Dünkü yazımda yabancılara arazi ve konut satışlarında ipin ucunun kaçtığını belirtmiş ve hükümetin bu konuda çalışma yapacak özel bir birim oluşturmasını önermiştim.
Bugün de alınması gereken önlemler üzerinde duracağım.
Akdeniz’de bizim gibi yabancı akınına uğrayan 460 bin nüfuslu (2019 sayımı) küçük bir ada olan AB ÜYESİ Malta’nın aldığı önlemler dikkat çekicidir.
Sadece 246 kilometre kare olan Malta’da yabancılara arazi satışı yasaktır.
AB üye ülke vatandaşları dahil, yabancılar Malta'dan sadece 1 adet mülk alabilmektedir. Bunun için AB’ye üye olurken 4 özgürlük kriterinin sınırsız uygulanmasına karşı KALICI DEROGASYON koydurmuştur.
Mülk almak için Malta’da en az 5 yıldır yasal şekilde yaşıyor olmak ve hiçbir suça bulaşmamak gerekmektedir. Yabancılar, sadece hükümetin belirlediği bölgelerden mülk alabilmektedir.
Yabancılar satın alacakları konutu sadece ikamet amacıyla kullanabilmektedir. İşyeri veya başka bir amaçla kullanamamaktadır.
Mülkün bir bölümünün veya inşa edilecek eklerinin başkalarına satılması yasaktır.
Yabancılar satın aldıkları mülkü ilk 5 yıl başkasına kiralama hakkına sahip değildir.
Ancak 700 bin Euro üzerinde bir mülk alan yabancıların vatandaşlığa başvurma hakkı vardır. Bu parayı ödeyip konut alan kişi, vatandaşlık başvurusu için belirlenen diğer kriterleri de yerine getirmek zorundadır. Geri çekilen öneri UBP İskele milletvekili avukat Yasemin Öztürk de yabancıların mülk almasına kısıtlamalar getiren bir öneriyi Meclis’e sunmuştu. Öneri 7 Ekim 2022 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak halkın bilgisine getirildi.
Önerinin amaç kısmı şöyleydi:
"Bir ada ülkesi olan KKTC'nin topraklarının sınırlı olduğu objektif bir gerçektir. Bunun yanı sıra, emlak fiyatlarındaki artış ve Türk Lirası'nın değer kaybı, vatandaşların konut hakkını kullanamamasına, bilhassa gençlerin ev sahibi olamamasına neden olmaktadır. Yabancılara mal satışının artması vatandaşları gerek moral, gerekse maddi yönden olumsuz etkilemektedir. Yabancıların uzun vadeli kiralayabileceği ve alabileceği taşınmaz malları sınırlandırmak ve yatırım amaçlı mal alımına izin verilmeyeceğini yasada belirtmek vatandaşların ve ülkemiz doğasının menfaatine olacaktır..."
Tasarıda şu kısıtlamalar öngörülmekteydi: Yabancılar yatırım amaçlı konut alamaz, aldığı konutu belli bir süre satamaz.
Yabancılar, sadece 1 konut ve 2 dönüm arazi alabilmeli (Halen 1 konut 5 dönüm arazi alabiliyorlar).
Yatırım amaçlı uzun vadeli kiralama için bankaya en az 25 milyon Euro yatırılmalı. (Halen, bankaya en az 3 milyon Euro yatırılması öngörülüyor). Önerilerine katıldığım Yasemin Öztürk’ün bu tasarısının bilinmeyen nedenlerle geri çekildiğini belirtmiş olayım. Filistin’e dönüşmeyelim.
Devletleri KKTC’yi tanımayan yabancıların, huzur ortamı ve güzel doğası nedeniyle yaşamak için KKTC’yi seçmelerinden, ülkelerinde devletimizin reklamını yapmalarından, ekonomimize katkıda bulunmalarından, bizlerle kalıcı dostluklar oluşturmalarından, sosyal ve kültürel yaşamımıza renk katmalarından, güzel Türkçemizi öğrenmelerinden, çocuklarını okullarımıza göndererek Türk kültürü ile yetiştirmelerinden, gençlerimizle evlenip mutlu aileler yaratmalarından şikayetçi değilim.
