MHP liderinin 2024 yılı Kasım ayındaki çağrısı üzerine bir kısım DEM milletvekili PKK’nın başı ile görüştükten sonra meclisteki siyasi parti liderleriyle görüşüyor.
Bu görüşmelerde gözlerden kaçan bazı ilginç noktalar bulunuyor:
Birincisi: Bu görüşmelerin planlayıcısının AKP olduğunu görmemek safdillik oluyor.
İkincisi: Bu görüşmelerin arka planında Suriye’deki gelişmeler olduğu, Suriye’de olanlar ve muhtemel olacaklar olduğu, Suriye'deki PYD-YPG yapılanmasının Türkiye tarafından tanınması amacını güttüğü değerlendiriliyor.
Üçüncüsü: PKK’nın başı ile görüşecek kişilerin siyasi kimlikler dışında kişiler olması gerekiyordu. DEM milletvekilleri PKK’nın başı ile görüşerek DEM’e, PKK’nın uzantısı suçlamasına fırsat veriyor.
Dördüncüsü: Meclisteki diğer parti başkanları DEM Başkanı ile tabii ki görüşebilirler. Bu demokratik olgunluğun bir gereğidir. Ancak böyle yapmıyorlar. Meclisteki diğer parti başkanları, PKK’nın başı ile görüşen bu DEM milletvekilleriyle görüşerek aslında PKK’nın başı ile muhatap olmuş oluyorlar. Bu şekilde PKK’nın başına siyasi bir kabul imkânı veriyorlar.
Beşincisi: CHP Başkanı da PKK’nın başı ile görüşen bu DEM milletvekilleriyle görüşerek söz ve eylemleriyle AKP’nin bu projesine figüran olarak destek veriyor.
Altıncısı: AKP Başkanı, PKK’nın başı ile görüşen bu vekillerle görüşmüyor. Sanki bütün bu süreçte AKP devre dışı gibi gözüküyor. Burada; süreç başarılı olur da puan getirirse ‘’biz yaptık’’, başarısız olur da puan götürürse ‘’onlar yaptı’’ kurnazlığı bulunuyor.
Yedincisi: Taraftarlar süreci şeffaf yürüteceğiz deseler se de süreç şeffaf olarak yürümüyor, sorunu mecliste görüşeceğiz diyorlar ancak mecliste neyi görüşeceklerini söylemiyorlar. Mecliste görüşülecek olan konunun anayasa değişikliği olduğu değerlendiriliyor. Anayasanın değiştirilmesi istenen konuların ise anayasanın ilk dört maddesinde yer alan ve değiştirilemez olan ulus devlet ve Türkçenin resmi dil olması hükümleri, Anayasa’nın “eğitimde Türkçe dışında başka bir dil anadil olarak okutulamaz” hükmünü içeren 42. maddesi ile Anayasa’nın yurttaşlık tanımının yapıldığı 66. maddenin deriştirilmek istenildiği değerlendiriliyor.
Sekizincisi: Bu sürecin demokratikleşme için değil, gündem olan ekonomik darboğazdan kamuoyunu uzaklaştırmak, AKP Başkanını bir daha başkan seçtirmek için gereken anayasa değişikliği ve Suriye’deki son gelişmelerle ilgili olduğu gözüküyor. Son 22 yıllık deneyim, AKP ve MHP ortaklığından samimi bir demokratikleşme hareketinin ve doğru bir dış politika uygulamasının beklenmemesi gerektiğini defalarca öğretiyor.
Dokuzuncusu: 22 yıllık bunca deneyime ve birinci açılım fiyaskosuna rağmen DEM’in ve meclisteki diğer siyasi partilerin AKP’nin bu projesinde figüran olarak rol almaları tarihten ve AKP’den hiç ders almadıklarını gösteriyor.
Onuncusu: DEM milletvekillerinin tehditkâr dil kullanmaları süreci daha başında baltalıyor.
On birincisi: Bu sürece bir ad verilmiyor. Çünkü sürece ne ad verilirse verilsin sorunlu gözüküyor. Çünkü dünyada devlet olan bir devletin, bir terör örgütünü muhatap aldığının örneği bulunmuyor.
Sürece bir ad verilmemesi bana şu fıkrayı çağrıştırıyor:
Adamın biri Arap ülkelerinden birisine çalışmaya gidiyor. Aradan yıllar geçtikten sonra köyüne dönüyor. Köylüleri hoş geldin demek için evine geliyor. Hoş beşten, sohbetten sonra köylünün biri bu adama soruyor: ‘’Araplar düveye ne derler?’’ Bizimki düvenin Arapça adını bilemeyince, bir süre düşünüyor sonra şöyle cevap veriyor: ‘’Araplar düveye ad vermiyorlar, büyümesini bekliyorlar, düve büyüyüp doğum yapınca ’inek’ diyorlar.’’
Sanırım bu sürecin planlayıcıları da muhtemel ki süreç sona erip doğum yapınca doğacak ucubenin şekline göre sürecin adını koymayı planlıyor.
Osman AYDOĞAN - 11 Ocak 2025
Süreç
MHP liderinin 2024 yılı Kasım ayındaki çağrısı üzerine bir kısım DEM milletvekili PKK’nın başı ile görüştükten sonra meclisteki siyasi parti liderleriyle görüşüyor.
Editör: Kerim Öztürk
Yorumlar