28 Nisan 2021’de, Cenevre’deki Kıbrıs Konferansı’nda, federasyon yerine İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM önerildi ve görüşmelerin başlayabilmesi için “egemen eşitliğimiz ile eşit uluslararası statümüzün teyidi” talep edildi.
Eylül 2022’de yapılan BM Genel Kurulu’nun 77. Toplantısında ise Erdoğan tarafından tüm Dünya’ya KKTC’NİN TANINMASI ve AMBARGOLARLA İZOLASYONLARIN KALDIRILMASI çağrısı yapıldı.
Ne ki, aradan geçen 2 yıl içinde iki devletli çözüm ve TANINMA siyasetimizin gerekleri yapılmadı. Yeni siyasetimizi geri dönülmez hale getirecek adımlar atmak yerine, federasyon dönemi uygulamaları aynen devam ediyor. Bu ise ciddiye alınmamamıza neden oluyor.
3 neden
Bunun 3 nedeni olabilir:
1-AB, ABD, İngiltere, BM’nin göstereceği tepkiden çekinilmesi
2-Federasyon döneminden kalan uygulamaların ne zaman, nasıl iptal edileceğinin belirlenmemesi ve atılması gereken adımların listelenmemesi
3-Federasyoncu partilerin, sendikaların, AB tarafından fonlanan iki toplumlu besleme örgütlerin ve maddi çıkarlarını ulusal çıkarların önünde tutan iş çevrelerinin tepkisinden korkulması
Bu 3 nedenle, Talat, Akıncı dönemlerinin eski federasyon uygulamaları aynen devam etmektedir.
Soruyorum:
-Eski federasyon uygulamaları aynen devam edecekseydi, o zaman iki devletli anlaşma tezini niye ortaya koyduk, TANINMA, çağrısını niye yaptık?
Yeni milli politikanın geri dönülmez hale getirilmemesi halinde, ileride federasyoncular iktidarı ele geçirirse, kaldıkları yerden aynen devam edeceklerdir. O nedenle, İKİ DEVLETLİ ÇÖZÜM tezi, mutlaka geri dönülmez hale getirilmelidir..
Atılması gereken adımların listesi
Bu amaçla şu adımlar cesaretle atılmalıdır:
1- KKTC’nin TANINMASI için proaktif politika uygulanmalı ve sivil toplumun da öne çıkarılmasıyla büyük bir TANINMA kampanyası başlatılmalıdır. KKTC TANINMADAN RUM TARAFI İLE RESMİ MÜZAKERELERİN BAŞLAMAYACAĞI ve müzakerelerin ancak iki tanınmış devlet arasında olabileceği ilkesinden asla geri adım atılmamalıdır.
2- Yabancılarla TOPLUM LİDERİ olarak değil, KKTC CUMHURBAŞKANI sıfatı ile görüşülmelidir. Yabancılarla görüşmelerde, Rum tarafının uyguladığı, resmi uluslararası protokol kuralları uygulanmalıdır. Bu çerçevede koltukların arkasında iki ülkenin bayrakları yer almalıdır. “KKTC Cumhurbaşkanı” sıfatını reddedenlere ve Bayraklarımızın kaldırılmasını talep edenlere randevu verilmemelidir. Hem Rum yönetimi ile eşit uluslararası statü talep etmek, hem de onlara uygulanan Protokolü talep etmeyip, bayraklarımızı kaldırmak ve “Kıbrıs Cumhuriyeti içindeki Türk Toplumu lideri” sıfatı ile görüşme yapmak, inandırıcılığımızı yok eder.
3- KKTC'yi ret ve inkar eden, “gayrı meşru ve alt yönetim” olarak niteleyen, ambargo uygulayan devletlerin ve AB’nin temsilcileri ile KIBRIS DİYALOĞU askıya alınmalıdır. Hem TANINMA istemek, hem de KKTC’yi “gayrı meşru” sayanlarla görüşmek çelişkidir.
4- Mütekabiliyet ilkesi gereği, Rum yönetiminin yaptığı gibi KKTC MEB sınırları ilan edilmeli, Türkiye ile MEB anlaşması imzalanmalı ve Türkiye'ye MEB alanımızda ekonomik çıkarlarımızı koruma yetkisi verilmelidir.
