Yasama, yürütme ve yargı gibi kuvvetler ayrılığını iki dudak arasına almak, tek kişilik yönetim arzusu tedavi edilmeye değer bir ruh halidir. Padişahlık gibi ülke yönetimi, babadan oğula geçseydi, bugün ülkede mevcut yöneticiler işbaşında olur muydu? Seçimle hukukla işbaşına gelenler, bu nimetin kıymetini bilmek, bu irade ve yasalara saygı göstermek zorundadırlar. Yasalar karşısında imtiyazlılar oluşturmak, millet vicdanını yaralar ve kanatır ve bu kan kaybı çok kötü sonuçlara yol açar. Kanun önünde bütün vatandaşlar eşittir.Adalet bir gün herkese lazım olur.
"Şeriatın kestiği parmak acımaz" ama bugün o parmak çok acıyor. Herkesin önünde eğileceği ahlak gelenekleri,bireysel ve kamu hukuk gelenekleri ve yerleşik alışkanlıkları korumak şarttır. Siyasal baskılara, ikbal endişesi ile göz yummak, yasaları rafa kaldırmanın hesabını, demokratik hukuk devleti ve o devletin sahibi millet, sorumlulardan bir gün mutlaka sorar. Rütbesi makamı görevi ne olursa olsun bu ülkenin yasalarını siyasal iktidar mensuplarına veya ayrıcalıklı bir kesime karşı uygulamamak mutlaka bir enerji birikimine yol açar ve biriken enerji sorumluları mahkum eder. Bölücü terör örgütü mensupları başta benzer suçlardan dolayı yasaları rafa kaldırma hakkını hiç kimse kendinde bulamaz. Yarın bu davranışların sahipleri kanunsuz emir verenleri yanlarında bulabilir mi?
Kamu görevlerinin kaynağı siyasal iktidar mı yoksa yasalar mıdır? Vali,kaymakam,hakim,savcı amir memur kim olursa olsun milletin parası ile emanet kamu görevi yapanlar keyfi davranamazlar. Geleneksel devlet yapısını aşındırmak,kanunsuzluklara göz yummak,binlerce yıllık devlet geleneklerini yıpratmanın bedelini ödemek zorunda kalabilirler. AKP mutlaka iktidardan bir gün gidecek kendi döneminin siyasal faturasını ödeyecektir. Yasaları uygulamakla mükellef kamu görevi yapanlar AKP'nin değil devletin memurlarıdır.