28 Ekim 1923'te Atatürk'ün İnönü'ye mektubu 28 Ekim 1923'te Atatürk'ün İnönü'ye mektubu

¨Yunan Ordusunun Askerlerine¨ 

Çok uzun zamandır mücadele ediyor ve çok uzun zamandır da birbirimize karşı savaşıyoruz. Ne için savaştığınızı biliyor musunuz? Küçük Asya'dan, canınızı, ailenizi, baba ocağınızı tehdit etmek için anavatanınıza saldırmak için atılan biri var mı? Hayır yok. Hristiyanları, Küçük Asya'nın Rumlarını kurtarmak için savaştıklarını söyleyenler yalan söylüyorlar. Sizler kendiniz, onların kendilerinden çok daha mutlu yaşadıkları Türklerden daha zengin olduklarını görüyorsunuz. Duyulmamış ve sonu gelmeyen vahşetle sizi ateşe ve ölüme sürenler kapitalistlerdir. Atina ve Avrupa'nın bankerleri, fabrikatörleri ve tüccarlarıdır. Orduya silah, giyecek ve gıda satıp kazanç sağlıyorlar ve karşılığında milyonlarca kâr elde ederek herkese canınızı ve varlığınızı teklif ediyorlar. Kralınız savaş yoluyla tahtını kurtarmaya çalışıyor. Subaylar savaşı terfi ve maaşlarına zam istemek için kullanıyorlar. İşte, bunlardır savaşa önderlik edenler. Ne zenginler ne de çocukları savaşın 21 ceremesini sizinle birlikte çekmiyorlar. Londra ve Paris'in kafe-şantanlarında, Pera ve Faliro'nun kerhanelerinde kart oyunlarında eğleniyorlar. Bunların en yiğitleri, asker üniforması giyerek, Bursa ve İzmir'in askeri karargahlarında ticaret ve vurgunculuk yaparken, siz savaş meydanlarında top ve tüfek mermilerinden uykusuz ve susuz halde ölüyorsunuz, bütün bunlara ragmen kanlarınızla kendini bilmez zenginlerin kasalarnı doldurmak için durmadan gene savaşan sizlersiniz. Tarihsel düşmanlarınız Slavlar çeteler kuruyor, Trakya'daki tarlalarınızı yakıyor, Makedonya ve Epir'deki evlerinizi yok ediyorlar. Çoğunuz, vatanınıza döndüğünüzde, ocağınızın sönmüş ve yıkılmış olduğunu veya ailelerinizin oraya buraya kötü halde dağılmış olduklarını göreceksiniz. Bizler evlatlarımızın, ailelerimizin ve vatanımızın kurtuluşu için mücadele ediyoruz. Herhangi bir yabancı toprağa göz dikmiyoruz. O yüzden siz öldürdüğünüz, bize karşı savaştığınız sürece biz de mücadele etmeye devam edeceğiz. Mücadelemizin haklılığını tüm dünya ve hatta çoğunuz şimdiden kabul ediyor. Yakında barışı sağlayacağınız ve sahip olduğunuz bölgelerin egemenliğinin size verileceği ümidiyle sizi kandırıyorlar. Bu tür telkinlere kanmayın. Fransa ile şimdiden bir mütabakata vardık ve bir Antlaşma imzaladık. İtalyanlar bizim dostumuz, çok yakında İngilizlerle de geçineceğiz. Hiç şüpheniz olmasın ki asla bir masa barışı yapmayacağız. İşgal ettiğiniz yerleri tamamen ve koşulsuz olarak terk edin. Yabancı Emperyalizmi uğruna ölmek istemeyen birçoğunuz gelip teslim oluyorsunuz ki biz de onları Kayseri'ye gönderiyoruz. Orada sakince, kesinlikle hiçbir şeyden mahrum kalmadan yaşıyorlar. İlk fırsatta vatanlarına dönecekler. Başınızdakiler size bizim Yunan esirleri öldürdüğümüzü söyleyerek yalan söylüyorlar. Bunlar yalandır. Bu konuda yabancı ziyaretçilerin tanıklıklarına başvuruyoruz. İsterseniz siz de gelin ve doğruyu söylediğimizi kendiniz anlayın. Yakında genel bir taaruz başlatacağız. O vakit hayatınızı kurtarmanız zor olacaktır. Öyleyse şimdiden düşünün ve cephe hattımıza katılın. Asırlardır yoldaşlık ettiğiniz Türklerin misafirperverliğini çok iyi bilirsiniz ya da en azından ocaklarınıza dönün. 

Türk Askerleri (Argyropulos, Athanasios K. (1985). 1917-1922 Savaşlarının Hatıraları (Yunanca). Atina, Yunanistan: Par. Paraskevopulos)

 Çeviri: Utku Öziz

Editör: Kerim Öztürk