GÜNCEL

İsrail’in kendini savunma hakkı bu mu?

İsrail’in kendini savunma hakkı bu mu? Prof. Dr. Mustafa E. Erkal yazdı.

Dünyanın gözü önünde çirkin bir oyun oynanıyor. Ortadoğu’ya, ABD çıkarlarına uygun bir şekil verilmeye çalışılıyor. Bu işte kullanılan malzeme ABD’nin Ortadoğu’daki gerçek müttefiki İsrail’dir. Bu nasıl savunmadır ki on beş bin Filistinli, çoğu kadın ve çocuk, siviller rahatça öldürülüyor. Camiler, okullar, kiliseler ve hastaneler bombalanıyor. Ayakta bina kalmıyor. Büyük çoğunluğu yıkılıyor. Yıkıntılar altında kalan şehitlerin sayısı da bilinmiyor. Arap ülkelerinin çoğu diplomatik çözüm peşinde… Toplantılarda veya sinemalarda verilen aralara benzer şekilde silahların bir süre susması ateşkese tercih ediliyor. Anlaşılan ABD emrindeki İsrail’in hesabında daha birçok Filistinliyi öldürmek var. Farklılıklara saygı ve bir arada yaşama şuuru dinamitleniyor. ABD ve İsrail sürekli artacak bir krizi besliyor.

Irkçı İsrail kana doymuyor. Aslında bu bir savaş değil; açıkça bir soykırımdır. Çünkü soykırım bir gücün veya ülkenin kendine karşı olan bir gurubu sistemli bir şekilde ortadan kaldırma sürecidir. İsrailli muhaliflerin de oynanan oyundan rahatsız oldukları açıktır. Hiç kimsenin diğerinin yaşama hakkını ortadan kaldırması kabul edilemez. İnsan haklarının en önemlisi yaşama hakkıdır. Milletlerarası yasaları çiğnememek esastır. ABD’nin de çirkin yüzü ortaya çıkmıştır. Soykırımın kuralı yoktur. Yüzlerce silahı ve malzemeyi İsrail’e veren patron ABD’dir. 7 Ekim sonrası AB’nin ve güdülen Batılı ülkelerin terör filmi kopmuştur. Amaç Gazze’yi yok etmek ve tarihten silmektir.

Maalesef milletlerarası kuruluşların tutumu kendi varlıklarını inkârdır. Bu sözde ciddi ve önemli kuruluşların dünya barışına katkısı ve istikrarı sağlaması hayaldir. Eğer 3. Dünya Harbi çıkacaksa; bu acemi ve kişiliğini yitirmiş, çoktandır itibar kaybetmiş, ABD’ce beslenen ve güdülen küçük adamlar sayesinde olacaktır. Hamas vatan topraklarını korumaktadır. Müslüman kardeş ülkeleri nedense hep arayıp bulamıyoruz. Bağımlı bağımsızlık çok sırıtıyor. Maalesef ümmetimiz yine kayıptır. İyi ki Türkiye var da mazlumlar korunmakta ve savunulmaktadır. Gazze’nin işini bitirdikten; iki ayrı devlet olmayı devre dışı bıraktıktan sonra, hedef Suriye’nin güney bölgesi olacaktır. Böyle giderse, ABD gibi İsrail de sınır komşumuz olabilir. ABD Amerikalı kürtlere ve terör örgütlerine yaptığı yardımları yarın bize karşı İsrail’e de yapabilir. Tedbirler almada kusur etme lüksümüz yoktur. Türkiye savunma sanayiine daha fazla kaynak ayırmalı ve çeşitlendirmelidir. Güzel hizmetler devam etmelidir. Devlet terörüne ve soykırıma karşı çıkmak İsrail’in varlığını reddetmek olamaz. Mevcut Netanyahu hükümeti İsrail’in bütünü değildir. Yaşama hakkı kutsaldır. Ama öldürme bir hak olamaz. Bütün Ortadoğu’daki gelişmeler karşısında ve 15 Temmuz sonrası bazı askeri çevrelere karşı doğan tepkici ve yıpratıcı eğilimler asker sayısının azaltılmasına, maksatlı olarak tahsisatın kesilmesine kadar vardırılmıştı. Ne yapalım ki, zaman zaman önümüzü göremiyoruz ve geleceğimizi yeterince düşünemiyoruz.

20 Kasım’ı Dünya Çocuk Günü ilan eden BM, Gazze’deki katliam sonrası şehit edilen binlerce çocuğun öldürülmelerini mi kutlamıştır? İtibarını yitiren BM gibi diğer kuruluşlar da ABD’nin arka bahçesi haline getirilmiştir. Bu insanlık adına utanç verici bir durumdur.