Değerli okurlarım, öncelikle Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hakka yürüyüşünün 75. sene-i devriyesinde sevgiyle, saygıyla, minnetle ve hörmetle anıyorum. Ruhu şad, toprağı bol ve mekanı cennet olsun.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yapmak isteyipte ömrü yetmediği için yapamadığı birbirinden çok değerli hayalleri/hedefleri vardı. Ne kadar Yörük Türklerinden de olsa, doğduğu şehir Selanik basta olmak üzere, Trakya ve Kuzey Irak'ı (Musul-Kerkük) misaki milli sınırlarımıza dahil etme hayalini/hedefini arzuluyordu.

"Tanrı nasip eder, ömrüm vefa ederse; Musul, Kerkük ve Adaları geri alacağım. Selanik de dahil Batı Trakya'yı Türkiye hudutları içine katacağım!"

Bazı konuşmalarında "hayal gibide olsa, aslında hayal olmadığını ve yapılması mümkün" olduğunu dile getirirdi. Nitekim bir çok hayalini gerçekleştirmiş ki, en büyük hayalini ve hedefini şu sözlerle aslında açık ve net anlatıyordu;

"Ben her şeyden önce bir Türk milliyetçisiyim. Böyle doğdum. Böyle öleceğim. Türk birliğinin, bir gün hakikat olacağına inancım vardır. Ben görmesem bile, gözlerimi dünyaya onun rüyaları içinde kapayacağım. Türk birliğine inanıyorum, onu görüyorum. Yarının tarihi, yeni fasıllarını Türk birliğiyle açacaktır. Dünya sükununu bu fasıllar içinde bulacaktır. Türk'ün varlığı bu köhne aleme yeni ufuklar açacak, güneş ne demek, ufuk ne demek, o zaman görülecek."

Bu günleri görmüşcesine öyle sözler etti ki Gazi Mutafa Kemal Atatürk, siyasi iktidar AKP'nin eliyle iki dilli geçişe TOKAT GİBİDİR bu sözler;

"Milliyetin çok belirgin niteliklerinden biri de dildir. Türk milletindenim diyen insan, her şeyden önce ve kesinlikle Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan Türk kültürüne, topluğuna bağlılığını iddia ederse buna inanmak doğru olmaz."

Türklüğün önemine ve değerine, millet konusunada vurgu yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk şu değerli sözleri dile getirmiştir;

"Türk milletinin kuruluşunda etkili olduğu görülen tabiî gerçekler şunlardır:
a) Siyasî varlıkta birlik
b) Dil birliği
c) Yurt birliği
d) Irk ve menşe birliği
e) Tarihî karabet
f) Ahlâkî karabet
Türk milletinin teşekkülünde mevcut olan bu şartlar diğer milletlerde hepsi birden yok gibidir. Daha umumî bir tarif yapabilmek için diyelim ki; bir topluma millet diyebilmek için bu şartlar, aynı zamanda bütün olarak veya kısmen, bir arada bulunmak lâzımdır. Bütün milletler tamamen aynı şartlar altında teşekkül etmemiş olduklarına göre Türk milletinde yaptığımız gibi, diğer her millet ayrı olarak mütalâa edilmedikçe, milliyet fikrini umumî ve ilmî olarak tarif etmek güçtür.”(1930)

Bilindiği gibi islamiyette kadının yani annelerimizin yeri farklı ve anlamlıdır. 
Türk kadınının Çanakkale ve Kurtuluş savaşında gösterdiği azim, çalışkanlık, kararlılık ve inanç hepinizin mağlumudur.
Bakınız Gazi Mustafa Kemal Atatürk kadınlarımızla alakalı hangi övgü dolu sözleri sarf etmiştir;

"Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."

Ekonominin öneminede vurgu yapan Gazi Mustafa Kemal Atatürk, değerli fikrini şu sözlerle dile getirmiştir;

"Tam bağımsızlık, ancak mali bağımsızlık ile mümkündür. Bir devletin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca, o devletin bütün hayat ışıklarında bağımsızlık felç olur. Ekonomik kalkınma, Türkiye'nin hür, müstakil, daima daha kuvvetli, daima daha refahlı Türkiye idealinin belkemiğidir."

Gazi Mustafa Kemal Atatürk yüce İslam dini ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sav içinde önemli sözler sarf etmiştir;

"Bütün dünyanın Müslümanları Allah'ın son peygamberi Hz. Muhammed'in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli. Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed'i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli; İslamiyet'in hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler." (Atatürk, Nedim Senbai, A.Ü. Dil, Tarih, Coğrafya Yay., s. 102, 1979)

Değerli okurlarım ben bir Türk genciyim ve bilindiği gibi Türk Milliyetçisi, ülkücü ve turancıyım. Dolayısıyla bu saydığım bir birinden değerli fikriyatları benimsemiş ve kabul etmiş bulunarak, kendimi ifade etmiş oluyorum. Bunun için bir kez daha Cenabı Allah'a hamd-ü senalar olsun.

Çanakkale ve Kurtuluş savaş ruhunu, azmini, kararlılığı ve inancı tekrar yakalamamız gelişen mevcut ağır şartlarda zaruri bir hal almıştır. Bu sebeple tarihimizden ve kökümüzden kopmadan, yeni dünya düzeninin getirdiği teknolojik ve bilim çerçevesinde yeniden Kuva-yi Milliye hareketi başlatılması kaçınılmazdır.
Yazıma Gazi Muatafa Kemal Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"yle noktalamak istiyorum. Ancak hitabeyi doğru okunması ve anlaşılmasını başta Türk gençliği bahsedilen genc kardeşlerimden ve bütün okurlarımdan rica ediyorum. Zira "Gençliğe Hitabe"nin içinde gelecek için çok ciddi ve önemli mesajlar bulunmaktadır.

"Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır!
Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!" [Gazi Mustafa Kemal Atatürk - 20 Ekim 1927]

Ne mutlu TÜRKÜM diyene!

Sevgi, saygı ve dua ile
Rıfat Paça - 10.11.2013