Malumunuz olduğu üzere Gazze' deki kardeşlerimize yardım götüren gemilere, daha Gazze' ye yaklaşmadan Akdeniz' in Uluslararası sularında İsrail askerleri tarafından baskın düzenlenmiş ve dokuz vatandaşımız, kardeşimiz şehit edilmişti. İsrail' in bu davranışı karşısında yapılması gereken Türkiye öncülüğünde bütün islam aleminin ayağa kalkması ve İsrail' e haddini bildirmesiydi. Maalesef ne Türkiye' nin böyle bir gücü, nede diğer islam ülkelerinde böyle bir güç ve irade olmadığından ancak özür ve tazminat talep edebildik. İsrail iki yıldır taleplerimizi karşılamaya yanaşmadı. Türkiye' yi ciddiye almadı. Çünkü Türkiye olarak, başta insansız hava araçları olmak üzere birçok askeri araç ve gereci İsrail' den temin ediyor,savaş uçaklarımızın ve tanklarımızın bakımlarını İsrail' de yaptırıyor idik. Tabii kapısına gidip yardım talep ettiğiniz devlete, amiyane tabirle posta koyarsanız sizi ciddiye almaz. Fakat geçen zaman zarfında Türkiye' nin İsrail' in teknik desteği olmadan da ayakları üzerinde durabileceğini göstermiş olması  neticesinde özür dilemeği kabul etmiştir. Tazminat ödeyip ödemeyeceği ise henüz belli değildir.
 
İsrail'in hatasını anladığından dolayı, insani duygularla özür dilediğini sanmayınız. Mevcut şartlarda çıkarları öyle gerektirdiği için özür dilemiştir. Bu özrün arkasında mutlaka derin hesapları vardır.
İsrail' in geçmişine kısaca bir göz atarsanız, bundan sonra yapacakları, yapmak istedikleri konusunda fikir sahibi olmak zor olmayacaktır.
İsrail devletini oluşturan Yahudiler Yakup peygamber' in (as.) oğullarından Yahuda' nın soyundan gelmektedirler. Yahudi ismi büyük, büyük dedelerinden gelmektedir. Yakup aleyhisselam' ın diğer adı İsrail olduğu için de İsrail oğulları olarak anılırlar.Kuranı kerimde de Beni İsrail (israiloğulları) olarak tavsif edilmişlerdir. Yahuda ise kıskançlık nedeniyle Yusuf aleyhisselam' ı kuyuya atan kardeşlerden biridir.
İsrail oğulları tarihe isyankar, kavgacı, uzlaşmaz ve azgın bir toplum olarak geçmişlerdir. Bu özelliklerinden olsa gerek yurtlarından sürgün edilmişlerdir. Ne kadar sürgün hayatı yaşadıkları kesin olarak bilinmemekle beraber, hiç bir zaman asimile olmamışlar, kafalarına göre değiştirdikleri dinlerine sıkı sıkıya bağlanmışlar ve kimliklerini kaybetmemişlerdir. Nil nehri ile Fırat nehri arasında kalan toprakların Allah(c.c.) tarafından onlara vaadedildiğine (arzı mevut ) kati olarak inanmakta ve sahip olmak için sürekli, çaba harcamaktadırlar.
1898 yılında Basel ' de yapılan Siyonist kongresinde alınan karara göre ilk adım olarak İsrail devleti kurulacak ve bölgede yayılma politikaları uygulanacaktır. Bu karar doğrultusunda Teodor Herlz başkanlığında bir heyet Abdulhamit  Han' a giderek, Osmanlı' nın Düyun-i Umumiye (o devrin IMF si) idaresine olan borçlarının ödenmesi karşılığında Filistin' den toprak talebinde bulunmuş, Abdulhamit Han ise “kan ile alınan topraklar para ile satılamaz” diyerek bu isteklerini geri çevirmiştir.
Tabii 1908' de Abdulhamit Han tahtdan indirilmiş, takibeden dönemde Osmanlı' nın yıkılış süreci hızlanmış, nihayetinde batılılar petrol kuyularına kavuşmuş, Yahudiler de devletlerini kurmuşlardır.
Bu nedenle Osmanlı' yı yıkan dış etkenlerden birisi belki başlıcası Siyonizmdir dersek abartmış olmayız.
İsrail ile çevresindeki Arap ülkeleri arasında 1947, 1967 ve 1972 de savaşlar olmuş ama hepsinden İsrail galip çıkmış ve bölgeye biraz daha yayılmıştır. Çünkü arkasında Avrupa ve ABD vardır. Dikkat edilirse İsaril' in güvenliğini tehlikeye sokacak her adım karşısında ABD ' ni bulmaktadır.Uranyum zenginleştiriyor diye İran' a ambargo uygulayan, onu vurmakla dehdit eden ABD, nedense İsrail' in elindeki nükleer silahlardan hiç bahsetmemektedir.                                                                                                        
İsrail var oldukça ortadoğu' ya barışın gelmesi hayaldir. İslam alemi içinde bulunduğu gevşeklikten, dağınıklıktan kurtulup tek vücut olmadıkça, Avrupa ve ABD, İsrail' in insanlık dışı uygulamalarını, vahşetini kayıtsız şartsız onayladıkça ortadoğuda kan akmaya devam edecektir. Çünkü akan müslüman kanıdır. İsrail' in fosfor bombalarıyla yaktığı çocuklar Gazzeli müslüman çocuklarıdır ve batı medeniyetinin ilgi alanına girmemektedir. Ya da batı dünyası “küfür tek millet “ fehvasınca hareket ediyor demek dahamı doğru olur?.
 
Şimdi bizlerin ve elhamdulaillah müslümanım diyen herkesin yapmamız gereken İsrail özür diledi edebiyatını bir kenara bırakıp, içinde bulunduğumuz zilletten nasıl kurtuluruzu düşünmek ve bu konuda nefis muhasebesi yapmaktır. Rabbim bizlere mümin şuuru ve feraseti ihsan etsin. Amin.