Biliyorsunuz bugün 8 Mart dünya kadınlar günü. Kadınlar günü belki bir çoğumuz için bir anlam ifade etmiyor olabilir fakat Türk kadınları için önem teşkil etmektedir. Türk kadınları günümüzde erkek şiddetine maruz kalıyor. Ve kadınlar böyle önemli günlerde tepkilerini duyuruyorlar. Bazı kendini bilmez erkekler (!) gündelik hayatta yaşadıkları sıkıntıları, burhamları evin çiçeği kadınından çıkarmakta. Ve bu şiddetin ardından çocukları zarar görmekte, bu ciddi bir sıkıntıdır. Kadınlarımız neden mi önemli, neden mi çiçek ? Buyurun bakalım ;
Kurtuluş savaşında ki kahraman Türk kadınının cefakarlığına bakalım ;
Türk kadını her zaman kutsaldır, Türk kadını eşleri ve çocukları cephede düşman ile çarpışırken Türk kadını cefasını göstermiş, Türk askerine elinden gelen yardımı etmiştir.
Nene Hatun
Erzurum’un Pasinler ilçesine bağlı Çeperler Köyü’nde dünyaya gelen Nene Hatun,henüz 20 yaşında bir gelinken 1877-1878 yılları arasında yapılan Türk-Rus Savaşı’nda (93 Harbi) Aziziye Tabyası’nı sopayla,taşla, kazma, kürekle savunanlara katılarak cesurca savaştı.Daha sonra oğlunu Çanakkale Savaşı’nda şehit verdi. 1954 yılında 3. Ordu Müfettişi Orgeneral Nurettin Baransel Paşa’nın gayretleriyle kendisine “3. Ordunun Nenesi” ünvanı verilip, cüzi de bir maaş bağlandı ve 1955 yılında anneler gününde “Yılın Annesi” seçildi. Erzurum manevraları sırasında Amerikan Generali Ridgway bu yüce insanın elini öptü. Nene Hatun bir kahramanlık ve analık sembolü olarak 98 yaşına kadar yaşadı
HALİDE ONBAŞI (EDİP ADIVAR)
(1884-1964 1919′da Sultanahmet Meydanı’ndaki mitingde halkı işgallere karşı uyandırmak için yaptığı etkili konuşma sonrası hakkında tevkif kararı çıktı.1920′de Anadolu’ya kaçarak Kurtuluş Savaşı’na katıldı.İstanbul Hükümeti tarafından Mustafa Kemal ile birlikte hakkında ölüm kararı verilen altı kişiden biriydi. Mustafa Kemal onu Garp Cephesine tayin etti. Kendisine önce “onbaşı” , sonra da “üstçavuş” rütbesi verildi. Savaşı izleyen yıllarda Cumhuriyet Halk Fırkası ve Atatürk ile siyasal görüş ayrılığına düştü. 1917′de evlenmiş olduğu ikinci kocası Adnan Adıvar ile birlikte Türkiye’den ayrıldı. 1939′a kadar dış ülkelerde yaşadı. 1939′da İstanbul’a dönen Adıvar 1940′ta İstanbul Üniversitesi’nde İngiliz Filolojisi Kürsüsü Başkanı oldu, 1950′de Demokrat Parti listesinden bağımsız milletvekili seçildi. 1954′te istifa ederek evine çekildi ve 1964′te öldü. Değerli kahramanımız Kurtuluş Savaşını ve Türk kadınlarının mücadelesini anlatan ve Türk klasikleri arasına giren pek çok esere imza atmıştır
NEZAHAT ONBAŞI
Eşini yitiren 70. Alay Komutanı Hâfız Hâlid Bey, 8 yaşındaki kızı Nezahat’ı kimseye emanet edemeyip, yanına almıştı. Küçük Nezahat Çanakkale cephesinde muharebe havasına alışmış, Alay İzmit’e nakledildiğinde talimlere katılarak mükemmel at binmesini, silah kullanmasını öğrenmiş ve 12 yaşında “onbaşı” rütbesini almıştı. Babasının yanında cepheden cepheye koşmuş, çarpışmalara girmiş ve 100′den fazla düşman askeri öldürmüştü.
Nezahat Onbaşı 30 Ocak 1921 yılında T.C.’nin İstiklal Madalyası ile ödüllendirilmesi önerilen ilk vatandaşıdır ve bu öneri TBMM’ de hararetle kabul edilmiş, ancak Kurtuluş Savaşı’nın hengamesi içinde işleme konulamamış, daha sonra da kararın yerine getirilmesi unutulmuştu. TBMM’nin “Şükran Belgesi’ne” 65 yıl sonra 78 yaşında bir nine iken kavuşmuştu. Şerife Bacı
1921 yılı Kasım ayında İnebolu’ya önemli miktarda savaş malzemesi gelmişti. Malzemenin bir an önce Kastamonu’ya iletilmesi gerekti. Cepheye gidemeyip de köylerinde kalan yaşlılar sakatlar, kadınlar, Menzil komutanlığının malzeme taşınması haberi üzerine kağnılarla yola çıktı. İnebolu’dan kağnılara yüklenen cephaneler Kastamonu’ya doğru yol aldı. Bu cephane kollarında hep kadınlar vardı. Bunlardan biri de Şerife Bacı idi. Şerife Bacı top mermileri ıslanmasın diye kazağını mermilerin üzerine örtmüş, yavrusu ölmesin diye üzerine abanmış ve soğuktan ölmüştü, ama ölene kadar vücut sıcaklığını yavrusuna vermişti. Bugün Kastamonu’da şanına layık güzel bir anıtı var . Kastamonulular şehit Şerife Bacı’nın adını her yerde yaşatıyorlar.
