Önce "MHP, CHP, DSP, DP, BTP" arasında toplumsal uzlaşma metni imzalanarak "Çatı Aday" olarak Türk milletinin iradesine sunulan Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na sonradan LDP ve BBP gibi partilerde resmi destek açıklaması yaptılar. Bu aşamada Saadet Partisi'nin kararı bekleniyor. Daha geçtiğimiz hafta AKP'yi "Ama emin olun bu tür insanlar dünyada en acınacak insanlardır. O gelirler, o servetler kendilerinin alın teri değil, sattıkları davanın bedelidir." sözleriyle ağır bir şekilde eleştiren Saadet Partisi Genel Başkanı Prof.Dr. Mustafa Kamalak'ın Cumhurbaşkanlığı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ı desteklemesi mümkün gözükmüyor. Bir gün sonra Saadet Partisi'de kararını açıklayacak, Türk milletinin geleceği açısından bu kararı merakla bekliyoruz.
AKP'nin Cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın devletin imkânlarını kullanarak düzenlediği mitinglerde ve toplantılarda fitne çıkarma ve küçük görme taktiğini MHP ve CHP'yi Pensilvanya ile beraber hareket etmekle suçlayarak ve diğer destek veren partileri de "Zavallı Figürler" diyerek sürdürüyor. Herhalde kendi adaylığına destek verselerdi "Büyük Figürler" olarak sıfatlandıracaktı!
Böylesine bir süreçte toplumsal uzlaşma adına ve Türkiye'de huzuru hâkim kılmak için duruş sergileyen partilerin oy oranı ne olursa olsun gerçekten büyük ve şerefli bir adım atmışlardır. Partili olmayan ama milletin milli-manevi değerlerini yaşayan ve hakkı, hukuku, demokrasiyi koruyacak bir aday etrafında herkesin birleşmesi ülkenin geleceği açısından çok önemlidir. Türk milletinin "Çatı Adayı" haline gelen Prof. Dr.Ekmeleddin İhsanoğlu, milli ve muhafazakâr olmayan Recep Tayyip Erdoğan karşısında da gün geçtikçe aldığı destek güçlenmekte ve büyümektedir.
Recep Tayyip Erdoğan'ın bizzat yönettiği "Havuz Medyası" ve diğer "Yandaş Medya" Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'na ve onu destekleyen partilere, kişilere nasıl saldıracağını şaşırmış durumdadır. Her yolu deniyorlar. Kıvranıyorlar.
Ateist ölçüleri kabul eden PKK ve Yahudi beslemesi Barzani ile aynı dava için yol yürümekten utanmayanların yapabildikleri en büyük propaganda "MHP sol parti CHP'nin peşine takıldı" şeklindedir. Oysa Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu CHP'li olmadığı gibi, 7 partinin ortaklaşa desteklediği milliyetçi-muhafazakâr bir adaydır. Yedi partinin beşi ise (MHP, BBP, BTP, DP, LDP) sol bir düşünceye sahip değildir.
MHP'liye "CHP'nin peşine takıldınız", CHP'liye "MHP'nin peşine takıldınız" gibi bir basitlik sataşmalı propagandalar AKP'ye çok yakışan ama etkisiz bir fitne üretimi olmaktadır. Çünkü bu propagandalar artık bozuk plak sesi vermeye başlamıştır.
Birde sanki MHP ve CHP'yi çok seviyorlarmış gibi "Kendi partiniz içinde hiç mi değerli biri yoktu da aday yapmadınız?" gibi Küçük Emrah modeli sahte ağlamaları ve tavsiyeleri oldukça hüzünlü olmaktadır!
Aslında MHP ve CHP yetkilileri de buna karşılık sürekli "AKP içinde hiç mi yolsuzluk, hırsızlık, rüşvet, para sıfırlama iddialarında adı geçmeyen biri yoktu da bunu aday yaptınız?" diye sormalıdır.
"MHP NİYE KENDİ ADAYINI ÇIKARMADI" FİTNESİ!
"Çatı Aday" projesi MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli'nin bir hamlesiydi. Tohum ekildi, filizlendi ve şimdi milli çatının yaprakları açmaya başladı. Rüzgâr yapraklara değdikçe huzur, birlik ve sağduyu kokuları geliyor.
Elbette bu durum en çok sürekli kavga, kaos, kutuplaşma arayan Recep Tayyip Erdoğan'ın kimyasını bozdu. Recep Tayyip Erdoğan'ın derdi "Niye birleşiyorsunuz, niye parça parça olmuyorsunuz?" şeklindedir.
Türkiye'nin siyasi aritmetiğine bakınca her parti kendi adayını çıkarmış olsaydı, Recep Tayyip Erdoğan elindeki medya gücüyle tekrar AKP-CHP kutuplaşması yaratıp, Türkiye'deki %70'i kaplayan sağ kesimin büyük bir bölümünü AKP'de toplayıp, Cumhurbaşkanı olma durumunu garanti altına alacaktı.
CHP Deniz Baykal'a kaset tezgâhı üzerinden her türlü ölçüsüz, izansız saldırıları yapmış adamların "Niye Deniz Baykal gibi değerli isimleri aday yapmıyorsunuz?" propagandaları bu tezgâh için bir çabaydı. Sağcı-solcu, Türk milliyetçisi, muhafazakâr hiçbir parti AKP'nin bu tezgâhına düşmedi.