5- AB ile Rum yönetimi arasında varılan anlaşma ile uygulamaya konan, KKTC devletini muhatap kabul etmeyen, Rum Devleti şartlarını bize dayatan, Devletimizi dışlayan YEŞİL HAT TÜZÜĞÜ iptal edilmelidir. Ticari ilişkiler şimdiki gibi ,"Kıbrıs Cumhuriyeti ve bu Cumhuriyetin işgal altındaki kuzeyinde yaşayan Kıbrıs Cumhuriyeti vatandaşları veya Kıbrıs Cumhuriyeti ile Türk Toplumu ” arasında değil, DEVLETTEN DEVLETE olmalıdır.
6-ABD, UNDP ve AB'nin 5. Kol faaliyetleri için kullandığı örgütlere, medyaya ve iki toplumlu guruplara direk maddi yardım yapmasına imkan veren AB MALİ TÜZÜĞÜ reddedilmelidir. KKTC içinde verilecek her kuruş, KKTC devletinin onayıyla, devletin onaylayacağı projelere ve KKTC devleti üzerinden verilmelidir.
7- KKTC’yi “gayrı meşru” olarak niteleyen AB’nin, 5. Kol faaliyetleri ve adam/örgüt devşirme karargahı olarak kullandığı AB DESTEK OFİSİ KAPATILMALIDIR.
8- AB ile Rum yönetimi arasında yapılan, KKTC’yi muhatap kabul etmeyen, yok sayan, hellim tescili anlaşması reddedilmelidir. AB ve Rum yönetimi tarafından üreticileri denetlemek için atanan kişi ve şirketler KKTC'ye sokulmamalıdır. Hellim ihracı Rum limanlarından ve Rum belgeleri ile yapılmamalıdır.
9- AB'den veya başka ülkelerden, tüm adanın tek meşru hükümeti olduğu iddiası ile “Kıbrıs Cumhuriyeti” adlı Rum yönetimi üzerinden“KC içindeki Türk Toplumu” vurgusuyla verilen hiçbir şey kabul edilmemelidir.
10-DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİYİ reddeden, federasyoncu-Akıncı döneminde kurulan 12 iki toplumlu komite iptal edilmelidir. Rum tarafı ve 3. taraflarla DEVLETTEN DEVLETE İLİŞKİDE ısrar edilmelidir.
11- Federasyon olacağı hayali ile oluşturulan ve mülk sorununun AİHM dayatması taşeron TMK üzerinden, bireysel bazda çözülmesini öngören TMK yasası, ya iptal edilmeli, ya da süresi dolduğunda görevi yeniden uzatılmamalıdır.
12- Mülkiyet sorunu, 2. Dünya Savaşı sonunda olduğu gibi, Denktaş formülü olan İKİ DEVLET ARASINDA GLOBAL TAKAS VE TAZMİNAT formülüyle sıfırlanmalıdır. Bu olduktan sonra her devlet kendi vatandaşını tazmin etmelidir.
13-Federasyon olacağı hayali ile yıllar önce dondurulan eşdeğer mal dağıtımı yeniden başlamalıdır. Rumlara iade edilmesi için saklanan 200 bin dönüm boş arazinin, elinde puanı olan hak sahiplerine yeniden dağıtımına başlanmalıdır. KKTC Anayasası'nın 159. maddesi Rumlardan kalan mülklerin KKTC Devleti'ne ait olduğunu ve bu mülklerin öncelikle güneyden mal bırakan eşdeğerden hak sahiplerine dağıtılması gerektiğini vurgulamaktadır. Oysa federasyoncular anayasayı çiğneyerek, ellerinde 5 milyar puan kalan eşdeğerden hak sahipleri ile Mücahit Puanı hak sahiplerini mağdur etmiştir.
14-Maraş için, 2002 ve 2005 yıllarında alınan mahkeme kararları uygulanmalı, TAPU DÜZELTMESİ YAPILMALI ve asıl sahibi olan Vakıflar İdaresine devredilerek yatırıma açılmalıdır.
15- Anavatan Türkiye ile savunma işbirliği anlaşması imzalanmalı ve Türkiye'ye RESMİ DENİZ HAVA ÜSLERİ VERİLMELİDİR.
16- Türkiye ile her alanda entegrasyona gidilmeli, kablo ile elektrik getirilmeli, askıya alınan ORTAKLIK KONSEYİ toplantıları yeniden başlatılmalıdır.
17- Kamu görevine girişte ve siyasi görevlerde KKTC-TC vatandaşlığı dışında, başka hiçbir ülkenin vatandaşı olmama şartı getirilmelidir.
Sabahattin İsmail / Kıbrıs Gazetesi