Recep T. Erdoğan: “TBMM inşallah salıdan sonra yeni yasal düzenlemeleri gerçekleştirerek, hükûmet idari tedbirleri alarak, diğer tüm kurumlarımız üzerine düşeni yaparak sokakları bu Vandallardan süratle temizleyecektir.” diyor.
Gerçi bunları Başbakan’ın bahsetmesi lâzım ama olsun!
1 Ekim’de PKK’yı meşrulaştıran kanun altında “Cumhurbaşkanı” sıfatıyla kendisinin, “Başbakan” sıfatıyla Ahmet Davutoğlu’nun imzası var. “Vandal” dediklerini muhatap kabul eden de kendileri. (Yoksa R. T. Erdoğan “Vandal” derken “Paralel Yapı” mı demek istedi?! Sokağı karıştıranlar olarak onları da gösterdi de!)
Biz bu köşede daha dört gün önce PKK’nın çok şımartıldığından bahsetmiştik. R. T. Erdoğan iki gün sonra olaylara karışanlar için “Ne bu şımarıklık!” dedi. Akıl için yol bir ama PKK’yı âdeta iktidar ortağı gören kim?!
Parti kapatılmasına şiddetle karşıydım. Ancak, insanlarımızın dirliği söz konusu olunca, legal bile olsa PKK uzantısı hiçbir kuruluşa asla izin verilmemesi gerekir.
PKK’nın kurdurduğu HDP var. Bir parti daha olacak galiba, adını bilmiyorum.
En son kan dökülmesine, 37 kişinin ölmesine sebep olan parti HDP. Başındaki adam da Selahattin Demirtaş. Partinin paralel bir başkanı daha var.
PKK’lılar sahneye çıktıklarından beri görülmemiş kararlılıkla sokaklara aktılar.
Ankara’da bir avukat HDP’liler hakkında suç duyurusunda bulunmuş.
Suç duyurusunda, HDP eş başkanları ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyeleri dâhil bütün yöneticilerinin, IŞİD’in Kobani’ye saldırılarını bahane ederek halkı silâhlı isyana tahrik ve teşvik ettiği, ülke bütünlüğünü bozduğu belirtilmiş.
Dilekçede, HDP’nin Merkez Yürütme Kurulu (MYK)’nun, 6 Ekim Pazartesi günü “Kobani” gündemiyle toplandığı ve basına gönderilen “Halklarımıza acil eylem çağrısı” notuyla Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve yasal mevzuata aykırı olarak Kobani’ye olan IŞİD saldırılarını protesto etmek için sokağa çıkma çağrısında bulunduğu belirtilerek, “Kobane’de durum son derece kritiktir. IŞİD saldırılarını ve AKP iktidarının Kobane’ye ambargo tutumunu protesto etmek üzere halklarımızı sokağa çıkmaya ve sokağa çıkmış olanlara destek vermeye çağırıyoruz. Kobane’de yaşanan katliam girişimine karşı 7’den 70’e bütün halklarımızı sokağa, alan tutmaya ve harekete geçmeye çağırıyoruz. Kobane’deki kuşatma ve vahşi saldırganlık son bulana kadar süresiz direnişe çağırıyoruz.” sözleri hatırlatıyor.
“Âcil eylem”. Bunun anlamı şu: Yakıp yıkın!
Bu partinin başındaki adamı hâlâ demokrasinin teminatı gösteren art niyetliler ve onların peşine takılmış saf diller yok mu, en az Selahattin kadar suçludurlar.
Şikâyetçi avukat benim hemşehrim ve yakın tanıdığım insan. Bir ara haftalık çıkardığımız gazetenin de yazarıydı. Yalnız bir şey daha var: Bu avukat İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın da yakın arkadaşıdır.
Efkan Ala, yakıp yıkanlar için: “Misliyle karşılık bulacaklar.” demişti. Misliyle karşılık bulmalılar tabiî...
Avukat arkadaş, Efkan Ala’ya sormasa bile ne düşündüğünü bilerek bu dilekçeyi vermiştir.
İşte Türkiye’nin manzarası, işte deliller, işte şikâyet dilekçesi... Eğer bu deliller karşısında da Yargıtay Başsavcısı harekete geçmezse sözün bittiği yerdeyiz, demektir.