Hele İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın "Kırsalda terör baskısı arttı, şehirlere inmeye, hâkim olmaya başladılar." ve "Oslo'da anlaşmıştık. Oslo'yu PKK bozdu" şeklinde yaptığı son açıklamalar bu durumu güçlendirmektedir.
Başbakan görünümlü Ahmet Davutoğlu'nun "PKK bize silahları bırakıp, çekilme sözü verdi. Ama sözlerinde durmadılar, bunu biz biliyorduk ama hiçbir zaman topluma deklare etmedik ki çözüm süreci zaafa uğramasın" şeklinde itirafta bulunması.
Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan'ın sürekli ""Öcalan'ın olayları okuma kabiliyeti ve tecrübesi vardır. Sürecin geleceğini daha çok düşünen bir hassasiyeti yansıtıyor" şeklinde övgülerde bulunurken, birden "Kobani olaylarında Öcalan'ın rolü olduğunu düşünüyorum" şeklinde itirafta bulunması.
Başbakan Yardımcısı ve Hükümet sözcüsü Bülent Arınç'ın bir zamanlar "Sayın Öcalan demek, PKK'nın kendine ait bayrağını elinde taşımak, Öcalan'ın posterini taşımak suç olmaktan çıktı. Türkiye'nin sitemi böyle olmalıdır. Eyaletler ve demokratik özerklikler olmalı demek bunların hiçbirisi suç değil, geçmişte bu suçlamalarla cezaevinde yatanların hepsi çıktı. Artık bundan dolayı dava açılmıyor" derken, şimdi "Çözüm Süreci'ne biz mecbur ve mahkûm değiliz. Çözüm Süreci başarısız olursa herkes bunun altında kalır. Adadaki şahıs da dâhil siyasi uzantıları da..." şeklindeki korkusunu yansıtan itirafları…
Başbakan Ahmet Davutoğlu tarafından Başdanışmanlığa getirilen Etyen Mahçupyan'ın " Güneydoğu'da kamu düzeni PKK'nın elinde..." şeklindeki itirafı…
Cumhurbaşkanı görünümlü Recep Tayyip Erdoğan'da her gün hem inkârlarda, hem itiraflarda bulunuyor. Ama sabah söylediğini akşam inkâr ettiği için onun pişmanlık yasasından yararlanıp yararlanmamak istediğini tam anlayamıyoruz.
Çünkü bugün PKK Türkiye'de AKP'lilerinde itiraf ettiği gibi hâkimiyet kuruyorsa, bunun başlıca sorumlusu kendisidir. O istediği kadar itirafta bulunsun zaten bir hükmü yoktur.
Son olarak PKK'nın hamisi Peşmerge'nin Kobani dedikleri yere PKK'lı teröristlere yardıma gitmesini Türkiye üzerinden organize eden ve bunun teklifini yabancı ülkelere yapan kişi olarak tarihe geçmiştir. Yani huylu huyundan vazgeçmez. Recep Tayyip Erdoğan için dünyanın tüm pişmanlık yasalarını yan yana getirseniz kurtuluşu olmayacaktır.
AKP cephesinden günlük itiraflar gelse de gaflet ve ihanete tüm hızla devam ediyorlar. İtirafa başlamaları sadece ihanet suçunu hafifletmek için bir kurnazlıkları herhalde?
Suç işleyen kişinin, işlediği suç nedeniyle pişman olmasıdır. Fakat bu pişmanlığın etkin, faal olması gerekmektedir. Yani pişmanlığın gerçekten olması gerekir.
Örneğin işlediği suçtan dolayı birilerini zarara sokan kişi, bu zararı telafi etmeye çalışırsa, yaptığı fiilden pişmanlık duyduğu düşünülebilir. Kanunlarda yeralan "Pişmanlık Yasası" böyle diyor.
Bunlarda henüz pişmanlık yok ama başlarına geleceklerini bildikleri için bol bol itiraf var.
Başta Başbakanın olmak üzere bakanların, milletvekillerinin, danışmanların, yandaş yazarların bugünlerdeki itiraflarına baktığımızda Türkiye'nin bir bölünme süreci yaşadığını çok net anlıyoruz.
AKP'liler itirafını yapıyor ama Türkiye'yi başkalarının hesabına yönettikleri için bu ihanet sürecinden de asla vazgeçmiyorlar. Hala ihanet sürecine "çözüm çözüm" demeyi sürdürüyorlar.
AKP'liler artık karar verin Pişmanlık Yasasından mı yararlanacaksınız, itiraflara devam edip milleti mi oyalayacaksınız yoksa ihanet sürecine hızla devam edeceksiniz.
12 yıllık iktidar sürecinde aldatmalar, kandırmalar dünya tarihine geçmiştir de, sırf şu son bir ayda söyledikleriniz, 'U' dönüşleriniz, itiraflarınız, inkârlarınız herhalde tüm dünyada yaşananların toplamı kadardır.
Türk milletine açıktan büyük ihanet ediyorsunuz da, bari bu kadar yalan söylemeyin beyler!