Ancak KKTC gibi stratejik önemi büyük, fakat toprak alanı küçük ve nüfusu az bir ülkede dini ve etnik çeşitlilik kontrol altında tutulmazsa, toprak mülkiyetimiz korunmazsa ileride kendi ülkemizde topraksız kalmamız ve toprak egemenliğimizi yitirmemiz kaçınılmazdır.
Ne yazık ki, tam aksi yapılarak yabancıların konut alma hakkı 1'den 4'e çıkarılmıştır. Bu, hem konut fiyatlarının/ kiralarının artmasına, hem halkımızın konut almasını imkansız hale getirmeye, hem daha çok yabancının ülkeye akınına, hem trafikten kanalizasyona, elektrik- su yetersizliğinden okul yetersizliğine kadar birçok sorunun doğmasına, hem tarım alanlarının yok olmasına, hem de dağın taşın betona boğulup güzel doğamızın tahribine neden olmaktadır.
Almanya, İngiltere, İran, İsrail, Rusya, Ukrayna, İskandinavya ve AB üyesi 27 ülkenin vatandaşı KKTC'ye akın ederek konut, arazi almaktadır.
Dün de vurguladığım gibi ipin ucu kaçmıştır.
En değerli ve en önemli stratejik sahil bölgeleri olan Karpaz, İskele, Girne, Esentepe, Tatlısu, Akdeniz, Gaziveren ve Lefke bölgelerinde binlerce dönüm arazinin satın alındığı söylenmektedir.
Şimdi de Anamur suyunun verileceği, sulu tarım yapılacak olan Mesarya ovası ve stratejik İHA/SİHA askeri üssü Geçitkale Havaalanı civarındaki araziler yüksek fiyatlarla alınmaktadır.
Bu kadar artık yeter! Filistin’e dönüşmek istemiyorsak bu sessiz işgale dur deme zamanı şimdidir. Benim önerilerim bu konuda alınacak önlemlerle ilgili benim önerilerim ise şöyledir:
Yabancılara arazi satışı tümüyle yasaklanmalıdır. Bu uygun görülmezse DÖNÜM üzerinden arazi satışı yasaklanmalı ve sadece BİR VİLLALIK ARSA alma izni verilmelidir.
Her aileye sadece 1 apartman dairesi veya sadece 1 villa alma hakkı verilmelidir.
Yatırım amaçlı arazi ve konut almak yasaklanmalıdır. Bu amaçla alınacak mülkü 5 yıl boyunca satmak yasaklanmalıdır.
Yatırım amaçlı uzun vadeli kiralama için bankaya en az 50 milyon Euro yatırılmalı.
Alınacak ARSA içine yapılacak konut 1 yıl içinde tamamlanmalıdır.
Alınacak konutun kiralanması yasaklanmalıdır.
İnşaat şirketlerinin yüzde yüz yabancılardan oluşan toplu yerleşim yerleri kurmaları yasaklanmalıdır.
Toplu yerleşim sitelerinde konut alacak yabancıların oranı yüzde 40 ile sınırlandırılmalıdır. Konutların yüzde 60’ının KKTC-TC-TDT (Türk Devletleri Teşkilatı) üyesi ülke vatandaşlarına satılması şartı getirilmelidir.
Yabancıların askeri bölgelerin 1 km yakınında konut alması yasaklanmalıdır.
Yabancıların bir köy veya kasabada Türk nüfusunun yüzde 10’unu aşması yasaklanmalıdır.
“Yabancı” olmayan TC-TDT vatandaşları her türlü yasak ve kısıtlamadan muaf olmalıdır. Anavatandan gelen kardeşlerimiz, mülk alımında KKTC vatandaşlarının sahip olduğu tüm haklara sahip olursa, adadaki Türk nüfus bu temelde artarsa, Kıbrıs'ta Türk varlığının geleceği ve güvenliği yanında, Anavatanın güney sahilleri ile Mavi Vatan'ın güvenliği de sonsuza dek sağlanmış olacaktır.
SABAHATTİN İSMAİL