(Hüzün verici acı hikayeler çok yazık)

"Alman istihbaratının bağrına bastığı sarıklı yobazın adı, Cemalettin Kaplan'dı, “kara ses” olarak tanınıyordu, Erzurumluydu, nurcuydu.

*

İlkokul mezunu bile olmadığı halde, sihirli eller devreye girdi, 40 yaşında, Ankara Üniversitesi ilahiyat fakültesinden diploma verildi.

Diyanet işleri başkanlığı bünyesinde imamlık, müfettişlik, müftülük, hatta personel daire başkanlığı yaptı.

1977 seçiminde Milli Selamet Partisi'nden milletvekili adayı oldu, seçilemedi. Adana'da illegal medrese açmıştı, imam hatip öğrencilerine tarikat eğitimi veriyordu. Sırf Atatürk düşmanı değildi, Türk olan herkesten

nefret ediyordu.

*

28 Ekim 1923'te Atatürk'ün İnönü'ye mektubu 28 Ekim 1923'te Atatürk'ün İnönü'ye mektubu

Tık diye Almanya'ya alındı.

*

Köln'de Ulu Cami'de örgütlenmesi sağlandı, külliye açtı, yurt açtı, aşevi açtı, bağış adı altında para toplamasına göz yumuldu. Müritleri “mülteci” statüsünde kabul ediliyor, çalışma izni verilmiyordu, yani, resmi olarak Cemalettin Kaplan'ın emrine tahsis ediliyorlardı.

“Anadolu Federe İslam Devleti” ilan etti, kendisini “halife” ilan etti, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne karşı “cihad” ilan etti, hilafet töreni Alman televizyonlarından yayınlandı.

Almanya'da kırmızı ışıkta geçeni bile oyarlar ama, bu herifin Türkiye Cumhuriyeti'ne alenen savaş açmasına “demokratik hak” deniyordu.

Uydu üzerinden televizyon kanalı tahsis edildi, vaazları yayınlandı, ücretsiz dağıtılan video kasetlerinin Türkiye'ye sokulması sağlandı, internet ortamında Türkçe, Arapça, Kürtçe, Farsça, İngilizce ve Fransızca yayın yapan web

sitesi hazırlandı.

Silahlı eğitim yaptırıyordu, kara çarşaflı intihar bombacıları yetiştiriyordu, idam fetvaları veriyordu, Anıtkabir'e saldırı planlıyordu.

Türkiye'deki hakimlere savcılara öğretmenlere tebliğler gönderiyordu, “bölge imamları” tayin etmişti, Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Malatya İnönü Üniversitesi'ni adeta karargah olarak kullanmaya başlamıştı.

*

Şimdi sıkı durun…

*

Bu vatan haini yobazın Almanya'da monte edildiği

teşkilat hangisiydi?

Milli Görüş Teşkilatı'ydı!

*

Peki bu vatan haini yobazı, Almanya'ya, Milli Görüş Teşkilatı'na gönderen kimdi?

Necmettin Erbakan'dı!

*

Erbakan'la Kara Ses'in “emir-komuta” ilişkisi, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin iddianamesinde de yeraldı. Necmettin Erbakan 12 Eylül darbesinden hemen sonra, Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nı “toparlaması” için Cemalettin Kaplan'ı Almanya'ya gönderdi.

Bizzat Erbakan'ın talimatıyla Avrupa Milli Görüş Teşkilatı'nın “fetva komisyonu reisi” yapıldı. Yani… Kara Ses denilen yobaz, kendisine “halife” rolü biçilene kadar, milli görüşçülerin “şeyhülislamı”ydı.

*

Alman istihbaratı, milli görüşçüleri tee 70'li yılların başında şemsiyesi altına almıştı.

Milli görüşçüleri koruyup kollamak, büyütmek için neler yaptılar?

Türk işçilerinin nazarında itibarını arttırmak için “şeyhülislamlık” kurmasına izin verdiler, “resmi makam” olarak tanıdılar, şeyhülislamın verdiği evlenme akdi, çocuk belgesi gibi evrakları, sanki Türk konsolosluğu veriyormuş gibi “resmi evrak” kabul ettiler.

Camilerde siyasi propaganda yapmalarına, bağış adı altında para toplamalarına, başka ülkelerden para transferine izin verdiler.

Suudi yönetimi Türkiye'ye hac kotası uygularken, Almanya'daki milli görüşçülerin kota dışında tutulmasını sağladılar.

Gövde gösterisi yapmaları için, Almanya'daki stadyumlarda

50 bin kişilik toplantılar düzenlemelerini sağladılar.

Türkiye'de yargılanan Milli Selamet Partisi, Refah Partisi mensubu şeriatçı politikacılara Almanya'da oturma izni verdiler.

Televizyon kanalı tahsis ettiler, gazete-dergi çıkarmalarına yardım ettiler.

*

Almanya bunları sevabına mı yaptı?

İki temel amacı vardı.

*

Birincisi… Almanya'daki milliyetçi Türk vatandaşlarını Türk kimliğinden uzaklaştırarak, siyasal İslam'a kanalize ettiler, Türklük bilincinin yerine ümmetçilik koydular. Gurbetçilerin blok halinde hareket etmesinin, ortak tavır koymasının, Kıbrıs veya sözde soykırım gibi meselelerde ortak eylem yapmasının önüne geçtiler, böldüler.

*

İkincisi… Milli Görüş Teşkilatı'nın Müslüman Kardeşler'le organik bağı vardı. Libya'dan Pakistan'a, Malezya'dan Mısır'a, Suriye'den Bosna'ya doğrudan ilişki içindeydi, Hamas'la Hizbullah'la çok yakındı. Alman istihbaratı, milli görüş aracılığıyla, bu dinci yapıların tamamına nüfuz etti, Almanya'ya stratejik avantajlar sağladı.

*

Hadi şimdi gene sıkı durun…

*

Milli görüşçülerin şeyhülislamı Cemalettin Kaplan'la tee Erzurum'dan, tee 13 yaşından beri arkadaş olan, her ikisi de Said-i Nursi'nin talebesiyken, aynı medresede, Kurşunlu Cami medresesinde eğitim alan kişi kimdi biliyor musunuz?

Fethullah Gülen'di!

*

Kara ses'i BND aldı.

Feto'yu CIA aldı.

*

Türkiye'den kaçan fetocuların Almanya'ya sığınması şaşırtıcı mı?

*

Peki, yabancı istihbarat servislerinin maşa olarak kullandığı feto'yla kara ses'in Said-i Nursi'den başka ortak noktaları var mıydı?

Bir “subay” vardı!

*

Esad Keşşafoğlu, tabip üsteğmendi, nurcuydu, Kurşunlu Cami medresesindeyken feto'yla kara ses'le sohbet toplantıları yapıyordu, 1960'da yüzbaşıyken Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi, Suudi Arabistan'a gitti. Demem o ki… 15 Temmuz'un temelleri tee o günlerden, hem de bir “subay” tarafından atılmıştı!

*

Uzun lafın kısası…

Birbirlerine rakipmiş gibi, hasımmış gibi görülen feto'nun kara ses'in milli görüş'ün, kesiştiği noktadır Almanya.

*

Türkiye'deki karşıdevrimci, siyasal İslamcı hareket, Almanya'nın kontrolündedir, güdümündedir.

*

Siz bakmayın, eyy Almanya filan denmesine… Bademlerin varlık sebebidir Almanya..."

Yılmaz Özdil

Editör: Kerim Öztürk