Pak Eğitim İş: 15 yılda değişen milli eğitim bakanı 7, değişen sınav sayısı 20
Açılış konuşmalarını Pak Eğitim İş Genel Başkanı Abdullah Kayışkıran’ın yaptığı panelde, özel öğretimde işsizlik ve dershanelerin istihdama katkıları, ekonomik etkileri, özel teşebbüsün yasaklanması, özel öğretimin devletleştirilmesi, özel eğitim veren bazı kurumların kapatılmasındaki hukuki süreç konuları tartışıldı.
Türk Milli Eğitim sisteminin son 10-15 yılda bir yap-boz tahtası haline dönüştüğünü belirten Pak Eğitim İş Genel Başkanı Abdullah Kayışkıran, “Bir mehter takımı gibi iki ileri bir geri gittiğini söylemek mümkün. Son 15 yılda değişen milli eğitim bakanı 7, değişen sınav sayısı 20’yi bulmakta. Sanki Türk alfabesinin 29 harfinin tamamını kullanmak için söz vermiş gibi bir yıl uyanıyorsunuz OKS geliyor, bir yıl SBS, ertesi yıl LYS, ertesi yıl 4 artı 4 artı 4 getiriliyor ve bir günde uyanıyorsunuz TEOG’la karşı karşıya kalınıyor.” diye konuştu. Eğitimin adeta bir yap-boz tahtası haline geldiğini anlatan Kayıştıran, “Önünü göremeyen öğretmenler ve öğrenciler, ilerisini karanlık olarak algılayan bir toplumla karşı karşıya kalıyoruz. Bir günde uyanıyorsunuz eğitimde fırsat eşitliğini ortadan kaldırmak için var gücüyle çalışan haftanın 7 günü emek harcayan dershaneler bir gün uyandığınızda kapatılmakla kelime manası olarak dönüştürme ile fakat gerçek mana da 2015 Temmuz’una kadar dönüşmeyenlerin kapatılma ile karşı karşıya kaldığı bir durumla karşı karşıyayız.” şeklinde konuştu.
DERSHANELER HAYATIMIZA GİRDİĞİ ANDAN İTİBAREN KAZANMA ORANLARI YÜZDE 500 ARTTI
Dershanelerin eğitime ciddi bir katkı sağladığını anlatan Kayışkıran, “Özellikle Doğu illerimizde dershanelerin açılmadığı dönemlerde Batman, Mardin Siirt illerde Dargeçit ve Cizre gibi ilçelerde açılmadan önceki sayı ile açıldıktan sonraki oran arasında ciddi artışlar rakamlar var. Hemen hemen dershanelerin öğrencilerin hayatına girdiği tarihten itibaren kazanma oranları yüzde 500 arttı. Dershaneler vazgeçilmez kurumlar değildir. Böyle bir karar alınıyorsa bu oldu bittiye getirilmemeli. Ben böyle istiyorum böyle olacak denmemeli. Bunun akademisyenler, öğretmenler, öğrenciler ve eğitmenlerle ortak bir karar alınarak bir sonuca ulaşılmalı. Günümüzün hakim yönetimi aydın kurumlarla istişare yerine ben böyle istiyorum diye hareket ediyor. ama aynı zamanda hareketin içinde bir düşmanlıkla hareket edilmekte ve ortak bir akıl aranmamakta.” açıklamasında bulundu.
Dershanelerin ciddi manada istihdam oluşturduğunu hatırlatan Kayışkıran şunları söyledi:“2009’da özel eğitim kurumlarındaki dershanelerde öğretmen sayısı 74 bindi. Personel ve yardımcı personelle beraber 25-30 bin çalışanla birlikte toplam rakam 100 binin üzerindeydi. 2009’da bu rakam giderek düştü. 2014’de dershanelerde çalışan sayısı 48 bin öğretmen ve yardımcı personel sayısı 15 bine düştü. Bu konulara yayın hayatı adına yardımcı olan diğer kurumlarda düşünüldüğünde yine 2014 yılında burada toplam çalışan 100 bin ve ailelerle birlikte bu sayı 500 bine yaklaşıyor. 500 bin kişilik bir kitlenin iş hayatını kaybetmesi ile birlikte aile hayatında meydana gelecek sosyal ve psikolojik sıkıntıları siz tahayyül edebilirsiniz.”
Prof. Dr. Osman Özsoy moderatörlüğünde başlayan birinci oturumda Zirve Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fatih Töremen ve Zirve Üniversitesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Başkanı Yard. Doç. Dr. Aydın İpek, Aktif Eğitimsen Genel Başkanı Osman Bahçe, özel öğretimin istihdama katkısı, öğrenci ve velilerin özel eğitime bakışı ve bazı özel eğitim kurumlarının devlet eliyle kapatılmak istenmesinin hukuksal boyutunu tartışıldı.
Panelin ikinci oturumda özel öğretimin ülke ekonomisine katkılarını ve özel eğitim alanlarının büyük bir bölümünü kapsayan dershanelerin dönüşüm sürecinde okullaşamayıp kapanacak olmasından dolayı oluşacak istihdam sorunlarını İstanbul Üniversitesi'nden akademisyen ve gazeteci Prof. Dr. Mehmet Altan ve Özeksen Yönetim Kurulu Üyesi Ali Köksal tarafından ele alındı. Fatih Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden Yard. Doç. Dr. Mustafa Zeki Yıldırım özel öğretim veren kurumların kapatılma kararından sonra insan hakları mahkemesine taşınma sürecini anlattı.
Özel Eğitimde İstihdam sorunun oluşması, işçi ve işveren mağduriyetlerine yol açacak süreci değerlendirmek üzere farklı kurumlardan yaklaşık 150 kişinin katılacağı toplantı sonrasında kamuoyu ile paylaşılmak üzere nihai bir sonuç deklarasyonu yayımlanacak.
Bunlar da ilginizi çekebilir