Kızıl diktatörlüğün son KGB başkanı, yazdığı eserinde bu direnişi, çöküşlerinin en büyük sebebi sayıyor. Bu mübarek direniş, mayasını, özünü, bedrin aslanlarından alan,Çanakkale,Sakarya meydan muharebeleri gibi, destansı zaferlerin ruh ve mana iklimi ile yapılmıştır.
Ülkenin karşılaştığı tehlike, tehdit ve komünist emperyalist bölücülüğün, karşısında, yediden yetmişe, bu ülkenin insanları dimdik durmasını bilmiştir. O günde bugün olduğu gibi, emperyalist emellere eklemlenen ve kurtuluşu işbirliğinde, mandacılıkta gören, buradan ucuz koltuk, makam ve ikbal hesabı yapan, zayıf iradeli, korkak işbirlikçiler ve hainler olmuştur.
O dönem için, daha sonra, Başbuğ ve ülkücülerden özür dileyen, milyonlarca insan vardır ve o kesim Ülkücülere karşı hep boynu büküktür bir çoğu açıkca özür dilemişlerdir. Herkes hata yapar telafi edilir, ama ülkücüler hata yaparsa vatan bölünür.Bu gerçek kanla, canla ve şehitler verilerek destan yazılan, mübarek bir hakikattir. Yarın kesinlikle bugün için özür kuyruklarına girecekleri, Allah'ı bir bildiğimiz gibi biliyoruz. İşte o gelecek gün, ağır bedel ödediğimiz gün olmasın diyoruz. Uyarıyoruz bu yol çıkmazdır,kandır, gözyaşıdır, ayrılıktır ve hüsrandır."Ayıdan post düşmandan dost olmaz" bu söz tarihi hakikattir, gayet doğal ve normaldir.İşte bugün karşımızda, dost bildiğimiz,hep yanında olduğumuz bedel ödediğimiz,ABD ve AB ülkeleri ülkemize operasyon peşindedirler.
PKK,Barzani ve IŞİD küresel emperyalistlerinin maşa manivela ve piyonudur. Bu diplomatik nezaketsizliği, utanarak izliyor ve işte o atasözlerini ibretle hatırlıyoruz.Bu hadsizlik, pervasızlık ve namert cürete asla izin vermeyeceğiz.Ülkemizi ve milletimizi seviyoruz, bir karış toprağını nede bir insanımızı kimseye federatif ve özerklik maşası yapacak değiliz.Bugünler geçen maskeler iner hainler kahramanlar birer birer ortaya çıkar.
Türk milliyetçileri öngörü kabiliyeti en güçlü, sosyal maliyeti en fazla olan, karşılıksız ülke sevdalılarının destansı hareketidir.Bu sese kulak vermeyenler ya ağıtları dinler,yada tabutları izler, karanlık bir geleceğe uyanır. Hiç kimseye özel bir kinimiz yoktur, sadece milletimizi seviyoruz ona özel muhabbet duyuyoruz.Bu sevginin kaynağını da Türk tarihinden ve mübarek dinimizden alıyoruz.Irkçı kafatasçı değiliz dün hep birlikte Selçuklu ve Osmanlı bugün ecdat yadigarı halklarla birlikte "Ne mutlu Türküm diyene"diyerek tek bir millet ve Türküz.
Turuncu rüzgarların önündeki en büyük engel, Ülkücü milliyetçi harekettir.Bu sam yeli turuncu rüzgarlar, bozkurtları devirebilir mi? Yel kayadan ne koparır? Türk milleti ve onun temsilcileri, rüzgar olur, kasırga olur, yıldırım şimşek olur ihanetin odağına çöker.
Hz.İbrahimi yakmayan ateşe gelen,yağmur, su ve rahmet gibi ülkeyi ateşe, kardeş kavgasına, sürükleyenlerin yaktığı, fitne ateşini söndürmeyi, yüce mevla nasip etsin. Bölücüleri başımıza ortak, ülkeye bela etmenin, adına barış diyenlerin,tutuşturduğu bölücülük fitne ateşini söndürür, sonsuza kadar, birlik bütünlük içinde var oluruz. Sessiz sinsi ve derinden federatif özerk ve bağımsızlığa giden yapılanmaların engelleri, birer birer aşmanın planları, farklı ambalajlarla, toplumsal mühendislik projelerine dönüşüyor. Eleştirmek hak elbette, robot değiliz,ama neyi, nerede, ne zaman, hangi üsluple yapmaya, ülkücü ahlakla hassasiyetlerimiz,ülke önceliklerimiz karar vermelidir.Kızıl rüzgarlara direndik.turuncu devrimleri tanımayız