Bu tezgâha düşmeme de en büyük pay MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye aittir.
MHP Lideri Devlet Bahçeli "Çatı Aday Projesini" geometrik çizimler yaparak Hürriyet Gazetesi'nden Şükrü Küçükşahin'e anlatmıştı. O da köşesinde bu durumu şu şekilde kaleme almıştı:
"BU işin bir formülü var, bunu uygulamalıyız" diyerek bir not kağıdı isteyen Bahçeli, iki tane üçgen çizdi. Bu üçgenlerden birinin altına yüzde 64, diğerine yüzde 36 yazdı. Türkiye'de seçmen gerçeğinin bu olduğunu söyledi ve iki üçgenin üst ortasına bir yuvarlak çizdi. O yuvarlaktan iki üçgenin geniş bölümlerini içine alan iki yeni çizgi çekti, daha büyük bir oranı içeren en büyük üçgeni ortaya çıkardı. "Çare bu üçüncü, büyük üçgen" diyen Bahçeli bu geometrik formülü, "Şimdi biz, bu iki üçgenden daha büyük bir üçgen ortaya çıkarmalıyız. Bu iki üçgenin içindeki vatandaşın kabulünü görecek bir ismi aday gösterirsek, yüzde 64 ve 36'dan büyük bir bölümü buraya kayar."
Sonuçta AKP'ye oy vermiş seçmenden bile oy alabilecek özelliklere sahip bir aday olarak Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu ortaya çıkmıştır. Dün MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin geometrik çizimleriyle dalga geçen Recep Tayyip Erdoğan bile şimdi MHP'lilere, Ülkücülere ettiği hakaret ve küfürleri unutmuş gibi "MHP'li kardeşlerimmmm, Ülkücü kardeşlerimmmm" diye o rahatsız edici ses tonuyla adeta yalvarırcasına konuşmaktadır.
"MHP niye kendi adayını çıkarmadı?" şeklinde sosyal medyada MHP ve Ülkücü maskeli saldırı kampanyaları başlamıştı. Sonra bu kampanyanın sahibinin "Allah aşkına ülkücü camia kendi içinden, MHP içinden bir tane cumhurbaşkanı adayı çıkaramadı mı? Ben, ülkücü kardeşlerime sesleniyorum, MHP'ye gönül veren kardeşlerime sesleniyorum" sözleriyle miting meydanlarını dolaşan Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu anlaşılmıştır. Türkiye'deki siyasi partilerin oy grafiğine bakarak "MHP niye kendi adayını çıkarmadı?" diye konuşan, yazan kimi görürsem karşımda sadece Recep Tayyip Erdoğan canlanmaktadır.
Öyle bir yazıyor, öyle bir konuşuyorlar ki, sanırsın ki MHP'nin oy oranı %50 ve MHP buna rağmen kendi kendine macera arıyor. MHP kendi bünyesinden aday çıkardı diyelim % kaç oy alacaktır? Türkiye şartlarında alınacak oy oranı ile MHP kendi adayını seçtirebilecek miydi?
MHP'den aday gösterilecek her isim kıymetli ve değerli olacaktı elbette. Ama birazda gerçekler üzerinde sonuç değerlendirmesi yapmak gerekmiyor mu?
Böyle bir adım direkt Recep Tayyip Erdoğan lehine olmayacak mıydı? Bunu kim istedi, kim çabaladıysa emin olun bilerek yahut bilmeyerek Recep Tayyip Erdoğan'a çalışmıştır.
Ülkücü Hareket tarihinde bizzat Başbuğ Alparslan Türkeş'i Cumhurbaşkanı adayı olarak çıkarmıştır. O zaman yapılan Cumhurbaşkanlığı seçim sonunda: Kontenjan Senatörü Cevdet Sunay, oylamaya katılan 532 üyenin 461′inin oyunu alarak Cumhurbaşkanı seçilmiş. Aynı seçimde aday olan Başbuğ Alparslan Türkeş, 11 oy almıştır.
Haklı olmak, doğru olmak, en güzel fikir sahibi olmak bazen başarıyı getirmiyor. Bu kadar rezalete, ihanete rağmen AKP'nin %43 oy aldığı Türkiye manzarası karşımızdadır. Adımları da ona göre atmak gerekmektedir.
Son seçimleri ölçü alacak olursak AKP'nin oy oranı %43 ve ikinci turda AKP'yi desteklemesi kesin gözüyle gözüken PKK adına siyaset yapan partinin oy oranı %6'dır. Yani toplamda : %49
Muhalefetin oy oranı ise toplamda : %51'dir.
Muhalefet bir adım öndedir. Bu oy oranı korunup, üzerine de oy eklenirse bu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Prof.Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun şahsında Türkiye'nin zaferi olacaktır.
Eğer Recep Tayyip Erdoğan hem MHP'ye, hem CHP'ye "Niye kendi partinizden aday çıkarmadınız?" diye miting meydanlarını geziyorsa rahat olmadığının ispatıdır. Bu saatten sonra Recep Tayyip Erdoğan'ın ağzıyla bunun tartışmasını yapanda emin olun gönlü ve oyu AKP'de olan kişidir.
AKP-PKK-Barzani ittifakı karşısında, MHP, CHP, DSP, BTP, BBP, LDP, DP ittifakı oluşmuştur. Bu kadar açık ve nettir. Herkes safını ona göre tercih etsin!
YILDIRAY ÇİÇEK