2-DERİN ANALİZ
Ermenistan'daki muhalefet Azerbaycan ile anlaşma imzalanmasını ülkeyi satmakla eşdeğer tutuyor.
Nancy Pelosi'nin Erivan ziyaretini; ABD'nin Ermenistan'a açık ve sonsuz desteği, Azerbaycan'a silah ambargosunun sinyali olarak okuyor...
3-Diaspora Ermenileri Prag'da Paşinyan'ın Erdoğan ve Aliyev ile el sıkışmasına ateş püskürüyor.
Başbakan Paşinyan taraftarları ise Azerbaycan ile anlaşma yapılmadığı veya Türkiye ile normalleşme sağlanmadığı takdirde Ermenistan'ın ekonomik olarak varlığını sürdüremeyeceğine inanıyor.
4- Bu yüzden anlaşmaların imzalanmasını ve Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerin önkoşulsuz olarak normalleşmesini savunuyor.
İşte bu saydığımız birkaç başlık diaspora Ermenilerinin ruh halini yansıtıyor. Şimdi kılcal analize geçelim. ...
5- Bu ruh halini analiz etmeden Güney Kafkasya'da barış mümkün mü bu anlaşılamaz. Bu yazıda bunu başarmaya çalışacağım.
Prof. Dr. Kemal Çiçek imzalı enfes bir analiz başlıyor.
6-ANCA merkezli nefret siyaseti ANCA (Amerika Ermeni Milli Komitesi) adlı güçlü Ermeni diaspora kuruluşunun yönlendirdiği diaspora Ermenileri, Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerin bırakın normalleşmesine, şartları kabul edilmeden diplomatik ilişki bile kurulmasına karşılar.
7- Kökleri Taşnak Partisi'ne uzanan bu radikal dernek, Karabağ'ın (Artsakhdiyorlar) kadim Ermenistan toprağı olduğunu ve bunun Azerbaycan tarafından kabul edilmesi halinde barış müzakerelerinin başlayabileceğini savunuyorlar. Bu gerçekleşmediği takdirde savaşın kaçınılmaz olduğuna inanıyor.
8- Ermenistan'ın şu an için Azerbaycan ile askeri açıdan bir savaşı yürütemeyeceğini bildikleri için de ABD başta olmak üzere Ermeni halkının dostlarından silah istiyorlar.
9-Kendileri de diasporada Ermenistan'ı modern silahlarla donatmak için yardım kampanyaları düzenliyor, paralı ve gönüllü asker toplayarak Ermenistan'a ve özellikle Karabağ'a göndermeye çalışıyorlar.
10-Diaspora Ermenileri arasındaki "Türk" nefreti bu faaliyetlerini kolaylıkla sürdürmelerini ve destek bulmalarını sağlıyor. Başka bir deyişle; ANCA'nın siyasi faaliyetleri Türklere karşı nefreti besliyor!
11-Bu tespitimize pek çok okuyucu, "ama haklı sebepleri var" diye karşı çıkabilir! 1890'larda başlayan ve 1922 sonlarına kadar devam eden süreçte genelde Osmanlı Devleti'nin özelde Kürt unsurların Ermenilere önce zulüm ve katliam yaptığını sonra anayurtlarından attıklarını iddia edebilirler!
12- 1,5 milyon öldürüldü propagandasını yineleyebilirler! Ancak yaşananların sebep ve sonuçlarına asla değinmezler! Orası tabudur!
13-Aynı şekilde I. Dünya Savaşı yıllarının öncesinde ve hemen sonrasında benzeri bir süreçten Balkan Türklerinin, Çerkeslerin ve Kırım Tatarlarının geçtiğini dile bile getirmezler çektikleri acıları, sürgün ve ölümleri görmezden gelirler. Tropoliçe katliamına üç maymundurlar....
14-Osmanlı Devleti, "Türkmen-Oğuzlara aptal derken!", Ermenilere "Milleti Sadıka" deyip, baş köşeye orturtup, devleti, ticareti ve diplomasiyi Ermenilere teslim ettiğini de görmezler!
15-Prof Dr Kemal Çiçek ile Sarkis Kısaohanyan'ın konuya dair TV söyleşisi ektedir.
16-Diasporanın intikam savaşı ve Paşinyan'ın bağımsız Ermenistan direnişi..
Kör hafızanın esareti: Türk-Ermeni ilişkilerini yeniden düşünmek...
