“ Bir gün edebiyat hocamız, Reşat Nuri Güntekin bizi okuldan gizli olarak Halide Edip Adıvar’ın Sultanahmet Meydanındaki nutkunu dinlemeye gönderdi. Çok heyecanlı ve üzgündük. Meydan çok kalabalıktı. Duvarların üzerine çıkarak zorlukla dinlemiştik. Okulda yatılı okuyorduk ve yine sessizce geri döndük.”
“ Bir gün de ‘sör’ler hepimizi okulun bahçesinde topladılar. Okulun tatil edileceğini ve şimdi bayrak merasimi yapılacağını söylediler. Uzun uzun konuşmalar yapıldı. Sonra sessizce ve yavaş yavaş Türk bayrağı direkten indirildi ve İngiliz askerleri İngiliz bayrağını direğe çekmeye başladılar. İleri sınıflardan birisi “Onu çekme!” diye bağırdı. Peşinden de bir grup talebe “İndirin! İndirin!” diye bağırarak koştular. Birçok talebe çantalarını, kendilerini yerlere atıp ağlamaya başladı. Ben de gözlerimle edebiyat hocamı aradım. O buna engel olabilir mi diye düşünüyordum ama göremedim. Diğer hocalarımızın da hemen hiçbiri yoktu orada. Saadet yanıma düşmüş bayılmıştı. ‘Sör’ler ise talebeleri sakinleştirmeye çalışarak koşuşturuyorlardı. Bense o bayrağın oradan inmesi için mümkünse okulu yakalım diye düşünüyordum. Okulun gözümde hiçbir kıymeti kalmamıştı. Sonradan öğrendiğime göre bayrak çekilirken ileri atılıp bağıran ilk kişi Enver Paşa’nın kız kardeşiymiş.”
///
Yukarıdaki hatıra benim de siyasetteki büyüğüm, ağabeyim Adalet Eski Bakanı M. Oltan Sungurlu’nun merhum anneleri Hatice Sungurlu hanımefendiye ait.
İşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk Samsun’a çıkmadan önce sadece Çamlıca Kız Lisesinde yaşanan acı hatıra.
Gök kubbemizde yabancı bir bayrağın dalgalanması ne demektir, nasıl bir acıdır?
İşte yaşayan bir insanın ilk ağızdan anlattıkları.
Allah milletimize böyle bir acıyı tekrar yaşatmasın.
Vatanımızın kıymetini bilelim.
...ve bugün özgürce dolaştığımız ve ibadetlerimizi yaptığımız Sultanahmet meydanı.
ERNAİL KOÇ