Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir!.. Türkiye Cumhuriyeti bir Türk devletidir!..

Terör örgütü başı Abdullah Öcalan'ın çağrısına ek olarak gönderdiği notta, "Bu perspektifi ortaya koyarken, şüphesiz, pratikte silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" demesi, "hiçbir şart ileri sürmedi" iddiasını ortadan kaldırdı.

"Demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınması" ne demek?

Kimin, neyin hukuki boyutu tanınacak? Bu nasıl olacak?

Açıkça görülüyor ki, silahların bırakılması ve PKK'nın feshedilmesi, Binali Yıldırım'ın ifade ettiği gibi “Anayasa'daki vatandaşlık tanımının değiştirilmesi”ne bağlanmıştır.

***

Silah bırakma ve fesih çağrısının hangi grupları kapsadığı konusunda da farklı görüşler var.

PKK’nın Suriye uzantısı olan ABD'nin Suriye Demokratik Güçleri adını verdiği YPG'nin başı "Mazlum Kobani" kod adıyla bilinen Ferhat Abdi Şahin"Öcalan’ın çağrısı direkt PKK’yadır, PKK gerillalarının silah bırakmasına yöneliktir. Doğrudan bizim bölgemiz ve güçlerimiz için değildir.” dedi.

Ferhat Abidi Şahin“Eğer bu süreç başarılı olursa, bunun bize olumlu bir etkisi olacak ve Türkiye’nin bölgemize saldırmak için hiçbir bahanesi kalmayacak.” diye konuştu.

YPG'nin üst kuruluşu PYD’nin lideri Salih Müslim ise Al Arabiya’ya yaptığı açıklamada, "Abdullah Öcalan'ın açıklamalarına katılıyoruz. Siyasi bir grup olarak faaliyet göstermemize izin verilirse silahlara gerek kalmaz. Silah taşıma nedenleri ortadan kalkarsa bırakacağız.” ifadelerini kullandı.

Bu çelişkili sözlere Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Brian Hughes'in yazılı açıklamasını da eklemek gerekir. Hughes, “Bu önemli bir gelişme ve Türk müttefiklerimizin ABD’nin Suriye’nin kuzeydoğusundaki IŞİD karşıtı ortakları konusunda rahatlamasına yardımcı olacağını umuyoruz. Bunun bu sorunlu bölgeye barış getirmeye yardımcı olacağına inanıyoruz” dedi.

***

Tam da bu noktada Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın sözlerine dikkat edelim... Fidan"PKK'nın Türkiye'den, Irak'tan, İran'dan gelmiş 2 bine yakın kadrosu şu anda SDG yönetiminin tepesinde oturuyor. Herkes zannediyor ki Mazlum var, Mazlum Suriyeli, Mazlum orayı temsil ediyor. Bu bir yalan. Mazlum ile siz bugün konuşun, Ahmet Şara ile konuştuğu zaman Mazlum gelip iki kişiye hesap vermek zorunda. PKK'nın askeri kanadı Suriye Komiseri Fehman Hüseyin, sivil kanat Suriye Komiseri Sabri Ok. Bunlara hesap vermek zorunda... Bunlar da bundan gelen bu hesabı alıp Kandil Dağı’ndaki PKK yönetimine anlatmak zorundalar. Şimdi bu örgütün bu hiyerarşik yapısı ortadayken, Amerikalıların, Avrupalıların hâlâ bunlara destek veriyor olmasının bir sebebi var: PKK'nın verdiği hapishane hizmetleri. DEAŞ tutuklularını hapishanede tutma karşılığında orada bir yalan üzerinden Suriye topraklarının üçte birini işgal ediyorlar." dedi.

Görüldüğü gibi ABD, IŞİD yalanını sürdürmeye devam ediyor, çünkü SDG adını verdiği Suriye PKK'sına IŞİD'le mücadele bahanesiyle meşruiyet kazandırıyor, Türkiye'ye de "IŞİD karşıtı ortaklarıma dokunamazsın" mesajı veriyor!

Suriye'de ABD'nin SGD dediği PYD/YPG'yi, PKK yönetiyorsa, PKK Suriye'ye çoktan taşınmış demektir. Gerçi biz bunu yazıyorduk ama şimdi Hakan Fidan söylüyor...

***

Hakan Fidan, ayrıca "Şimdi burada tabii PKK kendisine ait bir yönetim alanı, güç alanı istediği için Suriye'deki yeni yönetimle uyuşması mümkün değil, bizimle nasıl uyuşmuyorsa. Bu noktada umarız barışçı bir yöntem bulunur. Bizim bu noktadaki tavsiyelerimiz bellidir. Nasıl Türkiye'de Kürtler, Araplar herkes anayasal vatandaşlıktan eşit yararlanıyor, eşit vatandaşlar, eşit bireylersek kanun önünde, hukuk önünde, mahkemeler önünde, Suriye'de de aynısının olması toplumsal barışa büyük hizmet edecek. Bu toplumsal barış önemli." dedi.

Öcalan ise "Silahların bırakılması ve PKK'nin kendini feshi, demokratik siyaset ve hukuki boyutun tanınmasını gerektirir" dediğine göre, burada söz konusu olan kanun önünde eşitlik değil iki veya üç milletli bir devlet yapısına geçmektir ki, bu kabul edilemez.

***

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu da "Terörsüz Türkiye diye çıkılan yolun sonunda, terör devletleşecektir. PKK ismi lağvedilip, PYD/YPG terör devleti kurulacaktır. Teröristler makbul olurken, Türk olmak terörist anlamına gelecektir. Gazeteciler, Parti genel başkanları, genç teğmenlerimiz, iş dünyamız, hepsi bu girilen yolun ilk kurbanlarıdır. Eğer buna dur diyemezsek, İmralı teröristleri hür, Cumhuriyet vatandaşları tutsak olacaktır. Hukuksuzluk ve yoksulluk cehennemi genişleyecek ve bir federasyon cehennemine evrilecektir." dedi ve Atatürk'ün gençliğe hitabesini hatırlattı...

Editör: Kerim Öztürk