GÜNCEL

İzmir'in Kurtuluşunun 102,yılı kutlu olsun!

İzmir'in Kurtuluşunun 102,yılı kutlu olsun! 30 Ağustos'tan 9 Eylül'e Türk tarihinin az bilinenlerini anlatıyoruz ibretle okuyunuz paylaşarak okutunuz. Bölüm - 1

Değerli Arkadaşlarım, Kurtuluş Savaşımızın 26 Ağustos 1922 – 1 Eylül arasında yaşanan hadiselerden bir özet sunmuş, Başkomutan Büyük Kurtarıcı Atatürk'ün önderliğinde Kahraman Türk askeri ve komutanlarımızın halihazırda hayretle andığı Büyük taarruzun ilk 5 günü anlatmıştı.

 Bu günkü paylaşımımızda 1 Eylül 1922 -9 Eylül 1922 tarihleri ​​arasında İzmir'e doğru yaşananları ve Kahraman Ordumuzun İzmir'e giriş öncesinde bile yaşanan tarih gerçeklerini paylaşacağız. RUMLAR DENİZE NASIL DÖKÜLDÜLER?

Değerli Arkadaşlarım, Tarih 1 Eylül 1922. Topunu, pazarlarını ve dağlarını bırakıp sadece canını kurtarma derdine düşmüş ve hızla batıya doğru çekilmeye çalışan Yunan askerleri, perişan, bitkin, dağınık bir halde kaçışıyorlardı.

 Kanlı ve zalim mahlukat sürüsünü andıran Asker Yunanları'nın geçtiği yerler ve ateş içerisinde gerçekleşen suçsuz insanları ihtiyar, genç, kadın ve çocuk farkı gözetmeden öldürerek, kadınların kızlarının ırzına tasallut ederek, her tarafı yağma yaparak, şoselerden, patikalardan, keçiyollarından ve sarp vadilerden en yakın denizde doğru koşuyorlardı.

Yüzlerce yıl, Türk insanı ile huzur içinde kardeşçe ve yan yana yaşadıktan sonra, Yunan halkının gelişiyle canavarlaşan ve bu ordu ile işbirliği yaparak silahsız Türk gözenekli boğazına sarılan, binlercesini insafsızca öldüren; Ancak bunların hesabını vermesinin artık mümkün olmadığı bilen, eski vatandaşımız olan Rumlarda Yunanların bazen önünde, bazen de onların yetişmesi istercesine arkada İzmir tarafında doğru yolda yer alıyorlardı! Değerli Arkadaşlarım, Rahmetli Halamın Rahmetli Beyi Mehmet Gül bir zamanlar Burdur'un eski gelenlerindendi. 1907 doğumluydu.60'lı yıllarda Skoda gibi birkaç otomobilin ana bayiliği yapan bir Anadolu iş insanıydı. Mehmet Gül; Rumlarla ilgili hatırasını bize şöyle anlatmıştı: “Bir gece sabaha karşı bir çığlık seli koptu. Bizlerde dışarı çıktık. O zamanlar Anadolu'da, hatta ilçelerde bile Türk Mahallelerinin yanında Rum Mahalleleri de vardı. 'Anam Oğlum Mehmet git Rum Mahallesinde ne oluyormuş bir öğrenilmiş' dedi. Koşa yürüdü.” “Rum Mahallelerinde insanlar çok elzem bir iki bavul eşyasını alarak bir arabaya yerleştiriyor ve çoluk çocuk arabaya biniyorlar ve hızla hareket ediyorlardı. Tanıdığım bir Rum tacire 'Ne oldu bey, çığlığa çığlığa insanlar nereye gidiyorsunuz Ne bu telaş' dedim.

Bana “Mustafa Kemal Paşa Afyon'u vardı, Türk Askeri İzmir'e doğru ilerliyordu. Rumlar kaçıyormuş. Bizim Burdur da ki Rumlar uzaklıklarında yaşadık, bu işlerle hiç alakamız yok. Ancak Rumlar Batı Anadolu'da Türklere çok eziyet etmiş, bizi buralarda yaşatmazlar artık. Biz de yapabildiklerimiz için çok mutluyuz. Kabahat bizim Rumlarda Türklere ihanet edilmemeleri gerekiyordu. Yüzlerce yıllık dostluğun sonu böyle olmamalıydı. Hakkınızı helal edin” dedi. Arabana bindi, iki-üç binlerce binlerce Rum çığlıklarını sürdürerek memleketi içinde terk ettiler. Sabah olduğunda Rum Mahallesinde kimse kalmamıştı.” Demişti. Sevgili Okurlar, Osmanlı'nın son gelişmeleri ki yapılan tespitlere göre Anadolu'da Rumlar %18 Ermeniler %17 civarındaydı. Ermeniler genellikle Amerika ve Avrupa'ya giderken Rumların büyük bir bölümünü 9 Eylül'den itibaren Anadolu'yu gemilerle terk etti.

 İzmir limanının etrafında gemiler sıra bekliyor Rumlar kayıklarla bu gemilere doğru yolda yer alan kayıklara binemeyenler suya atlıyor, yüzerek gemilere ulaşmaya çalışıyorlardı. Daha bir hafta önce çılgınca eğlenen Rum Halkı 850 yıldır en iyi şekilde yaşadıktan sonra kardeşçe yaşadıkları Türkleri sırtlarından hançer geldikten sonra şimdi de canlarını kurtarmak için Yunanistan'a kaçıyorlardı.

Ormanda ve sarp arazilerde, günlerden beri kaçmaya çalışan iskarpinlerinin topukları kırılmış, ipekli ve şeffaf elbiseler giymiş, Rum kadınları, sanki kendi yurtlarında seyahat ediyormuş gibi, Afyon'da düzenlenen balolar için Yunanistan'dan gelmiş generallerin ve askerlerin eşleri ve metreleriydi. Onlar da düzenlenmiş battığı yerde doğru can havliyle kaçıyorlardı...

 Aslında kendi kendilerine denize dökmüşler, kendi canlarının derdindeydiler. Türk Askeri onları denizin derinliklerine kadar kovalamıştı! Rumların ve Yunan Askerlerinin 15-16 Mayıs 1919 günü 8635 İzmirli Türk'ü katlederken, bazı Türkleri denizde sürdükleri sonra kurşunla veya süngüyle öldürdükleri gibi Türkler hiç bir Yunan'ı ve Rum vatandaşını denizde itmemiş denizde kovalamamıştı.

 Kaçmadan önce limana yanaşan veya biraz yardımla kalan çok sayıda gemiye kayıklara binerek kaçmışlar kayıklarda yer bulamayanda kendini denize atarak gemilere yüzmüş ve yaptıkları çirkinliklerin ve vahşetin utancından kaçarak kurtulduklarını sanmışlardı!

Taner Ünal