Sürgün ile sonuçlanan etnik çatışmaların veya devlet tarafından yapılan tenkil operasyonlarının Osmanlı icadı olmadığını Osmanlı tehcirinden 15 yıl önce defalarca Amerika, Fransa ve İngiltere'nin kolonilerinde tehcir benzeri uygulamalara gittiğini de hatırlamazlar.
Hâlbuki Boerlere, Vietnamlılara, Filipinlilere ve Namibya halkına karşı uygulanan sürgün uygulamaları yapılan pek çok çalışma sayesinde sır değil! Detaylarına vakıf olmak isteyenler Edward Erickson ve Nicholas Warndarf'ın çalışmalarına bakabilir.
17-Diasporanın ruh hali: O halde Ermeni diaspora kuruluşları ve mensuplarının kendilerini tarihe hapsetmeleri ve tehcirden 100 yıl sonra hâlâ Türk nefreti ile beslenmeleri kolay anlaşılabilir bir ruh hali değildir. Bu yüzden bu ruh halinin arka planı araştırılmaya muhtaçtır.
18-Peki, bu ruh halini nasıl analiz edebiliriz? Öncelikle şuradan başlayabiliriz: Bugün teorik olarak milli kimliğin oluşmasında veya tanımlanmasında en tipik unsurlar dil birliği, kültür birliği ve tarih birliği olarak sayılmaktadır ama
Ermeni diasporası için geçerli olan bir koşul daha var; "soykırım farkındalığı!"
Bu çok ilginç ve önemli. Çünkü mesela dil birliği söz konusu olduğunda diaspora Ermenilerinin Kaliforniya gibi yoğun olarak yaşadıkları bir yerde bile en fazla yüzde 25'i Ermenice biliyor veya bildiğini iddia ediyor. Hâlbuki bu oran Azerbaycan'da yaşayan Ermeniler arasında yüzde 90 oranında tahmin ediliyor.
19-Demek ki diaspora Ermeni kimliğinin tanımlanmasında en önemli unsur soykırım farkındalığıdır!...
20-Kültür olarak da epey asimilasyona ya da onların tabiri ile "Beyaz soykırıma" uğradıkları çok açıktır.
Tarih birliğine gelince işte burada kesin olarak bir streotype ve etno-centric bir tarih yaklaşımının genel kabul gördüğünde şüphe yoktur.
İşte bu tarih anlayışının doğal bir yansıması, soykırımı savunan tezlere koşulsuz ve şüphe duymadan bağlanmaktır! Başka bir deyişle soykırım farkındalığı Ermeni diaspora kimliğinin tutkalıdır...
21-Diaspora kimliğinin oluşumunda soykırım farkındalığı Diaspora Ermenilerin büyük çoğunluğu Osmanlı Ermeni'sidir. 1922 yılına ait ve Patrikhane tarafından yapılan bir istatistiğe göre dünyada 3.4 milyon Ermeni vardı. Bunların 817 bin 873'ü Osmanlı'dan göç eden Ermenlerdi.
22-Bugün ise sadece Amerika'da 800 bin kadar Ermeni yaşıyor. Arjantin, Kanada, Fransa, Meksika ve Avustralya'da önemli oranda diaspora var. Diaspora mensuplarının en korktukları şey Ermeni kimliğinin kaybolmasıdır. ...
23-Bu kimlik bilincinin erozyona uğramaması için Ermeni diaspora dernek ve kuruluşları ile din adamları özel bir uğraşı veriyor....
24-Soykırım farkındalığı diaspora kimliğini erozyona uğratmamak için sürekli gündemde tutuluyor. Bu farkındalık ve bilincin yaşaması ise Türk düşmanlığının diri tutulmasına bağlı.
Türkiye ve Azerbaycan ile ilişkilerin normalleşmesi, düşmanlıkların unutulması sonucunu doğurabilir!
25-İşte bu diaspora kanaat önderlerinin kabusudur. Türk nefreti baki kalmalıdır, Ermeni diaspora kuşakları tarihe hapsedilmelidir ki Ermeniler birbirlerini daha çok sevsinler; dayanışma içinde olsunlar.
Bu ruh halinin psikoloji kitaplarında bir açıklaması da var elbette. ...
26-Ünlü bilim adamı Gordon W. Allport'un "Önyargının Doğası" adlı kitabının "Ingroup Formation" (grup içi oluşumu) adlı bölümünde nefret duygusundan beslenen kapalı grupların davranış özellikleri anlatılıyor: