Tarih 12 Eylül 2011... Yer Mısır... Başkent Kahire'ye inen Başbakan Erdoğan, "Mısır ve Türk halkı tek bir yumruk", "Mısır-Türkiye el ele", "Mısır-Türk kardeşliği" sloganlarıyla karşılanıyor.
Erdoğan, Mısır ziyaretinin ilk gününde ülkenin en ünlü kadın talk şov programcısı Mona Shazly'nin konuğu oluyor. "Laiklik ateizm, din düşmanlığı değildir, korkmayın!" diyen Erdoğan, Mübarek sonrası yeni Mısır'ın da laik bir anayasaya sahip olmasını tavsiye ediyor."Umuyorum ki benim bu açıklamalarımdan sonra Mısır halkının laikliğe bakışı değişecektir."
Mursi'nin zafer sarhoşu "Müslüman Kardeşleri" Erdoğan'ın laiklik ile ilgili sözlerine sert tepki gösteriyor. Hareketin resmi sözcüsü Prof. Mahmud Gazlan, "kardeşine" hakaret etmekte bir beis görmüyor: "Türkiye'de bir erkek, karısını yatakta başka bir erkekle yakaladığı zaman kadına hiçbir ceza verilemiyor. Türkiye şeriatı ihlal ediyor. Biz Mısır'da bunu istemiyoruz" diyor.
Birliğe, Hilafete, şeriata ve kardeşliğe bu kadar meraklı olan ademlerin 1882'den 1922'ye kadar, İngiliz zulmü altında nasıl Cuma kıldıklarını, nasıl nikah kıydıklarını soran bir "Eyyubi" çıkmıyor.
Son 90 yıldır "karılarını yatakta başka bir erkekle yakaladıklarında ne yaptıklarını" da...
Ayrıca "Mısır Zinası" galiba "müennes" ve "kocalarını yatakta başka bir kadınla yakalayan kadınlar meselesi" Prof. Gazlan'ı pek ilgilendirmiyor.
Laiklik nutuklarında umduğunu bulamayan Erdoğan, bu "bahar üstü" gittiği her Arap ülkesinde mutlaka ekonomiden, paradan, puldan, gazdan, petrolden bahsediyor.
Mısır'da: "Mısır doğalgazının Arap boru hattıyla Türkiye'ye gelmesi, ülkelerimiz için olduğu kadar, bölgemiz ve ötesi açısından da yeni bir sayfa açabilecektir;" mesajını veriyor.
Tunus'ta: "Aramızda şu an 1 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi var. Bu yeterli mi? Değil. Bunu tabii yeterli hale getirecek adımları inşallah atacağız;"diye konuşuyor.
Libya'da: "Bir olun. Libya'nın yeraltı zenginlikleri üzerinde hesap yapanlara asla prim vermeyin. Libya Libyalılarındır" diyor. Sanki 1870 İtalyasında Garibaldi veya 1913 Türkiyesinde Enver Paşa konuşuyor ve Erdoğan, galiba Libya ile çoktan "entegre olduğumuzu" düşünüyor.
Erdoğan'ın yanında "Elifba bilen" iş adamları da var ."Karşıdan" bakıldığında Başbakan, mahalle arkadaşlarını kendi mekanında "yaramazlık yapmaya" götürmüş bir Disk Jokey görüntüsü veriyor.
Ertesi gün belli başlı "jurnalistler" birer açık istihbarat bülteni gibi uyarı atışları yapmaya başlıyor:
New York Times: "Erdoğan yeni Selahattin Eyyubi"
Wall Street Journal: "Türkiye İsrail'i izole ediyor"
İngiliz Financial Times : "Erdoğan, 1187'de Kudüs'ü Haçlılardan geri alan Selahattin Eyyübi'den sonra Arapların en fazla hayranlık duyduğu Arap olmayan lider..."
Fransız Le Monde: "Bir gün önce Libya'ya giden Sarkozy'nin amacı bölgede Erdoğan'ın yükselen popülaritesinin önüne geçmek."
Alman Die Welt: "Yeni Halife!.."
O haberlerde kullanılan manşetlere ve bugün yaşanan olaylara ayrı ayrı bakınca durumun hiç de öyle anlatıldığı gibi "Eyyubi işi" olmadığı gayet açık görülüyor.
Selahaddin Eyyubi, kendisiyle barış yapmak için huzuruna gelen meşhur İngiliz kralı Arslan Yürekli Richard'ın, yolu daraltan bir merdiven korkuluğunu kılıcıyla parçalaması üzerine göğüs cebinden Şam dokuması bir mendil çıkarmıştı. Kumaşı havaya atmış, eğimli Türk kılıcı üzerinden yere doğru süzülmesi tamamlandığında Üç kralın da gözü faltaşı gibi açılmıştı.
İpek mendil, kendi ağırlığıyla kesilmiş ve yere "iki parça olarak" düşmüştü. İngiliz, Fransız ve Alman krallarını kahreden o bir kaç saniyelik sessizlik, "Türk çeliği"nin ağzından, doğunun teknolojik üstünlüğünü dünyaya anlatan tarihi bir brifing olarak bugün de hatırlanıyor.
Selçukluların Halep Atabeyi Nureddin Zengi'nin askeri Selahaddin'i, Selahaddin-i Eyyubi yapan da Mescid-i Aksa'nın kapısını Müslümanlara yeniden açan da Türk medeniyetindeki bu "üstünlük"tü.
Amerika'dan aldığı tankını ve uçağını İsrail'e tamir ettiren bir Eşbaşkanın yapacağı Selahattin'lik, Müslümanların dün "Adil düzene ilk geçen" ülke diye ihbar edilen Bosna'da, kapılarını ifrit Selefiliğe açan Çeçenistan'da, El Kaide'ye yataklık eden Afganistan'da ve Saddamın provoke ettiği Irak'ta olduğu gibi katledilmesidir. Bugün de tanka, tüfeğe, uçağa karşı siyasi güç dengesi sağlamadan Müslüman Kardeşler bayrağı açan insanlar, Kahire'de ve Şam'da katledilmektedir.
Politik güç, "Milli güç"ün ulusal ve uluslararası alanda etkin bir biçimde kullanılmasıdır. Milliyetçiliği ve milli gücü ayaklar altına almış bir BOP Eş Başkanı için en makbul meslek ise El Cezire Radyosunda DJ'lik yapmaktır.
Repertuvar hazır nasıl olsa... Gelene geçene bilinen mix!.. "Beraber ıslandık biz bu yollarda!.."