Eğitim, her şeyin başı ve temelidir. Eğitim olmadan hiç bir şey olmaz. Eğitim düzelirse, her şey düzelir; eğitim bozulursa her şey bozulur.

Şikâyet edilen bütün kötülüklerin ortadan kalkması, yerlerine iyi şeylerin hâkim olması, ancak eğitimle mümkündür. Yol eğitimden geçer, başka yolu yoktur.

Bir ülkeyi yok etmek istiyorsanız, eğitimini çökerttiğiniz zaman, hedefe ulaşmış olursunuz. Bu kadar basit!

İşte onun içindir ki, 100. yılını kutladığımız cumhuriyetin kururcusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk eğitimin önemini şöyle vurgulamıştır:

"Eğitimdir ki, bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir toplum halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder." (1)

Eğitim, hayat-memat, var ya da yok olma meselesidir. Bu sebeple ülkenin ve milletin geleceği, yetişen çocukların alacağı eğitime bağlıdır. Eğitim geleceğimizdir. Şüphesiz ki eğitim ortamları okul binaları önemlidir. Ama hiçbir şey öğretmenin önüne geçemez. Eğitim ve öğretmen her zaman bir numaradır. Eğitimin kalitesi de buna bağlıdır. Eğitimin kalitesi, güzel ve muhteşem binalarla değil, kaliteli öğretmen kadrosuyladır.

Doğan Cuceloğlu`nun tabiriyle: "Eğitimin kalitesi hiç bir zaman öğretmenin kalitesini aşamaz. Okul, öğretmenleri kadar iyi olabilir; ne fazla ne eksik. Eğitimin en güçlü aktörü öğretmendir."

Aynen böyle. Onun için düzgün ve kaliteli öğretmen yetiştirmek zorundayız.

Öğretmenlik en şerefli ve en kutsal bir meslektir. Öğretmen, her meslek erbabını yetiştiren değerli bir insandır ve asla yanlış yapma şansı yoktur. Çünkü eğittiği insandır. En kıymetli varlığımız olan çocuklarımızı onlara emanet ediyoruz.

Onun için Addison şöyle der:

"Heykeltıraş, mermer için ne ise; öğretmen de çocuk için odur."

Öğretmenlik "Tanrı Mesleği" olarak bilinir. Doğrudur, ilk ve en büyük muallim- öğretmen Hz. Allah (cc)`tır. Bu konuda âyeti kerimeler vardır. (2) 

Öğretmenlik, sonra Peygamber mesleğidir. Peygamberler bu işi yapmak üzere insanlar arasından seçilerek gönderilmişlerdir. Sevgili Peygamberimiz:

"Ben, ancak muallim-öğretmen olarak gönderildim." buyurmuştur. (3)

 Hz. Ali (kv): " Bana bir harf öğretenin kölesi olurum." diyerek öğretmenin değerini izah etmiştir.

 Atatürk bu konuda şöyle demiştir:

"Milletleri kurtaranlar, yalnız ve ancak öğretmenlerdir."

"Öğretmenler, yeni nesil sizin eseriniz olacaktır."

"Dünyanın her tarafında öğretmenler, insan topluluğunun en fedakâr ve muhterem unsurlarıdır."

Çekmeköy Sınav Kurs Merkezi’nden Gurur Veren Başarı! Çekmeköy Sınav Kurs Merkezi’nden Gurur Veren Başarı!

Diyojen: " Yer yüzünde öğretmenlikten daha şerefli bir meslek tanımıyorum." der.

Socrates ise: "Dünyada her şeye değer biçilebilir, ama öğretmenin eserine değer biçilemez." sözüyle öğretmenin değerini ve önemini özetlemiştir.

Öğretmen, vefakâr ve fedakârdır. Yeter ki gönlüne girebilelim. Aslında öğretmenin gönlünü almak da zor değildir. “Nasılsınız? İyi misiniz? Yapacağımız bir şey var mı?” deyip hal hatır sordunuz mu, bu bile yeter. Tecrübeli ve başarılı yönetici, öğretmenini balık suda rahat eder gibi rahat ettirir ve başarı kazandırır. Bunları uzun yıllar bizzat yaşayan bir eğitimci olarak çok gördük.

Öğretmenlik, aynı zamanda bir sevgi mesleğidir. Çünkü öğretmen yerine göre bir anne-baba, bir ağabey ve abladır. Eğitimin temeli de sevgidir. Sevgi olmadan bu meslek yapılmaz. Hakkıyla yapıldığı zaman da tadına doyum olmaz. Bu sebeple öğretmenler her zaman saygı ve hürmete layıktır.

Tüm yönetici ve öğretmenlerimizin öğretmenler gününü en içten duygularımla kutlar; başta başöğretmen Atatürk ve şehit Aybüke öğretmenin şahsında tüm şehit öğretmenlerimize ve tüm şehitlerimize rahmet; sağ olanlara da sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı nice yıllar dilerim.

  1. Atatürk'ün Söylev ve Demeçleri, Atatürk Araştırma Merkezi, Ankara 1999, c: ll, s: 198;  MEB, Milli Eğitim dergisi 1993, Atatürk'ün Eğitim Felsefesi ve Geliştirdiği Eğitim Sisteminin Değiştirilmesi, 12; DergiPark, 2007, sayı: 16, Can EKİZ,  Atatürk ve Eğitim Anlayışının Milli Karakteri, s: 33-34.
  2. Bu konuda “Kur’an-i Kerim’de Muallim” konulu 4 yazım var. Bkz. Tekin, İlyas,  Türkay dergi, sayı: 39, 41, 42, 44.
  3. İbni Mâce, Mukaddime, 17.

Editör: Kerim Öztürk