Yine, maalesef ve de maalesef adamlar “doğruyu” (!) konuşuyor!.. Hem de milletin 13 yıldır tek başına iktidarda tuttuğu AKP, yalanla dolanla, algı operasyonları ile gerçekleri gizlemeye çalışırken... Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, MİT
Müsteşarı Hakan Fidan “aman her şeyi açıktan söylemeyin” diye yalvarırken...
Her daim vurguladığım gibi; amacım sizleri karamsarlığa itmek, yılgınlığa düşürmek ve teslimiyete mecbur etmek değil. “Çözüm süreci” palavrasının gerçek yüzünü faş etmek, farelerin üflemesi ile kulakları uyuşturulan kitleleri büyük acıdan önce uyandırmak için çırpınıyorum..
Dana-kuyruk meselesinde gelinen son nokta;
* Biliyorsunuz; TSK’nın tüm muhalefetine karşı terörle mücadelede büyük başarı gösteren Jandarmayı AKP iktidarı “sivilleştirme” kamuflajı ile lağvediyor. Bunun da AKP-PKK ittifakının danışıklı dövüşü olduğu ortaya çıktı. Bakın nasıl?..
Başkente bölgeden gelen güvenlik ve istihbarat birimlerinin raporlarına göre, “terör örgütü PKK, YDG-H’yi şehir merkezlerinde polis gücü olarak kullanırken kırsal kesimde örgütlendiği HPG’yi de jandarma olarak kullanmayı kararlaştırdı.”
AKP hükümetinin, PKK’ya yönelik operasyonlara son vermesi üzerine örgütün emniyet yapılanmasını “kırsal ve şehir” olarak ikiye ayırdığı belirlendi.
* Cizre’de 6-7 Ekim’de başlayan ve 27 Aralık’ta doruğa ulaşan olaylara Ankara’dan gelen talimatla müdahale edilmemesi üzerine PKK’nın ilçe merkezindeki çadır karakol sayısını da 10’a çıkardığı öğrenildi. 11 mahalleden oluşan Cizre’nin 6 mahallesine çadır şeklinde 10 adet YDG-H mobil karakolu oluşturan örgütün, bu karakolları Askere Alma Daire Başkanlığı, GBT Sorgulama Merkezi ve Vergi Tahsilatı amacıyla kullandığı belirtildi.
* AKP’nin başlattığı çözülme sürecinde terör örgütü PKK hiç olmadığı kadar böyle güçlendiği için Selahattin Demirtaş ve avaneleri rahatlıkla konuşup hareket edebiliyor..
PKK’nın; kışladan bayrak indirmesi, terörist heykeli dikmesi, özerklik ilanları, paralel mahkemeler ve işkenceli sorgu yapılan mobil karakollar kurması, sözde asayiş ve intikam timleri oluşturması, bebek katili Öcalan’ın posterlerinin ve PKK bezlerinin dalgalandığı sözde şehitlikler açması, yol çevirmelerinde devletin savcılarını bile arayacak pervasızlığa ulaşması, vergi toplaması, sözde bedelli askerlik başlatması, Güneydoğu’nun neredeyse tüm illerinde teröre destek vermeyen Kürt kökenli vatandaşları baskı altına alıp göç etmeye zorlaması, evlerini işaretleyip yakıp taraması, hendekler kazması, sokakları savaş alanına çevirmesi, eli kalaşnikoflu teröristlerin şehir meydanlarında uluorta dolaşması, 3 vatan evladı silahsız Mehmetçiği ve hamile eşinin yanında savunmasız bir askeri güpegündüz sokak ortasında sırtlarından vurarak şehit etmesi... 6-7 Ekim olayları vs. vs...
* Cizre özelinde son duruma gelince;
Suriye’de kurulan “Cezire Kantonu” na en yakın bölgenin Cizre olması sebebi ile PKK, o bölgeleri birleştirmeyi hedeflediğinden Cizre’yi “farklı unsurlardan” temizlemek istiyor. YDG-H militanlarının hendek kazdığı ve mobil karakollar kurup işkence yaptığı, infaz eylemleri düzenlediği mahallelerde artık kimsenin kalmadığı, 70’in üzerinde ailenin bölgeden taşındığı, kalanların ise bir yere göç edecek ne imkanları ne de tanıdıkları olmadığından zulme maruz kaldıkları bildiriliyor.
* “Teröristler teslim oluyor” başlıklı hain-ince planın gerçek yüzünden de biraz bahsedeyim;
Terör bölgesindeki Valiliklerin resmi internet sitelerinden çeşitli sayılarda “teslim olan teröristleri” okuyorsunuz. İlk bakışta olumlu gibi gözüken bu durumun aslında hiç de iç açıcı olmadığı istihbarat raporlarına yansıdı.
Terör örgütü ele başlarından Cemil Bayık’ın tıpkı 1992’de olduğu gibi “bölgedeki her evden bir militan bulun” şartına rağmen PKK neden bazı militanlarını teslim olmaları için gönderdi?
Plana göre, dağda her türlü çatışma eğitimini almış ancak daha ziyade sicili temiz olan teröristler seçilerek teslim olması için gönderildi. Suç kaydına rastlanmadığından(!) bu teröristlerin tamamına yakını serbest bırakıldı. Nitekim geçtiğimiz günlerde TSK da bu planı doğrular nitelikte bir açıklama yaptı. TSK, bir teröristin yakalandığını ancak savcılık kararıyla serbest bırakıldığını duyurmuştu. İstihbarat raporlarında yer alan örneğe göre, Şırnak Valiliğinin teslim olduğunu açıkladığı toplam 459 teröristten serbest bırakılanların yaklaşık 300’ü Doğu ve Güneydoğu illerine dağılarak hiçbir eyleme katılmadan uyuyan hücreler şeklinde şehirlerde başkaldırı emrini bekliyor.
Hain planın diğer korkunç yönü ise “teslim olduktan sonra serbest bırakılan ve sayılarının 50-60 kadar olduğu tahmin edilen bomba ve keskin nişancı eğitimi almış teröristler; Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa gibi metropol illere dehşet verici bir amaçla gönderildi.” Bu teröristler de yine uyuyan hücreler şeklinde cadde ve sokakları kan gölüne çevirmek üzere Kandil’den gelecek emri bekliyor.
Serbest bırakılanlardan kalan kısım ise Cizre, Silopi, Nusaybin gibi PKK’nın pilot bölge seçtiği kritik bölgelere dağılarak örgüte sempati duyan gençlere (YDG-H) toplumsal olaylarda saldırı teknikleri, silah, molotof ve el yapımı patlayıcı gibi konularda eğitim veriyor. Hendek kazma, örgüte destek vermeyenlerin evlerinin işaretlenmesi, taranması, yol kesme ve ekranlara sık yansıyan sokak eylemlerini de yine bu diğer grup sağlıyor.
* Artık, dananın hangi organlarının kimin elinde kalacağına da siz karar verin!..