GÜNCEL

Değişmeyende, değişim!

Günümüzde değişim o kadar güzel anlatılıyor ki sanki ütopya. Siyasetçi, gazeteci, iktidar, muhalefet çoklarından dinleyince, havanın “sis” ten kurtulup, aydınlanacağını bekliyoruz. Ozan geleneğinde, sevda türküleri olduğu kadar, sitem türküleri de vardır. Divan şiirinde Nev’i “ Bela dildendir, ol dildar elinden dadımız yoktur, Gönüldendir şikayet, kimseden feryadımız yoktur, şiirinde de sitem, bu değil mi? 

Günümüzde değişim o kadar güzel anlatılıyor ki sanki ütopya. Siyasetçi, gazeteci, iktidar, muhalefet çoklarından dinleyince, havanın “sis” ten kurtulup, aydınlanacağını bekliyoruz. Ozan geleneğinde, sevda türküleri olduğu kadar, sitem türküleri de vardır. Divan şiirinde Nev’i “ Bela dildendir, ol dildar elinden dadımız yoktur, Gönüldendir şikayet, kimseden feryadımız yoktur, şiirinde de sitem, bu değil mi? 

Nesimi "razıyım açan gülünden, yeter ki dikenin batmasın feryadını kime söylüyor. Kurulu ve kirli rejimler, toplumu kendi hikayelerine göre, terbiye etmek ister , kendi düzeninin devamını ister. Yanlışı, doğru göstermek algıları, deniz kenarında, kumdan ev yapan çocukların, yapınca sevinmesi, yıkınca da sevinmesine benziyor. Bunlardan nasıl kurtulacağız ki, değişim gerçekleşsin. Sistemin, adaletsiz yönetimin intikamı, mazlum ve masumlara vurmasın. Bal toplamak istiyorsanız, arı kovanına çomak sokmayınız diye bir söz vardır. Kirli düzene biat ve itaat edin anlayışı.
Amin Maalouf” Ortadoğu insanını tanımlarken, her şeye üzülen ama, hiç bir şeyle ilgilenmeyen insanlar;şikayet eden bir insanın, çözüm aradığını sanırsınız değil mi?

Hayır bizde insan,  çözüm için değil, söylenmek için şikayet eder der.Geçmişten beri olan özellik. Biz Ortadoğu insanımıyız ki bunları yaşıyoruz.İsteklerle  uzlaşmak çok zor, çok istenir. Karın tokluğuna yaşayan bir yerde, ilkeli düşünme üretilmez. Bunları gördükçe, İranda özgürlük isteyen 22 yaşındaki öldürülen Amini’nin “mücrim gibi titredim, baktıkça istikbalime” direnişi geliyor. Kötülüğe sessizlik, kötüye yardım etmek değil mi? Bir zamanlar toz kondurmadıklarımız, şu an kirden gözükmüyor. Değişim,en karanlık noktada, ışığı görmenin yoluna,  niçin gidilmez. Entrikalar hep devam eder.

Mitad Paşa’nın Taif zindanında, Yıldız Sarayı yargılamalarında "Abdülaziz öldürülmesi ile sahte yargılamaları anlatırken, bu yargılamalarda iki şey doğru, diğerleri hep düzmece diyor. Biri yargılamayı yapanın,  “besmele”ile başlaması, biri de ifadenin sonundaki, tarih diyor. Bugün böyle değil mi? Sahte tanıklar, deliller daha neler neler. Yıllar geçsede, aktörler değişse de hukuksuzluklar değişmiyor. Değişim  bunlarda olmuyor. Güç;kusurları ile, kusursuzların peşinde. Siyaset topyekün, skandalları kapatmak peşinde. Abdullah Gül’ün adaylığı gündeme geldi diye, helikopterle giden güç temsilcileri, herhalde çay içmeye gitmemişlerdir. Halen de sırlar açıklanmadı. Daha neler neler. Hukuk devletlerinde bunlar olur mu?

Üst sınıflar, ekonomik ve politik güçlerine güç katma peşinde, orta sınıf, sessizce özgürlük peşinde, alt sınıflarda, mevcut iktidara tapınan bir durumu,  muhafaza kaygısıyla, hareket eden bir anlayışta, değişim beklenir mi? Çevre, merkezdeki ranta, cürümü ve etkisi kadar ortak olunca akıl, bilim, hukuk, demokrasi ve ahlak yürür mü?

Evcilleştirilmiş bir toplumdan,  özgür düşünce çıkar mı, değişim olur mu? Merkezi güç,istediği ölçüde, ikincilikleri yaratıyor. 15 Temmuz sonrası, farklı kesimlerden, farklı ideolojik ve siyasi kamplardan gelen,oligark zümresi bütünleşmesi yaratıldı. Kaynağı belirsiz zenginleşme ve kirli düzen, adalet ister mi? İşin ilginç yanı “feto” önceleri suç belirleme delili  iken, şimdi de, suçtan kurtuluş deliline, çevrildi. Rüşvet, tecavüz , borsa ve her türlü suç işleyenlerin sıfatı ne olursa olsun, kurtuluşu feto kumpas kurdu. Delil önemli değil ki! Ahlaksızları, ahlaklı gibi göstermek, toplumun ahlakını bozdu. Acı olan bu.

Peki demokrat düşünenler, muhalefet, siyasetin temsilcileri, bunları niçin sorgulamıyor ve çare üretmiyor. Engeller aşmak için değil mi ki, topyekün güveninizi kaybettiniz. Bütün bu olumsuzlukları ne zaman göreceksiniz?

Delege kavgaları, kutuplaşmalar kime yarar. Asıl değişim, yeni siyasi anlayışı getirecek, tüm demokratlara düşüyor. Cemil Meriç’ in dediği gibi,  müzakere yoluyla ayrımsız,  namusluların, namussuzlara karşı örgütlenip, yeni bir değişimle, adaletsizliğe uğrayanların, sesi olunuz.

Kemal Albayrak