FATMA SEHER ERDEN (ERZURUMLU KARA FATMA)
1888’de Erzurum’da doğdu. Subay Suat Derviş Bey ile evlenip Balkan Savaşı’na katıldı.I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesine gitti.1919′daki Kongre günlerinde, Mustafa Kemal’le bizzat görüşebilmek için Sivas’a gitti.Bu görüşmenin ardından, Milis Müfreze Komutanı olarak Batı Cephesinde görevlendirildi. 300 kişiyi aşkın birliği ile Başkomutanlık Meydan Muharebesi’nde Mehmetçikle birlikte destanlar yazdı. Büyük Taarruz’un ilk günlerinde General Trikupis‘in birliğine esir düşmüşse de, kaçarak yeniden müfrezesinin başına geçmişti.Kahraman kadın Kurtuluş Savaşı’ndan sonra “üstteğmen” rütbesi ile emekli oldu. Emekli maaşını Kızılay’a bağışladı. 1954 yılında TBMM kendisine yeni aylık tespit etti.
Kastamonulu Halime Çavuş
Kastamonulu Halime Çavuş, uzun yıllar Halim Çavuş zannedildi. Kurtuluş Savaşı’na giderken erkek kılığına girdi, erkek gibi traş oldu, saçını kazıttı ve kimseye kadın olduğunu söylemeden Türk askerinin arasına karıştı. Gün geldi savaş bitti, ancak o ne asker üniformasını çıkardı ne de her sabah traş olmaktan vazgeçti. Savaş sonrası Mustafa Kemal Paşa tarafından Ankara’ya çağrıldı. O’nun “ Seni yollamıyorum, bizim kızımız ol” önerisine “Annem babam beni bekler” şeklinde cevap veren Halime Çavuş, “Ben ana-babaya itiatli evlada saygı duyarım” diyen Mustafa Kemal Paşa tarafından çeşitli hediyeler verilerek tekrar evine yollandı ve kendisine maaş da bağlandı.
HAFIZ SELMAN İZBELİ
Kastamonu Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Kadınlar Kolu kurucularından ve Kastamonu’da ilk kadın meclisi üyesi, sıkı bir Atatürk hayranı ve kendi deyimiyle bir “Cumhuriyet kadını” idi…Kurtuluş Savaşı sırasında Kastamonu’ daki kadınları toplamış, asker için çorap, kazak, fanila ördürüp cepheye göndermişti. Asker Kastamonu’ya geldiğinde hepsini yolda karşılayıp doyurmuştu. Mustafa Kemal’in Kastamonu’ya geldiği sırada İzbeli Konağı’nı ziyaret ettiği ve karşılıklı kahve içtikleri söylenmektedir. GÖRDESLİ MAKBULE HANIM
1921’de eşi Ustrumcalı Ali Efe ile birlikte Milli Mücadelede çete savaşlarına katılmıştı. 17 Mart 1922’de Akhisar Sungurlu hududu üzerinde bulunan Koca Yayla’da elinde silah düşmanla en ön safta savaşırken başından vurularak şehit edilmişti. Henüz 21 yaşındaydı.
ÇETE EMİR AYŞE
Yunan askeri Aydın’a doğru geldiğinde iki arkadaşı ile birlikte Menderes’in diğer tarafına geçmeye çalışan Emir Ayşe, arkadaşlarının kayıktan düşüp boğulması sonucunda geri dönmüş ve Çanakkale’de ölen kocasından kalan tek hatıra elmas küpelerini bozdurup kendine bir tüfek almış, dağa çıkmış, Yörük Ali Efe’ye katılmıştı. Aydın’ın kurtuluşu olan 7 Eylül tarihine kadar Yunanlılarla savaşmıştı. Savaş sonrası Atatürk İstasyon Meydanı’nda Çete Emir Ayşe’nin de aralarında bulunduğu kahramanlara İstiklal Madalyası takmıştı. “Savaştım Yunana karşı, elimde kalan en değerli şey Atatürk’ün göğsüme taktığı İstiklal Madalyasıdır” demişti.
TARSUSLU KARA FATMA (ADİLE ONBAŞI)
Asıl adı Adile olan, Adile hala, Adile Onbaşı diye bilinen kahraman silah arkadaşları arasında “Kara Fatma” olarak anılırdı. 8-10 kişilik milis kuvvetiyle Afyon Savaşı’na katılmış, Tarsus’un kurtarılmasında da büyük yararlılıklar göstermiştir.
