Japonya’da her yıl küçüklü büyüklü ortalama 2000 deprem yaşanıyor. Ama ülkede doğal afetlerin önüne kaderci bakış açısıyla değil, aklın, mantığın, bilimin ve teknolojinin kullanıldığı bir çok yöntemle geçiyorlar. Japonya, insanını önce “dürüstlük ve iş ahlakı” üzerine yetiştirmiştir. Onlara işlerini en iyi ve en düzgün yapma bilincini ve ahlakını kazandırmıştır. Bu şekilde afetlerle mücadelede büyük mesafe almışlardır.
Japonya, yeniliklere uyum sağlayarak, afetle mücadele konusunda yatırım yaparak, eğitime önem vererek ve geçmiş hatalardan ders alma yeteneğini kullanarak, dünyada depreme en hazır ülke durumuna gelmişler. Japonlar 1892’de İmparatorluk Deprem Araştırma Komitesi oluşturmuşlar. 1925’te o komiteyi Deprem Araştırma Enstitüsü’ne dönüştürmüşler. ‘Deprem değil bina öldürür’ ilkesine sözde değil özde inanan Japonlar, böylece can ve yapı güvenliğini sağlamışlar. 1950 yılında “Yapı Standartları Yasası”nı çıkarmışlar. O tarihten itibaren bu yasaya göre, en yüksek seviyedeki deprem ihtimalini düşünerek, depreme dayanıklı binalar yapmışlar. 11 Mart 2011'de meydana gelen 7.3 büyüklüğündeki Fukuşima depremi ve akabindeki tsunami sonrasında sadece 4 kişi hayatını kaybetti. 2018 verilerine göre, Tokyo'daki binaların yaklaşık yüzde 87'si depreme dayanıklı.
Japonya'daki her akıllı telefonda deprem ve tsunami acil durum uyarı sistemi mevcut. Yaklaşan felaketlerden yaklaşık beş ila on saniye önce uyarı yapıyor: "Jishin desu! Jishin desu! " (Deprem var, deprem var!) Yolcuların güvenliğini sağlamak için ülkedeki tüm trenlerde gerektiğinde durmasını sağlayacak deprem sensörleri mevcut. 2011 yılında 9,0 büyüklüğünde bir deprem Japonya'yı vurduğunda, 27 hareketli tren aktif biçimde çalışmış. Ülkede bir deprem yaşandığında, tüm TV kanalları acil olarak resmi deprem yayınına geçiyor. Bu şekilde insanlar, nerede ve nasıl güvende kalabilecekleri konusunda bilgilendiriliyor.
Japonya'da öğrencilere anaokulundan itibaren “depremle yaşamak” üzerine uygulamalı eğitim veriliyor. Eğitim programlarının çıktıları çocuklar aracılığıyla velilere ve yerel halka ulaştırılıyor. Okullarda ayda bir kez düzenli deprem tatbikatları gerçekleştiriliyor. Yerel itfaiye personeli, çocukları deprem simülatörlerine koyarak çok küçük yaşlardan itibaren deprem hissini algılatıyor. Toplumun yaşanan depremleri unutmaması ve geçmişten ders alabilmesi için 1995 yılında Kobe şehrinde yaşanan ve 5 bin kişiyi öldüren Büyük Hanshin Awaji Depremi’nden sonra şehrin yeniden inşasının ardından Kobe Deprem Anıt Müzesi'ni inşa etmişler.
Sözün özü, Japonya afetle mücadeleyi, dürüst ve ahlaklı yetiştirdiği insanına akla, bilime ve teknolojiye uygun nitelikli eğitim vererek başarmıştır.
Dr. Sakin ÖNER