Sünni Eşarilik 15.yüzyıldan başlayarak Timurlu’yu , 16.yüzyıldan başlayarak Osmanlı’yı ,17.yüzyıldan başlayarak Babürlü’yü çökertti.

Atatürk Türk’ün Töresi yolundan US-BİLİM –savunmaya gücü yeten ‘’ancak çarpık bir felsefe anlayışı felsefe ile dünya görüşünün örtüştüğünü savunabilmek– çizgisinde Ülkede TÜRKLÜĞÜ diriltti.

Atatürk’den sonra BATICILIK ile Türk Töresinden uzaklaşıldı. Bir yandan da Sünni -Eş’ariliğin tohumlar atıldı. Kur’an kursları, okullarda din dersi adı altında öğretilen dincilik, arka arkaya açılan imam okulları, ilahiyat fakülteleri, tarikatlara, cemaatlere verilen ödünlerle beslenen büyüyen Sünni-Eşarilik sonunda devleti ele geçirdi.Batıcılık Türkiye’yi batırdı. Sünni- Eşarilik bataklığa soktu.

Şimdi tek yol, tek çözüm tek umut kaldı.Yeniden TÜRK’ÜN TÖRESİ’ .Yakın geçmişin milliyetçiliklerinin geçmişine ya da bugününe takılmadan YENİDEN TÜRKÇÜLÜĞÜ ortaya koymak.Kökleri ORKUN YAZILARINDA ortaya konulmuş, ATATÜRK ile çağdaş yorumuna eylemine ulaşmış, bugünün gelişmelerini yakalamış TÜRKÇÜLÜK… YENİ BİR YORUM, YENİDEN TÜRKÇÜLÜK…

Bilindiği gibi Osmanlı Devleti’nin yıkılmasından sonra, “Benim hayatta yegâne fahrim servetim Türklükten başka bir şey değildir”, “Doğuşumdaki tek fevkaladelik Türk olarak dünyaya gelmemdir”, ” Bir Türk dünyaya bedeldir”, “Ne mutlu Türküm diyene !” gibi daha nice sözlerin sahibi olan M. Kemal ATATÜRK’ÜN önderliğinde, tarihte GÖK TÜRKLER’den sonra ilk defa “TÜRK” adıyla bir devlet kuruluyordu. Yeni kurulan bu devletin kuruluş felsefesini ve temelini “Türklük Şuuru – Türk Milliyetçiliği ve Türk Kültürü” oluşturmuştur. Tek devlet, tek millet, tek dil ve tek bayrak esasına “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” düşüncesine ve “TAM İSTİKLAL” anlayışına dayanan yeni Cumhuriyet ve Cumhuriyetin kuruluşundan önce verilen Milli Mücadele sadece Türk Milletini esaretten kurtarmakla kalmamış aynı zamanda nice mazlum milletlerin örnek alarak istiklallerine kavuştuğu emperyalizme karşı verilen örnek bir mücadele hareketi olmuştu.

Devletin imtiyazlı dini, mezhebi, tarikatı ve cemaati olur mu? Devletin imtiyazlı dini, mezhebi, tarikatı ve cemaati olur mu?

Ve hassasiyetle bilinmelidir ki, ATATÜRK milletimizin ortak değeridir. Ona saldırmak Türk Milleti’ne saldırmak anlamına gelir. Atatürk’e karşı zaman zaman işlenen meczubane girişimlerin, davranışların ve küstahlıklarların arka planını iyi incelemek gerekir.

Zaman içinde gördük; Atatürk’ün eseri diye cumhuriyetin kazanımlarına, anayasal düzene, parlamenter sistemimize, hukukumuza, demokrasiye, hayat tarzımıza, millî ve manevi değerlerimize saldırıların yapıldığını gördük; bu saldırıların arkasında neler döndüğünü iyi incelemek gerekir.

Bu söylem ve eylemleri bireysel olarak düşünmek saflık olur. Dış kaynaklı egemen güçlerin güdümünde bir siyasi projesi olarak adım adım gerçekleştirilmeye çalışıldığını iyi incelemek gerekir.

Anlaşılan o ki, Türk milliyetçiliğinin öznesini oluşturacağı merkez bir siyasi yapılanma YENİDEN TÜRKÇÜLÜĞÜN öncüsü olacaktır.

Üniter yapımızın kiliti, NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE kavramında saklıdır.

Türk Milletine mensubiyetten onur duyan asil ve aydın Türk Gencinin başaracağına güveniyorum.

A. Kemal GÜL

Editör: Kerim Öztürk