KILAVUZ HATİCE
Adana’da Fransızlar’a karşı verilen mücadelede yer alan ve milis kuvvetlerine katılan Kılavuz Hatice, 8 Mayıs 1920’de milli kuvvetler Pozantı’da taarruza başladığında, kritik bir duruma düşen Fransızları kandırarak kılavuzluk etmişti. Hatice, kılavuzluk yaptığı Fransızlar’a yanlış yol göstererek Karboğazı’ na sokmuştu. Boğazda sıkışan Fransızlar, Türk askerine esir düşmüştü.
Ya Fırtınalı yıllarda ki Ülkücü şehit kadınlarımız ;
Mürüvvet KEKİLLİ-12 Eylül 1980
Adanalı olup 44 yaşındaydı. Evli ve 5 çocuk annesiydi halk türküleri ses sanatçısıydı ülkücü hareketin şölen ve gecelerinde kitleleri coşturan türküler söylüyor ayrıca plak kaset ve sahne çalışmalarına devam ediyordu. Adana MHP il kadınlar kolu başkanıydı 16 Ağustos günü sabahleyin Sucuzade mahallesindeki evine baskın düzenleyen komunist militanlar tarafından vurularak ağır yaralandı. Uzun müddet tedavi görmesine rağmen kurtarılamayarak Adana askeri hastanesinde şehid düştü. Cenazesi Adana Karşıyaka asri mezarlığına defnedildi.
Ayşe ÇETİNKAYA-12 Haziran 1980
Adana Karataş yolu üzerinde bulunan Yüntaş iplik fabrikasında işçi olarak çalışıyor ve buradaki MİSK'e bağlı sendikanın kadın işçi temsilciliğini yapıyordu. 31 yaşındaydı olay günü akşam saatlerinde evine gelerek kimliklerini gizlemek suretiyle kapıyı açtıran komunist militanlar tarafından kurşunlanmak suretiyle şehid edildi. Cenazesi Adana asri mezarlığına defnedildi. Bilge ÖZSOY-.....1980 Kayserinin Talas nahiyesinde ülkücü bir ailenin 2 (iki) yaşındaki kızçocuğuydu olay günü Konya'nın Karapınar ilçesine bağlı Emirgazi kasabasında lisenin tarih dersi öğretmenliğini yapan ÜLKÜ-BİR mensubu babası ve ev hanımı olan annesi ile birlikte gittikleri Konya'da bindikleri dolmuştan bir grup komunist militan tarafından indirilerek ailece dövüldükleri sırada başına isabet eden tekmeler neticesi olay yerinde şehid oldu. Cenazesi memleketinde toprağa verildi. Fahriye ALTINOK-25 Haziran 1980 İstanbul Gaziosmanpaşa MHP ilçe kadın kolları başkanıydı. 50 yaşında olup evli ve iki çocuk annesiydi. Kocasıda Gaziosmanpaşa MHP ilçe başkanlığını yürütüyordu. Olay günü öğle saatlerinde Ramide bulunan evlerine baskın düzenleyen komunist militanlar tarafından kocası ve kızıyla birlikte kurşunlanarak şehid edildi. Cenazesi aşiyan mezarlığına defnedildi. Figen ÇÖKTÜ-27 Ağustos 1980 Adananın Karataş ilçesine bağlı yemişli köyündendi. 20 yaşında olup ailesiyle birlikte Adananın Şehid Duran mahallesinde oturuyordu. Komunistlerin baskıları sebebiyle devam ettiği Ticaret lisesini yarıda bırakmış Çukobirlik genel müdürlüğünde memur olarak çalışıyordu. Olay günü geç saatlerde evlerine giren iki komunist militan tarafından kurşunlanarak. Şehid edildi. Cenazesi köyünde toprağa verildi. Hanife FENDOĞLU-17 Nisan 1978 Malatya belediye başkanı Hamit Fendoğlu'nun geliniydi 22 yaşında olup iki çocuk annesiydi olay günü kayınbabasına gelen bir paketin patlaması neticesi kayınbabası ve 2 çocuğu ile birlikte parçalanarak şehid oldu. Şehadeti sırasında 8 aylık hamileydi ve kocasıda Gaziantep de vatani görevini yapmaktaydı. Cenazesi Malatya'nın bulgurlu köyünde toprağa verildi. İşte Kahraman Türk kadınları, Ülkücü şehit kadınlarımız aynı kurtuluş savaşında mücadele veren Türk kadınlarının verdiği mücadeleyi 80'li yıllarda ki fırtınalı yıllarda da aynı tavrı ortaya koymuş, Türklük bayrağını hiç bir şekilde yere düşürmemiştir...
Kadınlarımızın kıymetini bilelim, kadınlara karşı uygulanan haksız şiddete karşı tavrımızı koyalım ! ..
Ey Türk kadınları Dünya kadınlar gününüz kutlu olsun ...
|