Üniversite veya öğrenci sayısı/niceliği değil niteliği önemli.
Hem nitelik artırılmalı hem de üniversitede okuyan fert sayısı azaltılarak mesleğe yönlendirilmeli.
Günümüzde bir çok üniversite mezunu boş gezerken bir çok sanatın ustasını ise bulamıyoruz.

Bir Devlet Üniversitesinde adı saklı bir öğretim üyesinin, büyük emekle hazırladığı araştırmasının aşağıdaki başlıklarını okuyunca, eğitimdeki vahim durum ortaya çıkıyor.
-Türkiye'deki üniversitelerde kayıtlı öğrenci sayısı 8 milyon. 
-OECD ülkeleri içinde ilk sıradayız. 
Öğrenci sayımız, ülke nüfusunun %9'u. Bu oran ;
-ABD'de %6' 
-AB'de ise % 5.7. 
-Kamu, vakıf ve özel üniversite sayımız 209
-21 üniversitenin, uluslararası hiçbir etkinliği yok. 
-21 üniversite sosyal sorumluluk projesi yapmamış.
-65 üniversitenin, endüstriyel proje yönetimi yok. 
-65 üniversite kütüphanesinde sadece 1 kitap var. 
-88 üniversitenin patent, tasarım başvurusu yok. 
-28 üniversite Tübitak bursundan yararlanmamış. 
-32 üniversitede uluslararası desteklenen ARGE çalışması yok. 

Yeni Nesil Öğretmen Kimliği ya da ”İyi Öğretmen” Kimdir? Yeni Nesil Öğretmen Kimliği ya da ”İyi Öğretmen” Kimdir?

-Son 30 yılda açılan üniversite sayı artışı 20 misli. 
-Son 5 yılda açılan üniversite sayısı 80. 

SORU ŞU? Bu sayıda artan üniversitelere nasıl hoca bulunabilir? 
-AB'de 20 öğrenciye 1 hoca iken,
-Türkiye’de  41.5 öğrenciye 1 hoca. 
150 öğrenciye bir hocanın düştüğü üniversite bile var. 
-68 üniversite rektörünün uluslararası yayını yok.  Araştırma kültürü olmayan bir akademisyen nasıl  Rektör olarak atanır, yönettiği üniversiteden araştırma, bilimsel yayın beklenebilir mi? Şimdi derin bir nefes alın; Son bir yılda yetişen Profesör sayısı 4.000. 
Araştırmanın özeti bile içler acısı durumu göstermeye yetiyor.

Editör: Kerim Öztürk