14 Mayıs'a haftalar kala, döviz talebi oluşturacak tüm yolları tıkayarak seçimlere kadar ekonomide yaşanması muhtemel bir krizi önlemeyi amaçlayan Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası, şubat ayı itibariyle start verdiği yasak furyası ile Cumhuriyet tarihinde benzeri rastlanmamış bir durumun ortaya çıkmasına neden oldu.

TÜRKİYE TARİHİNDE BİR İLK YAŞANDI

Spot piyasaların kalbi olarak bilinen, altın ve döviz alımında ekonominin referans noktası haline gelmiş Kapalıçarşı'da, tarihte ilk kez gösterge kurunun üzerinde dolar alım-satım işlemleri yapılmakta. Ekonomistler, mevcut durumu hiperenflasyon yaşayan ülkelerde görülen 'çoklu kur' hadisesinin başlangıç aşaması olarak yorumlarken, acil önlemlerin alınmaması halinde döviz için karaborsa şartlarının ortaya çıkacağına dikkat çekilmekte.

Gün içerisinde Kapalıçarşı'da 20.40 seviyesini aşan dolar/TL paritesi, seçim sonrası yaşanması muhtemel bir 'kur krizi' nedeniyle banka ve özel sektörde yer alan şirketleri de harekete geçirmiş durumda. Çok sayıda kuruluş, muhtemel bir kriz ortamına yönelik stres testlerine yönelirken, fiziki piyasalarda dolaşımda bulunan dolara yönelik bankalar ve şirketler tarafından rekor seviyede bir talep olduğu kayıtlara geçmiş durumda.

Döviz konusunda bir diğer büyük sıkıntı ise 21 Aralık 2021 tarihinde hayata geçirilen Kur Korumalı Mevduat (KKM) uygulamasının giderek büyümesiyle ortaya çıkıyor. KKM havuzundaki toplam paranın 1.90 trilyon lirayı geçerek tarihin en yüksek seviyesine ulaşması, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın (TCMB), seçimlere kadar elini rahatlatıyor olsa da, hesaplarda biriken tutarın yükselmesi, olağanüstü koşullar nedeniyle getirilen KKM'nin er ya da geç sonlandırılacağı hesaba katıldığında, tasfiye sürecinin giderek daha da zor hale geleceğini gözler önüne seriyor.

"TARİHİN EN LİYAKATSIZ MERKEZ BANKASI YÖNETİMİ"

Gelişmiş ülkelerin tamamında, merkez bankalarının en temel görevi, ülkenin yerli para biriminin değerini korumaya çalışmak olmasına karşın, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), AKP güdümündeki politikalarına devam ederek Türk lirasının değerini buharlaştırmaya devam ediyor. Pandemi sonrası dünya genelinde takip edilen 'sıkı para politikaları' ve 'faiz artırım' kararlarına karşılık, hakim uygulamaların tam tersi istikamette hareket eden ve Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Faiz Sebep Enflasyon Sonuçtur' teorisini ekonomi yönetiminde rehber edinen TCMB'ye en sert tepkilerden biri de Millet İttifakı'nın Hazive Maliye Bakanlığı için en güçlü adayı olarak gözüken Prof. Dr. Bilge Yılmaz'dan geldi.

Yılmaz, sosyla medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:

"Merkez Bankası tarihinin en liyakatsız yönetimi sonunda bunu da yaptı.

Sistemi öyle zorladılar, öyle bozdular ki önce enflasyon kontrolden çıktı, şimdi de piyasadaki döviz kuru ile TCMB gösterge kuru arasındaki makas %5'e ulaştı. Bu anomali hem şirketlerimizi ateşe atıyor hem zarara uğratıyor. Şirketler bu riski bertaraf etmek için müşterilerine gösterge kuru değil, piyasa kurunu dikkate alacaklarını açıklamaya başladı.

"KENDİ İTİBARINI BEŞ PARALIK ETTİ"

Bu ne mi demek? Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nın açıkladığı döviz kurunun geçerliliği yok demek. Milli paramızın itibarını korumakla görevli olan kurum kendi itibarını beş paralık etti, kendini kimsenin dikkate almadığı bir kuruma dönüştürdü.

Ne açıkladığı politika faizine inanan var ne açıkladığı döviz kuruna."


Editör: Kerim Öztürk