Dünyanın en iyi havaalanlarından biri olan Atatürk Havaalanı, 6 Nisan 2019 günü tarifeli uçuşlara kapatıldı. 110 yıl önce askeri amaçlı olarak kurulan ve 86 yıl da sivil havacılıkta kullanılan Atatürk Havaalanı'nın pistlerinden birinin başına salgın döneminde hastane kuruldu, şimdi de yanına cami inşa ediliyor...

Konuyla ilgili haberi ilk duyuran İyi Parti İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi Ali Kıdık"Atatürk Havalimanını tarihten silmek isteyenler tam karşısında 100 metre mesafede cami olmasına rağmen Millet İttifakı kazanırsa Atatürk Havalimanı'nı açtırmamak için cami inşaatını da yapmaya başlamış." dedi...

***

Bu girişim, iktidarın "seçimi kaybetmek" korkusundan kaynaklanıyor... Diyelim ki Kemal Kılıçdaroğlu seçimi kazandı ve Millet İttifakı olarak söz verdikleri gibi Atatürk Havaalanının yeniden hizmete açmak istedi. Bunun için inşa edilmekte olan caminin yıkılması gerekecek... İşte o zaman "cami yıkıyor" diye fitne ateşi yakılacak! Öyle ya havaalanında tahrip edilen pistin onarılması için inşa edilen yapıları yıkmaktan başka çare yok...

Haberi duyunca aklıma ilk gelen "Mescidi-i Dırâr" oldu... Dırâr, "zararlı" demek... 19 Mayıs Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nin konuyla ilgili bir yayınında konu şöyle anlatılıyor:

"Hz. Muhammed'in dini ve siyasi otoritesinin tüm Arabistan'ı etkisi altına almaya başladığı bir zamanda, 630 yılında, muhaliflerden Ebu Amir ve Medine'deki bir takım dinsel bölücü ve ikiyüzlüler, münafıklar, söz konusu otoriteyi, sarsmak amacıyla bir örgütlenme yeri olarak tasarladıkları 'Zararlı Mescid'i inşa ettiler. Tebük savaşından dönmekte olan Hz. Muhammed'e bu yeni mescidi onaylatacakları sırada, onların gizli niyet ve planlarını açıklayan ve mescit hakkında ne yapması gerektiğini Peygamber'e bildiren, Tevbe süresinin 107-117. ayetleri indi. Bu ayetlerin gereğini yerine getiren Hz. Muhammed, 'Zararlı Mescid'i yıkıp yaktırdı.

Dinsel değerlerin kötüye kullanılması ihtimalinin her zaman mümkün olabileceğini gösteren 'Zararlı Mescid' olayı karşısında, Hz. Muhammed'in verdiği yıkım kararı, onun dini ve siyasi otoritesini güçlendirmiş; buna karşılık muhaliflerinin gücü ve etkisini azaltmıştır."

*** 

Ramazan'a da girdik ya, Tevbe Suresi'ndeki ayetlerden ikisinin açıklamasını da Diyanet İşleri tefsirinden verelim: 

107: Bir de şunlar var ki, zararlı eylemler gerçekleştirmek, inkârcılıklarını pekiştirmek, müminlerin arasına ayrılık sokmak ve daha önce Allah ve resulüne savaş açmış kişi lehine fırsat kollamak üzere bir mescid yapmışlardır. "Amacımız sadece iyi bir şey yapmaktı" diye de yemin edecekler. Allah şahit, onlar kesinkes yalancıdır.

108: Orada asla namaza durma! Daha ilk günden takvâ temeli üzerine kurulan mescid ise namaz kılman için elbette daha uygundur; burada gerçekten arınmak isteyen adamlar vardır. Allah da arınmaya çalışanları sever.

Kısacası, Atatürk Havaalanı pistine zarar vermek için yanına cami yaptırmak, fitnedir. Bu sebeple "Zarar Camisi" inşaatı durdurulmalı ve pistler eski haline getirilmelidir...

***

Diğer taraftan, kısa süre önce Türk Hava Yolları'ndan emekli olan kaptan pilot Engin Aksüt'ün yönettiği ve İrfan Sarp'ın da konuşmacı olduğu bir Twitter sohbet toplantısında, kara, deniz ve hava ulaştırmasında deneyimli yetkililer, deprem uzmanları ve inşaat mühendisleri, şiddetli bir depremde Kuzey Marmara otoyolundaki viyadüklerin hasar görmesi ve çökmesi durumunda İstanbul Havalimanı ulaşımının kesilebileceği ihtimaline karşı Atatürk Havalimanı'nın İstanbul'un Avrupa yakasında yardım malzemelerinin taşınabileceği tek havalimanı olacağı belirtildi ve pistlerin onarılmasının geciktirilmesine sebep olanların tarihi bir sorumluluğu ve vebali olacağı, bunun ayrıca bir suç teşkil ettiği ifade edildi.

Arslan Bulut - Yeniçağ 

Editör: Kerim Öztürk