Ey Türk evladı!
Sen ümmetin mazlum çocuğuna sahip çıkıyor olduğun için değil, Fransız, Alman, İsveçli ve Avusturyalı sabaha güzel başlasın diye şu manzara ile muhatapsın. Almanya'da Klaus, kahvesini doldururken üçüncü dünya ülkelerinden kendisini korumuş olmanın güveniyle arkasına yaslansın diye muhatapsın. Danimarkalı Anders, adına Türkiye denen uzaktaki bir ülkede tüm göçmenlerin tutulduğu güveniyle bütçesinin BEŞBİNde biri kadar bir parayla belayı savdığı için muhatapsın. Yunan Yorgo, mülteci akınına uğrayıp da ülkesindeki kiralar 3 kat artmasın diye muhatapsın. Kendi ülkesini sirk haline getirme bahasına Avrupa'yı koruyan bir ülke buldukları düşüncesi ve güveni ile memnun olan ve sana müteşekkir olması gerekirken schengen vizesine bile seni layık görmeyen adamların konforu için muhatapsın. Köylere bile alınmaması gereken, sokaklara işeyen, parklarda sereserpe oturan at hırsızlarını, medeniyetsiz ve görgüsüzleri İtalyan Giovanni'den uzak tutmak, Fransız Jean-Pierre'den korumak için bu kaçaklarla muhatapsın. Sınırdan içeri her sokulan kaçak, evden içeri alınan eşkıya gibidir. Medeniyetimizin incisi şehirlerimize onları doldurmak da, evin yatak odasına kokmuş eşkıyayı getirmektir. En azından Ürdün kadar olabilirdik. Ürdün de bir Arap ülkesi. Suriyeli ile senden benden daha kardeş. Onlar bile oryantasyon (ülke kültürüne intibak ve uyum) kamplarına aldı Suriyelileri ve ondan sonra kademe kademe bıraktı belirli yerlere. Ama bu milyonlarca nüfus bize çok fazla, bu millete çok fazla, bu tarihe, bu insanlara çok fazla, çocuklarımıza, geleceğimize çok fazla. Eğer ihanet değilse kati suretle bir cehalettir bu kuralsızlık. Oysa sınırlardan içeri en fazla 200-300 bin kalifiye, nitelikli Suriyeli salınacaktı. Gerisi sadece can güvenliği sağlanarak sınır ötesinde korunmalıydı. Bangladeş kadar da mı devlet kültürümüz yok? Arakanlılar senelerdir Myanmar ile aradaki incecik bir şeritte tutuluyor. Onlar Müslüman değil mi? Al çadır kentlere, günde 2 öğün yemek ye kardeşim istediğin kadar kal çadır kentte, ya da git ülken için savaş! Sana konfor sağlama vazifem yok çünkü ben bu ülkenin seçilmiş hükümeti olarak vergi mükellefi olan halkıma karşı sorumluyum. Konfor verir, şehrine alırsan kim gider ki geri? Budur abi olay ne bunca ümmet yaygarası? Ne bunca kardeşlik gürültüsü? Azerbaycanlı Türk kardeşimiz Karabağ'da katledilirken niye almadık? Bosna Hersek soykırıma uğrarken niye almadık? Kosova? Niye?

Üç Tarz-I Siyaset... Üç Tarz-I Siyaset...

Sanki bir güç Türkiye'ye nitelikli ve Türklüğe yakın milletler göç etmesin ve demografik yapıya en azgın en hırçın toplumlar doldurulsun diye planlıyor her şeyi. Boşnakları İsveç'e, Almanya'ya, İsviçre'ye Avusturya'ya alırken onları asimile ederlerken, sana verdikleri bu tipler oluyor. Balkan müslümanları ve Ortadoğulu arasındaki kültür farkı uçurumdur biliyor adam. Biliyor ki Balkan toplumu çalışır üretir, hurra dediğinde elde pala Allahuakbar diye kafa kesmez. O sebepten iyi ve medeni olanı kendine, belayı sana sarıyor. Üstüne bir de Yunan başbakanı açıklama yapıyor, parası neyse verelim de Türkler daha fazla mülteci tutsunlar diye. Bunlara böyle konuşacak ne güven verildi? Ne söz verildi? Kim verdi? Kimin adına verdi? Ben vermedim. Veren kim?

Yazıktır, günahtır.
Ülke bitiyor, şehirler dolaşılmaz halde. Türkiye'yi kaçak göçmen ve mültecilerden temizleyin. Aksi hâlde Türklüğü bu topraklardan temizleyecekler. Bu lokma bizim hazmedeceğimiz bir lokma değil, bir başka bedene ait koskoca bir karkas, koskoca bir gövdedir. Bir bedende iki gövde olmaz. Bir vatanda 10 millet olmaz!
- Alıntıdır -

Editör: Kerim Öztürk