçakları ile ABD, Fransa gibi birçok ülkeye resmi ziyaretler düzenliyor, Türkiye’yi şikayet ediyor ve bizim de hiç sesimiz çıkmıyor” dedi.

Onlar TÜRK kelimesini yasaklıyor bizde kendini ülke lideri gibi tanıtan papaza tek ses çıkmıyor

İstanbul Rumları ve Batı Trakya Türklerinin bugünkü statüsünün, 1923 Lozan Barış Antlaşması’nın üçüncü bölümünde ‘Azınlıkların Korunması’ başlığı altındaki 37 ve 45’inci maddeleri arasında düzenlendiğini hatırlatan Yaycı, şunları söyledi: “Bu hükümlere göre Yunanistan, Batı Trakya Türk azınlığına karşı: Doğum, milliyet, dil, soy ya da din ayrımı gözetmeyecek, azınlığın kendi sosyal ve kültürel hakları korunacak, okullarında da Türkçe eğitim alınmasına imkân tanıyacak, dini özgürlüklerine, ibadetlerine ve müftü seçimlerine de hiçbir kısıtlama getirmeyecekti. Oysa Yunanistan ne Lozan Barış Antlaşması’nın bu hükümlerine, ne de Batı Trakya Türklerine karşı insan hakları ihlallerini durdurması yönündeki AİHM kararlarını tanımamaya devam ediyor. Yunan barbarlar, Batı Trakya Türk azınlığına ‘Türk’ ismini, toprak ve taşınmaz mal satın almalarını yasaklamış, Türk okullarında Türk öğretmenlere sınırlamalar getirmiş, Türk azınlığının Türkiye’den kitap getirtmelerini bile engeller olmuştur. Radyo, TV ve hoparlörden Türkçe yayını yasaklamış, Batı Trakya Türklerine traktör ehliyeti bile vermeyerek onların ana geçim kaynağı olan tarım yapma imkânlarının önünü kesmiş ve en önemlisi de azınlık cemaatinin kendi müftülerini seçmelerini ve dini faaliyetlerini engellenmiştir. 2017 yılında iyice azıtmış ve ‘240 İmam Yasası’ adıyla Müslüman Türklere karşı bir zulüm yasası çıkarmıştır. Bu yasaya göre, okullarda din öğretimi Yunanca olmuş ve aynı zamanda Türk Okulları’nda verilen Kur’an-ı Kerim eğitimi de Yunanca yapılmaya başlanmıştır. Son olarak, 2022-2023 eğitim öğretim yılında Batı Trakya Türk Azınlığına ait dört ilkokulu daha kapatmıştır.”

Bir de ‘hayatta kalma mücadelesi veriyoruz’ diyor

“Türkiye’de ise kendisini Ekümenik Patrik diye adlandıran Fener Rum Ortodoks Metropolitliği, web sitesini Yunanca yapmış bir Türkiye Cumhuriyeti kurumu olmasına rağmen web sitesine Türkçe seçenek bile koymamıştır. Fener Rum Ortodoks Metropoliti bir Türk vatandaşı ve Türkiye Cumhuriyeti dini görevlisi olmasına rağmen Yunan devlet uçakları ile ABD, Fransa gibi birçok ülkeye resmi ziyaretlerde bulunmakta ve bizim de hiç sesimiz çıkmamaktadır. 2009 yılında ABD’ye ziyarette bulunan Fener Rum Metropoliti Bartholomeos, ABD-CBS kanalına konuk olarak burada da Ekümenik Patriklik iddiasında bulunmuş ve ABD kamuoyuna propagandalar yapmış ve ‘Türkiye’de kendini çarmıha gerilmiş hissediyorum’ demiştir. Üstelik Ekim 2021 ABD’ye ziyaret gerçekleştiren Fener Rum Metropoliti Bartholomeos, Washington’da sözde ‘resmi temasları’ kapsamında ABD Başkanı Biden ve ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüşmüş ve ‘İstanbul’daki tarihi makamımızda hayatta kalma mücadelesi verirken, Ekümenik Taht’a ve korumaya çalıştığımız onun fikir ve değerlerine verdiği daimi destek için ABD yönetimine minnettarız’ diyerek Türkiye’yi de şikâyet etmiştir. Ama Türkiye’de kimse bu şahsa; ‘Sen hangi sıfatla resmi ziyaret ve görüşmelerde bulunuyorsun? Hangi cüretle Türkiye’yi şikâyet ediyorsun? Tarihi makamınızda nasıl hayatta kalma mücadelesi veriyor muşsun? Bir Türk vatandaşı ve bir Türk dini kurumunun başındaki bir şahıs olarak sana Yunan devleti neden ve hangi beklentiyle uçak tahsis ediyor?’ diye sormadı. İnanılır gibi değil.”

Devletin imtiyazlı dini, mezhebi, tarikatı ve cemaati olur mu? Devletin imtiyazlı dini, mezhebi, tarikatı ve cemaati olur mu?

Editör: Kerim Öztürk