Özgür Özel’in katıldığı Sosyalist Enternasyonal toplantısında Kıbrıs Rum Kesimi AKEL Partisi Genel Sekreteri Stefanou, konuşmasında Türkiye’yi Kıbrıs’ta "işgalci” olarak nitelendiriyor. Bunun üzerine Özgür Bey önce toplantıyı terk ediyor…

Sonra dönerek Stefanou’ya ağzının payını vermek istiyor. Ancak ortaya koyduğu gerekçeler bir bilgi eksikliğini ortaya koyuyor. Böylece orada, Sosyalistlerin liderlerine diplomatik bir ders verme… Daha da önemlisi liderleşme imkânını elinden kaçırıyor. Tam aksine… Kendisinin bu konuda konuşarak not düşmesine anlayış göstermelerine teşekkür ediyor. “Bülent Ecevit, bütün dünyaya Barış Harekatı’nı duyururken bunun hem Türklere hem Rumlara barış götürmek için yapıldığını söylemişti,” diyerek savunmaya geçiyor.

Alâkasız bir şekilde, adeta Kıbrıs Barış Harekâtı’na mazeret arar gibi, “Kenan Evren benim sağ kulağıma Yunanlıları ve Rumları düşman olarak üfledi. Ama Papandreo ve İsmail Cem birlikte zeytin ağacı diktiler. O günden beri benim sol kulağım barışı duydu, öğrendi onlardan” diyor. Yani milli bir davayı bir darbeci üzerinden, güya bir metaforla sağcı- solcu bakış farkına getiriyor. Menderes ve Fatin Rüştü Zorlu’nun tarihi diplomatik başarısı olan “Garantörlük anlaşması”na dayanarak Kıbrıs’a girdiğimizden bihaber. Tarih bir yana İhsan Sabri Çağlayangil'in anılarını okumuş olsaydı Yunanlılar’ın Megalo İdea’sının (Büyük ideal) hiçbir zaman vazgeçmeyecekleri 10 maddeden dördünün, “Batı Anadolu’nun Yunanın oluşu. Pontus Rumlarının yeniden hükümet oluşu. Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması. İmroz Bozcaada’nn Yunanistan’a bağlanması İstanbul’un geri alınması ve böylece eski Roma İmparatorluğu’nun canlandırılması” olduğunu bilir ve haddini bilmez Rum’a hatırlatırdı.

Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetmeye talip… Türkiye’nin kurucu partisinin Genel Başkanı'nın 1964’de ABD Başkanı Johnson tarafından İsmet İnönü'ye, Türkiye'nin Kıbrıs'a müdahalesini önlemek amacıyla yazılmış “Johnson mektubunu”… Ve İsmet Paşa’nın cevabi mektubunda ünlü "Yeni bir dünya kurulur ve Türkiye de bu dünyada yerini bulur" sözünü… Demirel başbakanken 1967 Kıbrıs krizini İsmet Paşa’dan görüş alarak çözdüğünü… O günden itibaren savaş hazırlığını başlattığını özellikle bilmesi gerekir.

Türk-Rum düşmanlığının nedeni romantik bakış açımız değildir. Kıta sahanlığının 12 mile çıkarmak istedikleri için “cassus belli” (savaş sebebi) ilân etmek zorunda kaldık. Enosis (Kıbrıs'ın Yunanistan'a bağlanması) için Kıbrıs’taki Türklere soykırım uygulanmasını içeren Akritas plânını yapan Rumlar değil miydi? Yüzbaşı Cengiz Topel’in işkenceyle şehit edildiğini ise sokaktaki çocuklar bilir. *** 1974’e geldiğimizde zamanın Yunan cuntası, Megalo İdea’nın gereği olarak Kıbrıs’ta EOKA-B’ye bir darbe yaptırdı. Asıl amaç adada Türk varlığını ortadan kaldırmaktı. İşte o zaman Başbakan Bülent Ecevit ve Erbakan, tüm muhalefetin tam desteği ile… Menderes Hükümetinin imzaladığı Garantör anlaşmasından doğan haklarımızı kullanarak adaya bir çıkartma yaptılar. İnsani olarak soykırımı önlediler, stratejik olarak da varoluşsal Kıbrıs'ı Yunana bırakmadılar.

Keşke Kıbrıs’la ilgili olarak Özgür Bey önce en yakınındaki eski iki genel başkanı ve aynı zamanda Dışişleri Bakanları Hikmet Çetin ve Murat Bey’leri…

Milli Merkez'den ‘teğmenler’ açıklaması: “Teğmenlerimize  dokunma. Hepimiz Mustafa Kemal’in askeriyiz.” Milli Merkez'den ‘teğmenler’ açıklaması: “Teğmenlerimize dokunma. Hepimiz Mustafa Kemal’in askeriyiz.”

Hayatını Kıbrıs konusuna adamış eski Dışişleri Müsteşarı ve MV ve halen da CHP Dışişleri Komisyonu üyesi Faruk Loğoğlu’nu bir dinleseydi. Eminim o zaman Rum’a önce dış politika dersi verir ve sonra da “Türkiye engellemeseydi bugün soykırımcı olarak anılacaktınız ve toplantıyı istismar etmeye çalıştınız. Sizinle aynı ortamda bulunmayı zul addederim,” dedikten sonra toplantıyı terk etseydi.

Dr. Aytun Çıray

Editör: Kerim Öztürk