Herşey Abdullah Gül'ün "Cumhurbaşkanlığım bittikten sonra şüphesiz ki, partime döneceğim. Ve bu tabii ki, en doğal olan şeydir." demesinden sonra başladı. Abdullah Gül belki hayatında en ağır hakaret ve aşağılanmayı bu cümlelerinden sonra duydu. AKP milletvekilleri, AKP'nin havuzunda birikmiş yandaş yazar ve yorumcular,  sosyal medyada  Recep Tayyip Erdoğan'ın danışmanlarının yönettiği profiller adeta Abdullah Gül'ü linç etmeye kalkmışlardı. Abdullah Gül'ün AKP içinde fitne çıkardığını, hırs ile hareket ettiğini, Paralel Devlet ile beraber plan yaptığını o cümlesinden sonra çıldırmış gibi yazdılar, konuştular !

AKP'nin  kurucusu , AKP eski Genel Başkanı, AKP'den Başbakan seçilmiş, "Kardeşim" denilerek Çankaya'ya gönderilmiş Abdullah Gül sadece "AKP'ye dönüp hizmet edeceğim" dediği için bu muameleye maruz kalıyorsa, bu AKP kadrosunun makam ve koltuk için yapmayacağı bir tezgah kalır mı sizce?

Elbette Abdullah Gül'ün yaşadığı bu muamele Recep Tayyip Erdoğan'dan habersiz yapılmamaktadır. Onun kontrolünde, onun bilgisi dahilinde olmaktadır.

Aslında Abdullah Gül'ü ilk etkisiz bırakma hamlesi 30 Mart seçimleri öncesi "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün de kaseti var, onu da dinlemişler " diyerek Recep Tayyip Erdoğan'dan gelmişti. Ortaya bir dinleme kaydı çıkmamışken, Recep Tayyip Erdoğan'ın bunu mitinglerde dile getirmesi açıkça bir şantaj olarak görülmüştü. Bunun aslında "Abdullah Gül seni biz takip ettik" demekten başka bir anlamı yoktur.

AKP'de bir Abdullah Gül krizi başlamıştır ve bu kriz artarak devam edecektir. Hele Abdullah Gül eşi Hayrünnisa Gül'ün veda resepsiyonunda "Neler yazıldığını gördük, neler söylendiğini duyduk. Abdullah Bey kibarlığından söyleyemiyor, ben söyleyeyim. Gazetelerde son dönemlerde yazılanlardan dolayı kırgınız. Çok büyük haksızlığa uğradık. Bugün yaşadıklarım beni 28 Şubat döneminde yaşadıklarımdan daha fazla üzdü. Hatta Abdullah Bey, Köşk'e çıkarken başörtümden dolayı söylenenlerden daha fazla üzüldüm. Saf değiliz, ne olup bittiğini biliyoruz. Abdullah Bey ben üzülmeyeyim diye, gazete küpürlerini kaldırttı, interneti bile kapattırdı. Ama ben her şeyin farkındayım. Bu bir turnusol dönemi. Bize büyük yanlış, haksızlık yapıldı" ifadeleri bu krizin ne halde olduğunu çok açık ve net bir şekilde göstermiştir.

Abdullah Gül'ün de Başbakan olacak ismi ilk açıklayan olarak "Göründüğü kadarıyla devralacak arkadaşımız Dışişleri Bakanı Ahmet bey, siyasete de devlet hayatına da kazandıran benim" demesi, bir ön alma hamlesi olmuştur.

Abdullah Gül'ün Recep Tayyip Erdoğan'ın ısrarla istediği Başkanlık sistemine karşı olduğu yine vurgulayarak "Tecrübemi yine davama, kendi kurduğum partinin başarılı olması için şüphesiz desteklemeye, aktarmaya çalışacağım." demesi AKP'nin bundan sonra her manada karışacağını ve bu ifadelerden sonra Abdullah Gül'e AKP kontrolündeki yazılı ve görsel basında saldırıların daha çok artacağını göstermektedir.

Veda resepsiyonunda Abdullah Gül ve eşinin isyanları fitilin ilk ateşlenmesi olmuştur !

Bu fitil yanmayı sürdürecek  ve AKP içinde büyük yangınlar çıkaracaktır.

Yazımı kaleme alırken,  sosyal medyada  Recep Tayyip Erdoğan'ın danışman trolleri, milletvekilleri, yazarları, yorumcuları çoktan Abdullah Gül ve eşine Haçlı seferlerini başlatmıştı.

AKP'deki ailelere kadar sıçrayan bu kavgayı iyi izleyin. Çünkü bu iktidar kavgası herkese ibretlik bir ders verecektir. Belki de Türkiye'nin kurtuluşu bu kavgadan sonra ortaya çıkacaktır.