Son iki senedir AKP-cemaat kavgası ile alakalı sürekli haberler yayınlanıyor. Böyle bir kavganın varlığını da özellikle medyadan hissedebiliyoruz. Cemaate yakın yazarların yazılarında ve Fethullah Gülen'in konuşmalarında verdiği mesajlar bir kavganın olduğunu hissettiriyor. Fakat bu kavganın tam sebebi nedir hiç kimse anlamış değildir. Ama güç ve otorite paylaşımı adına bir kavga olduğu mesajlar içinde hissediliyor. Fethullah Gülen'in geçtiğimiz aylarda kendisini ziyaret eden bazı gazetecilere Başbakan Erdoğan'ı "Güç zehirlenmesi yaşadığına" dair eleştirmesi , kavganın merkez konusunu işaret etmektedir.
AKP ,Türkiye'nin her yerinde eriyişe geçmiş durumdadır. Son mitinglerindeki perişanlık ise bunun net fotoğrafı olmuştur. Son Kayseri ve Erzurum mitingleri iktidar gücüne rağmen tam bir fiyasko olmuştur. Cemaatin bu mitinglere katılmama kararı alması ve katılmama yönünde birbirini kontrol etmesi bu kavgadan somut bir kesittir. Özellikle Kayseri'de AKP/Cemaat arasındaki kavga herkesin dilindedir. Cemaate yakın işadamları Recep Tayyip Erdoğan'ı çok ağır bir şekilde eleştirmekte ve büyük günaha saplanmış olarak görmektedir.
Sağduyulu vatandaş AKP'den koşar adım uzaklaştığı gibi , bence AKP en büyük darbeyi bugüne kadar beraber yol yürüdüğü Cemaat ve PKK'dan yiyecektir. Cemaat AKP'nin tüm hücrelerini biliyor ,PKK ise pazarlıkların muhatabı olduğu için AKP'yi sürekli tehdit etmektedir. AKP'nin cemaatle güç kavgası ,PKK ile ülke pazarlığı AKP'nin sonunu getirecektir. Bu kavga ve pazarlık umarım Türkiye'ye büyük zararlar vermez. Ama ülkenin bu hale gelmesinde AKP-Cemaat ve PKK birlikteliği baş sorumludur.
İktidarını koruma adına gözü iyice kararan Recep Tayyip Erdoğan sadece kendi geleceğini düşünmektedir. O yüzden sinirli ,kindar ve nefret yüklü davranarak toplumda ayrışmalara sebebiyet vermektedir. AKP kendi içinde bile bu hali tartışmaktadır. Bugüne kadar AKP'ye her konuda militanlık yapan cemaat bu durumu en çok tartışan olmaktadır. Cemaat önderi Fethullah Gülen'den en alt kademedeki cemaat mensubu bile şartlanmış şekilde bu durum üzerinden Recep Tayyip Erdoğan'ın üzerine gitmektedir.
Geçtiğimiz haftalarda AKP-cemaat arasındaki kavganın ekranlara yansımasını yine yandaş bir kanalda, iki gazetecinin kavgasından gördüğümüze göre artık bu kavganın şehir efsanesi olmadığını herkes öğrenmiş oldu.
Bu konuda ajanslara düşen haber ve izlediğimiz program şöyle gelişti:
"Gönültaş Başbakan Erdoğan'ı eleştirerek bir daha oy vermeyeceğini açıklayınca Tezcan bu eleştirilere itiraz etti. Sözlerinin arasında "emekli vaiz" tanımlaması yapan Tezcan'a Nuh Gönültaş'tan ağır bir tepki geldi. Fatih Tezcan'ın sözlerine kızan Gönültaş ayağa kalkarak "Sen var ya "Sen var ya çok terbiyesiz, ahlaksız, namussuz, karaktersiz bir adamsın" diye tepki gösterdi. Nuh Gönültaş, "Benim olduğum yerde Fethullah Gülen'i eleştiremezsin" diye bir çıkış daha yapınca Fatih Tezcan da "Sen de benim olduğum yerde Erdoğan'ı eleştiremezsin" şeklinde karşılık verdi."
Bu kavga herhalde uzayıp gidecek.Önümüzdeki günlerde buna benzer daha neler göreceğiz ,bekleyip şahit olmak lazım. AKP ve Cemaat arasında şuan sadece sahte tebessümler kalmıştır. AKP/Cemaat ihanetlerde birbirinin önüne geçme noktasında değil ,maalesef "otorite ve güç paylaşımı" noktasında kavga halindedir. Bakalım bu ilişki inceldiği yerden tam nerden ve ne zaman kopacak !