Göktürk Yazıtları “Mengü Taşları” yazıldı. Biraz çalışan bugün de ne denildiğini anlar. (1400 yılı öncesinin Türkçesidir)
Yunus Emre’nin Türkçesine bak:
“Karlı dağların başında
Salkım salkın olan bulut
Saçın çözüp benim için
Yaşın yaşın ağlar mısın” (800 yıl öncesinin Türkçesidir)
Osmanlı Türklükten uzaklaşmadan önce 2. Murat (Fatih’in Babası) döneminin Türkçesine örnek:
Halifenin diline yürüdü ki
“Niteki Tanrı birdir, ben dahi hilafette birim.” Cafer eyitti
“Yanıldın ey müminlerin beyi. Sen ikisin: Can ve Ten… İkidensin: Ata, Ana… İkidesin: gece, gündüz. İkiye varacaksın: uçmak, tamu…”
17. Yüzyıldan başlayarak Türkçeye Türkçe sözlerden çok Farsça, Arapça sözler dolduruldu. Geliniz 1908’de mekteplerde okunan tarih kitabından bir örnek verelim:
“Ol şeb-i hayır ki bir sabâh-ı felâhın miftah-ı zafer-küşası idi. Şehriyar-ı Gazi Hazretleri cebin-i taarru-u iftikarı, zemin-i şeffu-u istinsardan kaldırmayıp”
Böyle örnekler çoktur.
Yirminci yüzyılda yazılanları bugünün Türkleri dili kendilerinden çok uzak bulurlar.
Buyurun Tevfik Fikret’ten okuyalım. Şiirin adı bile Türkçeden ne kadar uzak…
Tarih-i Kadim’e Zeyl
Ziver-i kürsi-i yakın
Şair-i müçtehid-i din-i mübin
Örnekler çok da kuşku yok… Adına Osmanlıca denilen bu yapay dil, içinde Türkçe sözler de olan bir uydurukça dildir. Kendilerine Osmanlı diyenler bu dil ile yazdılar: Türkler ise anlamadılar, alay ettiler.
Atalarımızın diliymiş de… Dil Devrimi atalarımızla anlaşmamızı ortadan kaldırmış da…
Bunlar bilimlik temeli olmayan boş sözlerdir.
Nasıl Arap harfleri Türk’e bin yıl kötülük etmişse, bu uyduruk dil de Türk’e dört yüz yıl aynı kötülüğü etmiştir.
Türk bu dil ile bilim yapamazdı yapamamıştır. O yüzden tek tük bilgin çıkmışsa onlar da başkalarının diliyle yazmışlardır.
Dil Devrimi önce, Türklerin anlayacağı biçimde Türkçe yazmak amacıyla başlamıştır. Mehmet Emin Yurdakul, Z. Gökalp öncülük yapmış, arkası gelmiştir.
Yine de Cumhuriyetin başlarında kullanılan dil Farsçanın, Arapçanın yoğun baskısı altındadır.
Cumhuriyetin Dil Devrimi Türkçesi olabildiğince yabancı sözlerden kurtarmıştır. Aşırı gitmeler, yanlış türetmeler de olmamış değildir. Bunların kimilerinden kısa dönemde kurtulunmuşsa da bugüne dek süren yanlışlıklar da vardır.
Söz gelimi gereksiz yere “sel, sal, al” takıları abartılarak Türkçeye bulaştırmıştır. Türkçede “lık, luk, cil, cul, li, lu” takılarının varlığı, onların yaygınlaşması gerektiği unutulmuştur.
Bilimsel yerine bilimlik denilmeliydi.
Etrüstklerin kullandığı Göktürk damgalarından yapılan, adına Latin damgaları (harfleri) denilen bugünkülerde de etkisi var. K (k), Q (q) alınmalıydı.
Dil devriminin eleştirilecek yanları olmakla birlikte özünde doğrudur.
Bir başka yanlış da Dil Devrimini bitmiş sanmaktır.
Öyle değil…
Bugün de dilimizi yabancı sözlerin bozmasından korumak Dil Devrimine inanmanın gereğidir.
Kompüter yerine bilgisayar dedik tuttu. Neden cankurtarandan caydık da ambulans diyoruz?
Neden üniversite yerine BİLİMEVİ, internet yerine BİLGİ AĞI demeyelim.